Hafta sonu CHP’nin İstanbul  Kongresi’ni izlerken dudaklarımdan şu cümle döküldü:

“Akrep yapmaz CHP’linin CHP’liye yaptığını!”

Kılıçdaroğlu’nun desteklediği il başkan adayı Cemal Canpolat, neler söylemedi ki...

İmamoğlu’nun kongrede Özgür Çelik’e oy vermeleri karşılığında delegeleri İBB’de işe yerleştirildiğini iddia etti.

CHP’lilerin İBB’ye girmek için İyi Parti’ye geçtiğini savundu.

Canpolat kürsüyü yumruklarken, salondaki Kılıçdaroğlu yanlıları bu suçlamaları ayakta ve çılgınca alkışladı.

İmamoğlu’nu yuhalayanlar mı dersiniz, üst tribünlerden sarkıp “Yaşa, var ol!” diye kendisinden geçenler mi...

Akıl tutulması desem, az gelir.

AK PARTİ’YE PROPAGANDA FIRSATI

Geçen pazar gününden sonra AK Parti’nin İmamoğlu aleyhine kampanya masrafına girmesine gerek kalmadı. Bu işi Kılıçdaroğlu yanlıları görüyor ne de olsa.

AK Parti, Canpolat’ın konuşmasını kesip kesip televizyonlarda izletse yeter.

Nitekim, İmamoğlu’nun müstakbel rakiplerinden Tevfik Göksu, X hesabında bu kayıtları paylaşarak, şunları yazdı:

“Bizim beş yıldır anlattığımızı kendileri söylüyor. İstanbullular hizmet beklerken İstanbul’un kaynakları partizanlığa, parti içi çekişmelere harcandı.”

Canpolat, belediye başkanını siyasi rüşvet vermekle suçlarken, CHP’liler Göksu’ya itiraz edebilir mi?

Ki...

Bu kadarla kalmadı.

AK Partililer Canpolat’ın suçlamalarını İBB Meclisi’nin gündemine taşıdı.

Erdoğan da dün grup toplantısında partililerine izletti.

İHBAR NİTELİĞİNDE

Canpolat yalnızca itham etmedi.

İhbar da etti.

İmamoğlu’nu yargı kıskacına almak için fırsat kollayan savcılık, bu ithamları ihbar sayıp harekete geçerse, İçişleri Bakanlığı müfettiş gönderirse hiç şaşırmayacağım.

İKİ KURŞUN

CHP’nin İstanbul’u yeniden kazanması için, olmazsa olmaz iki şartın yerine gelmesi gerekiyor:

Bir: İmamoğlu aday olmalı.

Çünkü CHP İstanbul’u İmamoğlu olmadan kazanamaz.

İki: İyi Parti destek vermeli.

Canpolat, İstanbul il başkanı olmak için bu iki hedefe birden ateş açtı.

İlk kurşunu; çeyrek asır sonra İstanbul’u kazanmış, cumhurbaşkanı adayı olmasın diye hapis cezası ve siyasi yasak istenen, Erzurum’da taşa tutulan ve Mart 2024’te İBB’ye yeniden aday gösterilecek olan İmamoğlu’na sıktı.

İkinci kurşunu yerel seçimde 81 ilde aday çıkarmaya hazırlanan İyi Parti’ye attı.

İmamoğlu’nu itibarsızlaştırmak ve İstanbul ittifakını dağıtmak için bundan fazlası yapılamazdı.

BU MU FARKINIZ?

Üstelik bugüne kadar AK Parti karşısında muhalefete ahlaki üstünlük sağlayan liyakat ve inanç istismarı kriterleri bakımından hazin bir manzara vardı.

Bir başkan düşünün ki, belediye kadrolarını kendi partilileriyle doldurmadığı için eleştiriliyor.

Övüleceği yerde insafsızca hakarete uğruyor.

Allah aşkına, söyler misiniz...

Artık hangi yüzle AK Parti’yi işbilmez ve beceriksiz yandaşlar ve müritler ordusunu devlete doldurduğu için suçlayabilirsiniz?

Onlar bakanlıklarda ve bürokraside, siz de belediyelerde yandaş kayıracaksınız, öyle mi?

Aranızda fark bu mu olmalı?

Dini siyasete alet etme bahsinde Erdoğan ve AK Parti’nin eline kimse su dökemez.

Allah’ın bütün vasıflarını Erdoğan’ın üzerine toplamak da AK Partililerin marifeti, Cumhurbaşkanı’nı peygamberlik mertebesine yükseltmek de!

Buna karşılık CHP’nin kongresinde ise Pir Sultan Abdallardan söz ediliyor ve Alevilik kartı çekiliyor. O kadar ki, “Sivas katliamında ben ilçe başkanıyken” diye cümleler kuruluyor.

Sanki Pir Sultan, CHP’de Parti Meclisi üyesi...

Sanki CHP’ye il başkanı değil, cemevine dede seçiliyor.

Sosyal demokratlar birbirlerinin memleketlerini, inançlarını ve mezheplerini soracak hale geldiyse vay halimize!

İMAMOĞLU’NDAN KURTULMAK İÇİN...

CHP’nin İstanbul kongresi kanıtlıyor ki Kılıçdaroğlu ve kliği İmamoğlu’ndan kurtulabilmek için İstanbul’u verebilir.

Daha şimdiden Kılıçdaroğlu yanlısı sosyal medya hesaplarında İBB aleyhine sel baskını ve trafik konulu paylaşımlar yapılıyor. Belediyeyi halk nezdinde başarısız gösterip madara etmek için Ak-trollerden daha cevval davranıyorlar.

Ne uğruna?

Kılıçdaroğlu ve kliği CHP genel merkezini elinde tutabilsin diye!

Böylece varlıklarını Kılıçdaroğlu’na borçlu olan parti yönetimi ve belediye başkanları bir dönem daha koltuklarında oturabilecek, delege ve milletvekili olabilecek, yakınlarını aile şirketine çevirdikleri CHP’de makam mevki sahibi yapabilecek.

Eğer 4 - 5 Kasım’daki kurultayda CHP liderliği değişmez, aynı kalırsa İstanbul risk altındadır.

İmamoğlu, sadece Cumhur İttifakı ve adayına karşı değil, kimi CHP’lilere karşı da mücadele edecek. Ve o kaybetsin diye çabalayanlar arasında AK Partililerle birlikte kimi CHP’liler olacak. Çünkü onlar parti içindeki iktidarlarını koruyabilmek için Türkiye’de iktidar olmaktan bile vazgeçebilirler.

ByLock’tan aklandı, mülakattan geçemiyor


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, geçen hafta ByLock bakımından bağlayıcı nitelikte bir karara imza attı.

Kararda, ByLock’u kullanan herkesin terör örgütü üyeliğiyle cezalandırılmasını ihlal olarak niteledi.

Karar Türkiye’de ByLocuk’tan yargılanan binlerce insanı ilgilendiriyor.

ByLock öyle bir lanet ki...

Kuşkusu bile insanın hayatını alaşağı ediyor.

Örnek mi?

Konya’da, bir lisede müdür yardımcısı olan Mesut Kara, 2016 yılında ByLock kullandığı şüphesiyle açığa alındı ve soruşturma geçirdi.

Halbuki Kara, o ana kadar ByLock’un adını dahi duymamıştı. Ayrıca Atatürkçü bir öğretmendi.

Neyse ki...

Vaziyet aydınlığa kavuştu.

Kara’nın 2015’te iptal ettiği telefon hattının Akın Kara adlı bir kişiye satıldığı ve ByLock’u Kara’nın yüklediği belirlendi.

Mesut Kara’nın Bank Asya’da hesabının bulunmadığı, FETÖ’cü sendikalara üye olmadığı saptandı.

Kara hakkında 8 Eylül 2017’de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

Müdür yardımcısıyken açığa alınan Kara, 14 ay sonra öğretmen olarak mesleğine geri döndü.

Kara, bu yıl müdür yardımcılığı yazılı sınavında 77.5 puan aldı ancak mülakatta 55 puan verilerek elendi.

Kara, Konya’da kendisi dışındaki adaylara geçer not olan 60’ın üzerinde puan verildiğini belirtiyor.

Kara, şöyle devam ediyor:

“Mülakattaki soruları bildim. Buna rağmen düşük puan verildi. Neden elendiğime dair tarafıma hiçbir cevap verilmedi. Aklıma gelen tek bir sebep var: 2016’da bana ait olmayan hattan ByLock şüphesiyle açığa alınmıştım. Takipsizlik verildi. İdarecilik görevime dönmem gerekirken, 14 ay sonra öğretmenliğe döndürüldüm. Yedi yıl geçmesine rağmen mağduriyet yaşamaya devam ediyorum. Bu durumun daha ne kadar karşıma çıkacağını bilmiyorum.”

Mesut Kara, Atatürkçü çizgideki Eğitim-İş sendikasının üyesi. Kara, “Hükümete yakın sendikaya üye olsaydım, şimdiye kadar 10 defa atanmıştım” diyor.