Mehmet Türk, İstanbul Tuzla’da bir döküm fabrikasında çalışıyor. Sultanbeyli’de iki oda bir salon kirada oturuyorlar. Eşi Narin ev hanımıydı, bu yılın başından beri evlere temizliğe gidiyor. İki çocukları var. Oğlan ikinci sınıfı, kız 6. sınıfı bitirdi. Karneleri hep çok iyi...


Türk Ailesi’nin evinde geçen cuma akşamı tatlı bir telaş vardı. Madem karneler çok iyi dolu, çocuklar şöyle denize girsin sevinsin değil mi... Ada tatili için hazırlık yapıldı!


Kahvaltılıkları ayrı kaplara koydu Narin. Yumurtaları yarın sabah kaynatırım diye düşünüp, Mehmet’in getirdiği yarım kilo kıyma ile hem öğlen hem de akşama yetecek şekilde bol ekmekli, bol soğanlı köfte harcını hazırladı. Dilim dilim kestiği patatesleri sonra da köfteleri pişirip, iki büyük kaba yerleştirdi.


Mehmet ise yıllar önce aldıkları iki büyük termosu çıkardı. Yarın birine soğuk su, diğerine çay demlenip doldurulacak. Hazırlananlar sepete özenle yerleştirildi. Taze ekmekleri de sabah Halk Ekmek büfesinden aldık mı tamamdır dedi Mehmet, yatmaya gitti.


Narin sabahın köründe kalkmış yumurtaları ve çayı ocağa koymuştu. Çocuklar hadi kalkın bile demeden yataktan fırladı. Herkes bir işin ucundan tutunca bitti yapılacaklar. Çıktılar evden. Mehmet otobüs durağının oradaki büfenin kuyruğunda sıraya girdi. 5 dakika sonra 6 ekmek aldım, yeter mi diyerek geldi. Narin, yeter yeter dedi.


Tam o sırada otobüs geldi. Sele sepet, şemsiye binip akbilleri bastılar. Narin oturunca koca bir soluk attı, dün geceden beri çok yorulmuştu.


Kartal merkezde indiler otobüsten. Marmaray’a bineceklerdi. Yine sele sepet akbilleri basıp geçiyorlardı ki, kızın akbili ‘yetersiz bakiye’ demez mi! Aldı kızın kartını Mehmet, hızlıca gidip para yükledi. Trene binince oğlan sordu, ne zaman ineceğiz? Narin ev temizliğine Bostancı’ya gidip geldiği için biliyordu, ‘9 durak sonra’ dedi.


Bostancı’da indiler trenden. Alt kata, ışıklardan karşıya derken Bostancı Adalar iskelesine vardılar. Önceden saatlerini öğrendikleri için vapurun kalkmasına 15 dakika vardı. Akbilleri basıp geçeceklerdi ki bu defa Mehmet’in akbili, ‘yetersiz bakiyeee’ diye bağırdı. Baktı bağıran alete, giriş ücreti 21 lira 90 kuruş yazıyor! Gidip kartına para yükledi. Vapur geldi, hızlı adımlarla üst kata sonra da püfür püfür esen arka tarafta bir koltuğa yan yana dizildiler.


O ada senin, bu adam benim derken Burgazada’ya vardılar. Sele sepet indiler. Oğlan bilirmiş gibi yolu, önden koşturuyor. Dur oğlum, halk plajına daha çok var yolumuz uzun!


Türk Ailesi’nin karne tatili bu. Sabahtan akşama bir gün!


Plaja doğru yürürlerken Mehmet aklından ince hesaplar yapıyordu... Evdeki hep alınmayan kıymasıydı, salatalığı, domatesi, yeşilliği, çayı, şekeriydi hazırlıklar nereden baksan 200 liranın üzerinde. Otobüsü, treni, ada vapuruydu yolculuk gidiş dönüş 220 lira. Plajda oğlanla kız birer dondurma istese, bi de gazoz! E eşek değiliz her halde Nazlı’ya da... 500-600 lira ile kurtulsak bu tatilden iyidir!


***


Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan diğer Türk ailelerinin durumu onlarınkinden farklı değil bugünlerde. Hatta, milyonlarcası tatili hayal etmeyi bile bıraktı!


Nereden mi biliyorum? Metropoll Araştırma şirketinin son tatil araştırmasından...


Ankete göre Türkiye’de yaşayan her 100 kişiden 70’i tatil planı yapmıyormuş. Yüzde 6’lık bölüm ise tatil konusuna yanıt bile verememiş!


Tatile gideceğim diyenlerin yüzde 24.7’lik bölümünün durumu da traji komik. Onlar tatile memleketlerine, köylerine gitmeyi düşünüyormuş!


Bir tatil planım var diyen yüzde 23’lik dilimde kalanlara, ‘ne kadar bütçe ayırdınız’ diye sorulmuş. Yanıt çok çarpıcı: Dört bin liranın altında!


4 bin liranın altıyla nasıl bir tatil olabilir diye merak edene örnek vereyim; tipik Türk Ailesi tatili gibi olur! Her şey evden çadırda bir bilemedin iki gün...


***


Bu arada bol yıldızlı ve yıldızsız oteller yüzde 90 doluymuş, yer bulmak olanaksızmış ama!


Tatile gidemiyorduk hani?


Evet, yerli ve milli bırak tatile gitmeyi evden çıkamıyor... Otelleri dolduranlar minik mutlu azınlık ve dış güçler!


1 dolar 17 lira 34 kuruş, 1 euro 18 lira 34 kuruş olunca, cebine 750-1000 euroyu koyan memleketimizin her yerinde kral. Üstelik paramızın değeri pul olduğu için gelen turistlerin Türkiye’de kalma süreleri bile uzamış.


Kim ne derse desin, 20 yıllık şahane AKP yönetiminde güzel şeyler de oluyor(!) Ucuzluğu duysalar uzaylılar bile gelecek, her yan turist dolu. Biz Türkler ise pek bi evcimen olduk mesela...


Ama her aydınlığın bir de gri yönü var. Evde kalan milyonların kara kara düşünmeye ayıracak zamanlarının çoğalması!


Düşün düşün, şeydir işin... İnsanların aklı torba değil ki, ‘uçuyoruz, enflasyonu üç vadeye, hayat pahalılığını beş vadeye kadar çözeceğiz, insansız hava aracı yapıp satıyoruz, aaa bak doğal gaz bulduk’ demeyle büzesin!


Düşünen Türkler merak ediyor haliyle... Biz ne cins insanlarız böyle, neden hep evde en fazla kapı önündeyiz? Bu dışarıda güle oynaya gezenler, Boğaz’da rakı balık, şerbet baklava yapanlar uzaylı mı acaba?