Seçimin iki iddialı adayı Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oylarının birbirine çok yakın olduğunu söyleyen Sarı, “İkisi de seçimin birinci turda bitmesi için elinden geleni yapacak ve biri geçecek. Çok net söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2. tura kalacak hava yok” dedi.

Murat Sarı, Saint Joseph Fransız Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ni bitirmiş, 1989 yılında araştırma sektörüne girdikten ve çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2001 yılında Konsensus’u kurmuştur. İlk başarıyı 2002’de “Meclis’e 2 parti girecek; AKP ile CHP ve cumhurbaşkanını AK Parti seçecek” tahminiyle kazanan Konsensus 2009 yerel seçimlerinde de sonucu en iyi bilen şirketlerden biri olmuş, 2017’de aldığı çok yakın sonuçla dünya literatürüne girmiştir.


BAKIYORUM da neredeyse içinde “cumhurbaşkanı” veya “seçim” geçmeyen tek cümle konuşulmuyor. Şimdi özellikle cumhurbaşkanı adaylarının sayısı Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve ATA İttifakı adayı Sinan Oğan’ın katılmasıyla 4’e çıktıktan sonra konuşulan tek konu seçim ve adaylar. Siyaseti bilen herkes ve bugüne kadar her seçimi analiz etmiş kamuoyu araştırmacıları 14 Mayıs seçimlerinin “Cumhuriyet tarihinin en önemli ve en zor seçimi” olduğunu söylüyor. Acaba son iki adayın katılımı seçim sonucunu etkiler mi, seçimin birinci turda biteceği doğruysa kim daha avantajlı durumda, vatandaşların oy verme dışında neler yapması gerekiyor ve daha birçok konunun tartışılması ve sonuca giderken en ufak hataya, ihmale yer verilmemesi gerekiyor. Bugün, bu konuların hepsini Konsensus Araştırma Şirketi’nin sahibi ve Genel Müdürü Sayın Murat Sarı ile konuştum.

■ Sayın Sarı, sosyal medyada “hangi araştırma şirketi hangi partiye daha yakın” şeklinde listeler var, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Hiçbir araştırma şirketinin hiçbir partiye yakın olmaması gerekir, biz de araştırma şirketinin gereklerini yerine getiriyoruz ve herhangi bir partiye yakın olmadan bağımsız araştırmalar yapıyoruz ki özellikle seçim sürecinde Türkiye’de bunların olmaması gerekir.

■ Bugüne kadar hangi seçimlerde “en doğru sonucu biz bildik” diyebiliyorsunuz?

Hepsinde. Seçimlerden 10 gün önce yapılmış anketlerimizin noter tasdikli belgeleri var. Örneğin 2017 referandumunda virgülden sonraki haneyi bildik, 2018’de ittifakları ve cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını 0,5 kaymalarla birebir bildik. 2009’da İstanbul-Ankara-İzmir seçimlerini hatasız bildik, Konsensus en güvenilir şirketlerden biridir.

MHP İÇİNDE TAYYİP ERDOĞAN’A OY VERMEK İSTEMEYEN BİR KİTLE VAR

■ Muharrem İnce’nin aday olması muhalefet seçmenini ve karşı tarafı nasıl etkiledi?

İktidardan, Cumhur İttifakı’ndan başlayalım; özellikle MHP’nin içerisinde Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermek istemeyen bir kesim var. İşte o kesim Muharrem İnce’ye yöneldi ve aynı şekilde Millet İttifakı içerisinde İYİ Parti, Saadet Partisi ve diğer partilerde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermek istemeyen bir kitle var, o kitle de yine Muharrem İnce’ye yönelmiş vaziyette, bu 100 bin imzayı geçtikten sonra olan durumu anlatıyorum. Dolayısıyla, çok büyük bir patlama yok ama önemli bir çıkış gösterdiğini söyleyebilirim Muharrem İnce’nin. Hani “yüzde 30’ları alacağım” diyordu ya öyle bir durum söz konusu değil, ama tek bir taraftan almıyor. Bu ne kadar ilerler, onu bilemiyorum tabii, önümüzde yapacağımız anketler bize gösterecek.

■ Bundan sonraki ilerlemesi acaba muhalefet partilerinden çıkacak oylarla mı, yoksa iktidar kanadından çıkacak oylarla mı olur?

Anketlerden çıkan sonuçlara göre her iki taraftan, bunlar çok yüksek oran da değil. Fakat Muharrem İnce’nin bugün en azından bizim anketlerimizde görünen oylarının içerisinde bunlar da var ve iktidardan gelecek oylarla muhalefetten gelecek oyların sayısı neredeyse eşit.

■ Diğer araştırmacılar da söylüyorlar, deniyor ki “Muharrem İnce’nin ikinci tura kalma ihtimali yok ama seçimi ikinci tura bıraktırma ihtimali var” buna katılıyor musunuz? Muharrem İnce girerse birinci turda oyların bölünmesi Millet İttifakı için son derece tehlikeli olmayacak mı?

Şimdi, oylar bölünüyorsa her iki taraf için de bölünüyor ve şu riski getiriyor; Meclis seçimine bakacaklar, Meclis 2 turlu değil, seçim ikinci tura kalırsa seçmen hangi parti ne kadar oy almış, kim iktidarı ele geçirmiş ona bakacak. Yaptığımız araştırmalar gösterdi ki; iki partiden hangisi Meclis çoğunluğunu almışsa o ittifakın adayına yüzde 5’ler civarında oy eklenecek, bu da seçimin sonucunu etkileyecek. Bu kim olur, ne olur bugünden söylemek, ikinci turu tahmin etmek öyle kolay bir şey değil işin açıkçası. Ama ben 1989’dan bu yana siyasal araştırma yapan biriyim, 33 senelik bir araştırmacı olarak şunu çok net söyleyebilirim ki bu seçim 2’inci tura kalmayacak gibi gözüküyor. “İspatla” derseniz ispatlayamam ama çok “2’inci tura kalacak” gibi bir hava yok ortada. Oyları birbirine çok yakın, 2 taraf da birinci turda bitmesi için elinden geleni yapacak ve biri geçecek.

■ Muharrem İnce katılsa da ikinci tura kalmaz diyorsunuz.

Bence kalmaz.

BİZİM ANKETLERİMİZDE ERDOĞAN VE KILIÇDAROĞLU’NUN OYLARI EŞİT ÇIKIYOR

■ Peki, siz “Muharrem İnce girerse kimin kazanacağını” düşünüyorsunuz?

Onu bilemiyorum çünkü bizim şu an yaptığımız anketlerde çok net bir şey çıkmıyor, Erdoğan’ın ve Kılıçdaroğlu’nun oy potansiyelleri eşit çıkıyor.

■ Enteresan, diğer güvenilir araştırmacılar “Adaylığı açıklandıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun 2.5 puan öne geçtiğini söylemişlerdi.

Ben bugüne kadar bu konuda pek çok yayında bulundum, hiçbir zaman bunu söylemedim ama bundan 1.5-2 sene evvel yüzde 30’larda olan “İkisi seçime girerse ben Kemal Kılıçdaroğlu’na veririm” diyenlerin oranı şimdi eşitlenmesi ivmenin, hareketin kimden yana olduğunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu’nun oylarında artış var ama Erdoğan’ın oyları öyle çok fazla düşmedi.



■ Ekonomi bu kadar kötü, depremdeki can kayıplarının nedeni denetimsizlik ve rant, adalet yok oldu ama onun oyları hiç oynamadı mı?

Tabii bir aşağıya düşüş var ama kamuoyunda düşünüldüğü kadar yok. Deprem oldu, ekonomi kötü, pandemide çok kötü bir yönetim gösterdi, pek çok neden sıralayabiliriz ama benim anketlerimde gözüken bu.

■ Bazı anketlerde Kılıçdaroğlu yüzde 10’a varan farkla önde görülüyor ama sizde eşit çıkmış demek ki.

Evet, bende eşite yakın çıkıyor, çoğunda birebir eşitler.

MUHARREM İNCE HER İKİ TARAFTAN DA OY ALIYOR 

■ Bu sonuçlar Muharrem İnce’nin adaylığını açıklamasından sonra da mı eşit çıkıyor?

Şöyle bir şey; ben Muharrem İnce’nin oyları fazla böldüğünü düşünmüyorum, her iki taraftan da oy aldığı zaman nasıl bölüyor, onu bilmiyorum ama ben Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu oylarını etkileyecek şekilde böldüğünü düşünmüyorum açıkçası. Karşı tarafta da var mesela Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi’nin oylarını mı bölüyor veya Ak Parti’nin oylarını mı bölüyor, yoo, bu durum aynı şey. İkisi ayrı kulvarda koşan partiler, Memleket Partisi de “Ben ayrılıyorum, ben başka bir kulvarda koşacağım” dedi Muharrem İnce ve orada koşuyor. Ve partisinin oyları da kendi oyları kadar yüksek değil.

BENİM SİYASAL ÖNGÖRÜM; MUHARREM İNCE ADAYLIĞINI ÇEKMEYECEK 

■ Peki, Muharrem İnce “adaylıktan çekiliyorum” derse nasıl etkiler cumhurbaşkanlığı seçimini?

Onu ölçmek lazım, ne olacağı ancak çekildikten sonra belli olur, daha seçim yeni başlıyor, adaylar yeni belli oldu, onlar ilerleyen süreç içerisinde ortaya çıkabilecek şeyler. Siyasal öngörümü düşünüyorsanız; Muharrem İnce tek başına girecek, herhangi bir destek vermeyecek.

■ Yani, Kılıçdaroğlu ile görüşse de adaylığını çekmeyecek diyorsunuz.

Evet, çekmeyecek diye düşünüyorum, bugünkü benim gördüğüm bu.

■ Muharrem İnce “Daha seçime zaman var, günü geldiğinde Kemal Bey lehine çekilirim” dedi ama aynı konuşmada “İkinci tura Kemal Bey ve ben çıkarsak eğlenceli olur” sözü de var. Tabii bu durumda seçim birinci turda Erdoğan lehine bitmezse.

Evet, ikinci turda çekilebilirim dedi, masaya oturup uzlaşma sağlamaları lazım. Bana kalırsa bir tek Muharrem İnce’nin Memleket Partisi, Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi, bunları hepsi CHP’nin içinden çıkmış partiler ve çok rahat bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek seçmen kitlesine sahip partiler. Muharrem İnce’nin o karşı taraftan gelen oyları hariç. Bunların dışarda durmasının bir manası yok yani, Sayın Kılıçdaroğlu “Her tarafa genişleyerek kazanacağız” diyor ya, bunların da dışarda durmasında anlam yok. Bir oy, bir oydur, bakın ben İstanbul seçimleri öncesinde de aynısını söyledim; “Bu seçim öyle kolay bir seçim değil, iki taraf için de kolay değil” dedim. Bazı araştırma firmaları “Ekrem İmamoğlu yüzde yüz kazandı” diyordu, öbür taraf diyordu ki “Yüzde  yüz Binali Yıldırım kazandı”, ben de “Bana sorarsanız tespit edemiyorum, bu araştırmanın bulabileceği bir şey değil, seçim gecesi göreceğiz” diyordum ve 13 bin oy farkla, yüzde 0.3 farkla kazandı.

■ YSK’nın haksız şekilde seçimi yenileme kararı sonrası adaylıktan çekilen DSP adayı Muammer Aydın seçime girmese ilk seçimde de daha büyük farkla kazanacaktı ama. Sonuçta oyların bölünmesi kayba neden oluyor, 94 yerel seçiminde de SHP, CHP, DSP aday çıkardığı için Erdoğan’ın yüzde 25’le kazandığı da yine gündemde.,

O yüzde 100 doğru, 94 seçimleri için tamamen doğru. Bu partilerin adayları girmeseydi İlhan Kesici kazanacaktı. Tabii o zamanki siyasi konjonktürle bugününki çok farklı. O zaman sağ-sol ayrılıyordu, liberal kesimle sosyal demokrat kesimin çok ciddi bir çekişmesi vardı, 89 seçimlerinden sonra İSKİ skandalı gibi olaylar da etkilemişti seçimi.

■ Şimdi birçok kamuoyu araştırmasında da Kılıçdaroğlu’nun oylarının yükseldiği bildiriliyor. “Erdoğan yüzde yüz kazanmayacağı bir seçime girmez” dendiğine göre Erdoğan neden bu kadar rahat, neye güveniyor sizce, kasanın ağzını açmasının oyları arttıracağını mı tahmin ediyor?

Ben hiç “kazanamayacağını düşünerek seçime girmez” diye düşünmüyorum. Bütün liderler, adaylar yüzde yüz kazanacağını düşünerek seçime girer, Kılıçdaroğlu da buna inanarak giriyor, Erdoğan da öyle. Bu doğru olsaydı Erdoğan 2002’de neden girdi, 6 aylık kurulmuş bir partiydi, kazanmama olasılığı çok yüksekti ama girdi. 2019 yerel seçimine İstanbul ve Ankara’da nasıl girdi, İstanbul ve Ankara’nın seçim kampanyasını bizzat kendisi yürüttü Sayın Erdoğan ama sonuçta ikisini de kaybetti.

İNCE’NİN ALACAĞI OYLARI ÇOK YÜKSEK GÖSTEREN ANKETLERİ DOĞRU BULMUYORUM!

■ Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde de Muharrem İnce’nin konuşmaları “ikinci tura kalacağına kesin gözüyle baktığını” gösteriyor ama kimse bu “ikinci tur”dan emin olamaz.

Ben de o anketleri görsem ben de kesin gözüyle bakarım ama ben onun alacağı oyları çok yüksek gösteren anketleri doğru bulmuyorum. Eğer Muharrem İnce’yi bu kadar yüksek olmadığı halde yüksek gösteriyorlarsa zarar veriyorlar ve en fazla Muharrem İnce’ye zarar veriyorlar. Bir düşünün, o araştırmalar sonuçta deneysel çalışmalardır ve illaki seçimin sonucunu yakalasın diye yapılmaz, belirli stratejiler çizersiniz araştırmalar sonucunda ve bunu “düşük olduğu halde yüksek göstermek” Muharrem İnce’nin stratejilerini etkileyebilir, yanlış bir yönelime sokabilir ve işte bu da kaybettirir.

SADECE MUHARREM İNCE DEĞİL, SİNAN OĞAN’IN OYLARI BÖLME İHTİMALİ DE VAR!

■ Evet ama sadece ona değil, Millet İttifakı’na da kaybettirecek bu gidişle.

Seçime doğru netleşecek, adaylar konusu daha çok sıcak. Mesela Sinan Oğan var, hiç kimse Sinan Oğan’ı konuşmuyor ama direkt birebir MHP’den oy alır. İyi Parti’den de alır ama MHP’den alacağı oy daha önemli.

■ İYİ Parti seçmeni “Bu seçim Türkiye’nin son şansı” diyerek oyları bölmek istemeyebilir.

Evet, bir de öyle de bir durum söz konusu. Ama İyi Partili seçmenlerin de Sayın Akşener’in dediği gibi tamamı içselleştirmiş değil Sayın Kılıçdaroğlu’nu. O nedenle de Sinan Oğan’ın oy böleceği de düşünülmeli. Sinan Oğan, Zafer Partisi’nin; Ümit Özdağ’ın adayı. Ümit Özdağ hangi partiden milletvekili olarak girdi; İyi Parti’den girdi. Sinan Oğan’ın ismi kiminle geçiyordu milletvekili olarak;  İyi Parti’de geçiyordu, şimdi ATA İttifakı’nı kurdu Zafer Partisi, şimdi burada önemli olan koptukları yer, alacakları oy. Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’ın başlangıçları MHP olarak gözükse bile bugün geldikleri nokta İyi Parti. İyi Partili isimlerden Zafer Partili isimlere dönüşmüş, ATA İttifakı’na dönüşmüş isimler ve Türkiye’nin en önemli 3 sorunundan birine; göçmenler sorununa parmak basıyorlar, ben oy oranlarının da çok düşük olacağını düşünmüyorum.

■ Örneğin, Sinan Oğan’ın oylarının Kemal Kılıçdaroğlu’nu geçemeyeceği kesin. Bu durumda ve bu kadar hayati öneme sahip bir seçimde Sinan Oğan’ın aday olma nedeni ne olabilir sizce? Oyları kazanmaya yeterli değilse adaylığın anlamı ne?

Oylarının Kılıçdaroğlu’nu geçmesinin imkanı yok, aslında tahminlerin de altında kalacağını düşünüyorum ben. Ben siyaseten, “siyasette ben de varım” demek için çıktığını düşünüyorum ama mevcut adaylardan birinin önünü kesmek de olabilir ama sizin sorunuz çok haklı bir soru; seçimlere kazanmak için girersiniz, herhangi bir siyasetçi bir seçime “Ben şunun oyunu böleyim” diye girmez. Muharrem İnce birçok şey yaşadı, bir önceki seçimde muhalefetin cumhurbaşkanı adayıydı, onu anlayabiliyorum ama Sinan Oğan’ın aday olma nedenini bilmiyorum.

BU SEÇİMDE CUMHUR İTTİFAKI’NDAN TAYYİP ERDOĞAN’A OY VERMEYECEKLERİN SAYISI DAHA ARTTI! 

Kemal Kılıçdaroğlu şu anda iktidar partisi seçmeninden oy alarak bu oranlara çıkmış vaziyette. Bir önceki seçime baktığımız zaman söylediklerimi doğrulayan çok şey var; Ak Parti+ MHP yüzde 53.6 alıyor, adayı Tayyip Erdoğan bunun 2 puan altında, bu ne demek? İttifak seçmeninin bir kesimi Erdoğan’a oy vermiyor, bu seçimde bu oran daha da arttı diye düşünüyorum. MHP’ye, Yeniden Refah’a oy verecek ama Erdoğan’a vermeyecek bir kitle var, bu çok göz ardı ediliyor. Yapılan anketlere bakıyorum, çoğunda Erdoğan’ın ittifakın üzerinde oy aldığı gözüküyor. Ben bunun böyle olabileceğini düşünmüyorum, hiçbir ittifak adayının kendi ittifakının üzerinde oy alabileceğini düşünmüyorum işin açıkçası. Çünkü iki tarafın adaylarına da kendi ittifakının içinde ona oy vermek istemeyen seçmen de var, o yüzden ikisi de ittifaklarının aldığı oyların altında oy alacaklardır.

■ Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın adaylıkları olmasaydı, ikisi de çekilselerdi şu anda durum ne olurdu?

Onların adaylığı sonucu şu anda çok etkilemiyor, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun oyları eşit durumda.

■ Peki, ne etkileyebilir? Adalet, hukuk, ekonomi, deprem, sel ihmalleri, yüksek can kayıpları, halkı koruyacak hiçbir araştırmaya izin verilmemesi, özgürlüklerin kısıtlanması, Hazine’nin boşaltılması, işsizlik, yandaş kayırma, bunlar etkilemiyorsa ne?

Güzel bir soru, cevabı da uzun bir soru. Bu saydıklarınız zaten muhalefet seçmeninin duyarlı olduğu konular.

HATAY’DA HASTANE TEMELİNİ BOŞ BIRAKIP GİTMELERİ PUAN KAYBETTİRDİ!

■ Sadece muhalefet için değil, iktidara oy veren seçmen için de önemli konular.

Bu söyledikleriniz tamamıyla doğru, halk bunları görüyor ama bakın; 2011 seçimlerinde 49.6 aldı, 2015 Haziran seçimlerinde yüzde 40 aldı, daha sonra biraz çıktı ama genel olarak oy düşüşü devam etti. Ak Parti’ye ve Erdoğan’a oy vermekten kaçınan bir kitle var ama bu düşüş beklendiği, söylendiği kadar yüksek olacak mı bunu zaman gösterecek. Örneğin, kampanyalar değiştirebilir. Bu seçimde kampanya çok önemli, klişe kampanyalar bu seçimin sonucunda kaybedeni belirleyecek, o kadarını söyleyeyim.  Partilerin nerede, ne yaptığı, özellikle deprem bölgelerinde nasıl bir faaliyet gösterildiği etkileyecek. Şu mesela puan kaybettirdi; Hatay’da gidip 2 hastane temelini atıp o temelleri boş bırakarak gitmeleri belirli bir oy kaybına sebep oldu, her hafta araştırma yapıyoruz. Bu son bir hafta içerisinde az da olsa bir düşüş söz konusu.

İSTANBUL SEÇİMİ NASIL KAZANILDIYSA AYNI ŞEYİ YAPMALARI LAZIM!

■ Deprem bölgelerinde araştırma yapıyorsunuz, halk en çok neden şikayetçi? Mesela hile yapılması endişesi yok mu?

Deprem illerinde 3 ay evvel ben de 800 ilçeyi, yaklaşık 1600’e yakın mahalle, köy dolaştım. Herkes hayat pahalılığından şikayetçi, ihtiyaçların hala karşılanmamış olmasından şikayetçi, seçim güvenliğini dile getirmiyorlar. Bunu sağlamak mecburiyetinde olan muhalefet partileri, kazanmak istiyorlarsa bunu sağlamak mecburiyetindeler. İstanbul’da nasıl sağladılar ve kazandılarsa seçimi bu kez Türkiye genelinde yapmaları gerekiyor. Bütün sandıkların ıslak imzalı tutanaklarını toplamasalardı seçim kazanabileceklerini mi zannediyorsunuz, kazanamazlardı. Şimdi aynı şeyi burada yapmaları lazım ve elleri daha rahat. 6 parti var, 6 partinin örgütünden teşkilatından bahsediyoruz, o sandıkların başından ayrılmayacaklar, ilçelerde adamları olacak, emin olun koruyabilirler oyları. Ama “Ben Van’da, Kars’ta adam bulamıyorum” derlerse öyle bir şey olmaz.

Partiler için cumhurbaşkanlığı seçimi mi daha önemli, Meclis’teki sandalye sayısı mı? Onun için çok dikkatli olmak gerekiyor. 6 parti bu işi iyi yönetmek durumundalar. Yani “işsizlik var, deprem de çok kötü, zaten hayat çok pahalı, nasılsa kaybedecekler” deyip durmamak lazım.

MUHALEFET BUGÜNE KADAR DOKUNMADIĞI KESİMLERİ SABIRLA DİNLEMELİ!

■ Yani “muhalefetin rehavete kapılmaması lazım” diyorsunuz.

Evet, aynen bunu söylüyorum. Ve kampanyanın iyi olması gerekiyor. Mesela, geçtiğimiz seçimlerde muhalefetin dokunmadığı kesimler var. Ekrem İmamoğlu’nun pazarda bir kadın vatandaşa “Tamam bana oy verme ama bir dinle” dediği gibi -muhalefetin dokunmadığı kesimdi o- çok sabırlı bir şekilde, Türkiye’nin dört yanında bunu yapması gerekiyor. Vatandaşa dokunamadığı yerler hala var, mesela Trabzon’da bir kahveye girdiğinizde ve “Hayat çok pahalı” dediğinizde bir dayak yemediğiniz kalıyor. Seçimde yüzde 64’le belediye başkanlığını kazanmış bir partinin seçmeninden oy almak için çok sabırla çalışmak gerekiyor.



■ Sayın Kılıçdaroğlu’nun son reklam videosunu izlediniz mi? Orada gençlere özgür ve mutlu bir ülkeyi geri getirmekten söz ediyor, halkın umuda ihtiyacı var, siz video için ne düşündünüz?

Ben çok beğendim. Ben bu tahlilleri yapmayı iyi bilirim; orada değişim var, umut var, o açıdan çok beğendim. Bir defa değişimi muhakkak görecekler izlediğim kadarıyla. İşte bu değişime sokaktaki vatandaşı inandırması gerekiyor, bunun için de dokunmak gerekiyor. Şimdi bunları söyledikten sonra bazı yerlere giremezseniz olmaz. Ve ben bunları yapacaklarına inanıyorum. Mesela; “depremde muhalefet ve devlete bağlı olmayan sivil toplum kuruluşları mı yaraları sarmada daha başarılı oldu, iktidar mı daha başarılı oldu” sorusuna yüzde 57 muhalefet, yüzde 42 iktidar cevabını veriyor. Yani Türkiye bazı şeyleri görüyor.

DEPREMDEN 2 AY SONRA HALA ÇADIR YOK!

■ Yüzde 43 hala “iktidar” diyorsa belki de Türkiye yeterince görmüyor. Halk “Burada yoktunuz, göz göre göre öldüler” diye bas bas bağırıyor, 2 ay oldu hala çadır bulamıyor.

Çok haklısınız. Bizim de 60’a yakın akrabamız gitti, iş arkadaşlarımı kaybettim. Ben en sonunda akrabalarıma “Ben siyasetçi değilim ki, araştırmacıyım, size nereden çadır bulayım” dedim, 2-3 gün evvelinden söz ediyorum. Hala çadır istiyorlar, çünkü yağma tehlikesi olduğu için herkes evinin önünden ayrılmak istemiyor. Bir akrabamız “Benim bir kasa altınım vardı, hala enkazı kaldırmadılar başından nasıl ayrılırım” diyor. Evleri yıkılmayanlar bile evini bırakamıyor.

■ Başınız sağ olsun, çok üzüldüm. Bu şartlar altında seçim nasıl yapılacak?

Türkiye’de 30 büyükşehir var, o 30 büyükşehirin 7 tanesi yok olmuş vaziyette ve onlara oy verdirecekler, esas büyük sıkıntı burada. Bence muhalefetin bunun üzerine gitmesi gerekiyor. Bu çok büyük sıkıntı; mesela Kahramanmaraş’ta Göksun var, Pazarcık var, bunlar CHP’ye oy veriyorlar, CHP çok etkili ama şu anda orada yoklar orada. Ama göbekte, şehir merkezindekiler Ak Parti’ye oy verdi ve onlar orada, örneğin Dulkadiroğlu fazla etkilenmedi. Ali Öztürk, CHP’nin çok güvenilir bir milletvekili ve Kahramanmaraş’tan çıkmıyor, elinden geleni yapıyor ama enkazda birçok insan var ve bu insanlar bildirilmediği için seçmen listelerinde bulunuyor. Mesela, bir aile tamamıyla yok olmuş, kimse onlar hakkında bildirimde bulunmuyor.

■ Onların adına başkası oy verebilir, kayıp vatandaşların seçime etkisi konusu çok önemli.

Evet, verebilir. Bunların hepsinin üzerine gidilmesi gerekiyor, depremden etkilenen 13 milyondan bahsediyoruz. Deprem bölgesinin toplam seçmen sayısı 13 milyon. Bir kişi bile olsa, o bir kişinin yerine başka birinin oy verme olasılığının seçimi nasıl etkileyeceğini düşünebiliyor musunuz? Enkaz altında çok insan var.

■ Yani verdikleri 50 bin can kaybı sayısı doğru değil. Bu konuyu muhalefete söylüyoruz, kayıp sayısı bilinmiyor nasıl kontrol edeceksiniz diye soruyoruz, “ederiz” diyorlar.

Tabii değil, kendileri de inanmıyor zaten. Evlerin yüzde 70’i çökecek ve sadece 50 bin kişi ölecek, buna inanmak imkansız. Bunların hepsi seçim sürecinde konuşulmalı, unutturulmamalı. Kayıplar konusundaki sözlerinizde de yerden göğe haklısınız.