Bir ağaç, üç insan...

Yaşlı bir kadın bir eliyle su şişesini tutarken, diğer eliyle ağaca sarılmış.

Mavi yaşmağı sıyrılmış.

Ak saçları perçem perçem yüzüne düşmüş.

Adı, Zehra Yıldırım.

Bu yıl 88. yaşını geride bırakıyor.

Doğma büyüme İkizköylü.

Hayvancılık ve zeytincilikle geçiniyor.

İki çocuğunu ve üç torununu köyde büyüttü.

Zehra Hanım’ın arkasında bir genç kadın var. Gaz fişeği isabet etmesin diye yaşlı kadına sarılıp bedenini siper etmiş. Diğer eliyle ağaca tutunuyor. Güzel çehresinde, bastırılamaz bir öfke ile tiksinme arasında bir ifade var.

Bir adam sağ elini doladığı ağacın arkasından yalnızca bakıyor. Kıyıcılığa şahit olmanın dehşetiyle seyrediyor olanları.

Arkalarında üç jandarma bekliyor.

Ellerinde silahlar kurulu.

Kimisi Vanlı...

Çanakkaleli kimisi.

Hepsi emir kulu.

Günlerdir bu fotoğrafa bakıp duruyorum.

Bir yanda ağaca sarılanlar, diğer yanda baltaya, kömüre ve gaz fişeğine! İşgal gücü gibi kuşluk vakti ormanı basıp ağaçlara kıyanların karşısında bu talana çıplak elleriyle direnenler...

Akbelen’de, köylüler ve çevrecilere jandarmalar tazyikli su ve gaz sıkıyor. Direnişçiler azılı birer suçlu gibi elleri kelepçelenerek, gözaltına alınıyor.

Ne oluyor?!

İKİ KEZ YÜRÜTME DURDURULDU

Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy sınırında bulunan Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri 2014 yılında özelleştirilip ‘Beşli Çete’den bildiğimiz İÇTAŞ-LİMAK ortaklığına verildi.

Santraller için gerekli linyit kömürünü çıkarmak üzere Akbelen Ormanı’ndan 78 hektarlık alan 2020’de tahsis edildi.

Köylüler Muğla 1. İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma davası açtı.

Mahkeme iki yıl önce keşif ve bilirkişi incelemeleri yapılıncaya ve bilirkişi raporu hazırlanıncaya kadar yürütmeyi durdurdu. Birinci keşifte kısmen, ikinci keşifte bütün olarak “büyük ekolojik yıkıma yol açacağı” saptandı.

İkinci kez yürütme durduruldu.

‘DÖNÜŞÜ OLAMAYACAK ŞEKİLDE’

Özellikle 25 Nisan 2022 tarihli rapor yıkımın olası boyutlarını ortaya koyuyor.

Rapordan:

Flora açısından: Orman içerisinde ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacaktır.

Orman Mühendisliği açısından: Ekolojik koridor olarak muhafaza edilmesi zaruriyeti ve rehabilitasyon çalışmaları ile orman yapısının geri getirilmesinin mümkün olmadığı, önemli düzeyde ormanlık alanın ve ekosistem bütünlüğünün zarar göreceği sonucuna varılmıştır.

Çevre Mühendisliği açısından: Tarım alanlarının zarar göreceği...

Hidrojeoloji açısından: Mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, yerleşik alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacaktır.

Sonuç bölümünde şöyle yazıyor:

“Bölgede çıkan orman yangınları nedeniyle hayvanların barınma, üreme, beslenme faaliyetlerinin devamlılığı açısından bu doğal ormanları kullanıyor olmaları sebebiyle önem arz ettiği, maden faaliyeti sonucunda orman ve ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacağı...”

ANAYASA’YA AYKIRI  

Bilirkişi raporuna rağmen üçüncü keşif yapıldı. Şirketin itirazı doğrultusunda 22 Ekim 2022’de üçüncü bilirkişi raporu hazırlandı. Köylülerin yürütmeyi durdurma talebi bu kez geri çevrildi. Henüz mahkeme bir karar vermemişken, 24 Temmuz’da düşman toprağına girer gibi Akbelen’e girildi.

Oysa Anayasa’nın 169. maddesi çok açık.

“Ormana zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” deniyor.

Gel gör ki...

Beşli Çete’ye Anayasa işlemiyor.

KAPATIRIZ HA!

İÇTAŞ ve LİMAK’ın kurduğu YK Enerji, elektrik ihtiyacını ve istihdamı silah olarak kullanıyor. Şirkete göre Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 2.5’ini, Güney Ege’nin yüzde 62’sini karşılıyor.

Kullanılan yerli linyit sayesinde 2022’de 1.3 milyar metreküplük doğalgaz ithalatının önüne geçildiği, cari açığın kapatılmasına her yıl 1 milyar dolar katkı sağlandığı iddia ediliyor.

Santrallerde çoğunluğu bölge halkından 3100 işçinin çalıştığı belirtiliyor.

Açıklamada, “Akbelen’de madencilik devam etmediği takdirde santralimizde elektrik üretimi 2024 yılı içerisinde durmak zorunda kalacaktır” deniyor. YK Enerji “Kapatırız ha!” deyip üstü kapalı şekilde elektriksiz bırakmakla tehdit ediyor.

TELAFİ EDİLEBİLİR

Gerçekten öyle mi?

Akbelen’den linyit çıkarılmazsa...

Yeniköy ve Kemerköy kapatılırsa karanlıkta mı kalırız?

Elektrik ve Makine mühendisleri aksini söylüyor.

İki odanın raporuna göre Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy’ün kurulu güç içindeki payı yüzde 1.65.

Raporda, Ege’deki santrallerin, bölgede tüketilenden daha çok elektrik ürettiği kaydedilerek, “Yeniköy ve Kemerköy ile Yatağan çalıştırılmasa, oluşacak üretim kaybının bölgedeki diğer santraller tarafından rahatlıkla telafi edilebileceği açıktır” deniyor.

Şu cümleler Akbelen için acı akıbeti haber veriyor:

“Açık madenlerden geriye büyük çukurlar, delik deşik edilmiş kel bir coğrafya kalmaktadır.”

Allah aşkına, söyleyin.

Değer mi?

Hiç kuşku yok ki, Türkiye’nin elektriğe, Milas’ta 3100 işçinin işe ihtiyacı var. Enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldıracağımız güne kadar öncelikle yerli kaynakları kullanacağız.

İşçilerimize istihdam da üretmeliyiz.

Ancak elektrik ve istihdam ihtiyacı, 84 milyonun ve doğmamış nesillerin ortak malı olan ormanlar, zeytinlikler ve tarım alanları ‘Beşli Çete’nin açgözlülüğüne terk edilerek, karşılanamaz. Türkiye “Karanlıkta kalırsınız” tehdidiyle ormansız bırakılamaz.

AK Parti’nin yıkım politikaları sonucunda ülkemiz, tarımda ve hayvancılıkta da dışa bağımlı hale gelmişken, termik santrallerin linyit kömürü ihtiyacını karşılamak için bereketli topraklar, köstebek yuvası gibi oyulamaz.

Akbelen, Karabelen olamaz.

CHP, Akbelen’de protesto edilmeyi başardı


CHP, destek vermek için gittiği Akbelen’de iktidarla mücadele eden köylüler ve çevrecilerle karşı karşıya gelmeyi başardı!

Evet, başardı.

Çünkü...

Bir gün önce Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ziyaret ettiği ve bir olumsuzluk yaşamadan döndüğü Akbelen’de Kılıçdaroğlu ve CHP’liler protesto edildi.

Kılıçdaroğlu, hem Akbelen’deki direnişe karşı olan işçiler hem ‘barikata’ yürümesi için slogan atan eylemcilerin hışmına uğradı. CHP’li Ali Mahir Başarır, Mustafa Sarıgül ve Mahmut Tanal da eylemcilerle tartıştı.

Tanal, kızdırdığı çevrecilere kendisini affettirebilmek için olsa gerek bir gün sonra fişleme yapmakla suçladığı jandarmayı kovaladı.

Devleti kuran partinin milletvekilinin jandarmaları kovalaması akıl alır gibi değil gerçekten.

CHP, işçilerle köylüleri, iktidarla ile çevrecileri aynı anda karşısına alarak, dayanışma eylemini yüzüne gözüne bulaştırdı.

Neresinden bakarsanız bakın, skandal.