Günlerdir televizyon ekranlarından vahşet diyebileceğimiz savaş görüntüleri izliyoruz.
Evet savaşın başlamasına neden olan ilk kanlı saldırıyı Hamas yaparak İsrail’in eline çok büyük koz verdi. Ama sonrasında Başbakan Netenyahu’nun “Savaş suçlusu aramayacağız” demesiyle hedef gözetmeksizin yağdırılan roketlerle önceki akşam bir hastane hedef alındı ve çoğu çocuk 500 masum hayatlarını kaybetti.
Televizyon ekranlarına yansıyan vahşetin görüntüleri, dünyanın dört bir yanında bu savaş suçuna karşı çıkan herkesin vicdanını kanattı...
★★★
Arkasına Amerika Birleşik Devletleri’ni ve İngiltere’yi alarak, zamanında Nazi Almanya’sının kendilerine yaptığı soykırımın çok daha çok daha ağırını Filistinlilere reva gören İsrail’e birilerinin “insanlık namına” acilen dur demesi, ayrıca bu savaş suçlarının hesabını sorması gerekiyor.
Ama bunu kim yapabilecek?
Konu Libya, Suriye, Afganistan, Irak ve Rusya olunca hemen toplanıp karar çıkartabilen Birleşmiş Milletler, İsrail söz konusu olunca vahşeti seyretmekle yetiniyor!..
★★★
Ayrıca Libya, Irak ve Suriye parçalanırken emperyalizmin yanında yer alan, destek veren, hatta alkışlayan Arap ülkelerine de sormak gerekiyor:
Eğer bu ülkeler parçalanırken sizler yangına körükle gitmeseydiniz, acaba bugün İsrail Gazze’ye böylesine vahşice saldırabilir miydi?..
ABD’li Orgeneral Wesley Clark 2007 yılındaki bir TV röportajında “Pentagon’a ziyaretim sırasında 5 yıl içinde Irak’la başlayan, sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip, İran’la bitecek 7 ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi gösteren bir gizli belgeyi gördüm” derken, sizler ellerinizi ovuşturmak yerine, dünyayı ayağa kaldırmış olsaydınız, önceki akşam çoğunluğu bebek olan 500 masum, bombardımanda can verirler miydi?
★★★
Ayrıca Hamas’ın İsrail’e yaptığı son baskından Gazze üzerinde uçan kuşların bile nereden gelip nereye gittiğini bilen İsrail ile ortakları ABD ve İngiltere’nin, hatta Rusya’nın haberdar olmamaları mümkün mü?..
★★★
Bize dönersek.
Türkiye krizin başından itibaren sağduyulu ve kanın durdurulmasına yönelik bir politika izliyor.
İktidar doğru adımları devam ettirmek zorunda.
Zira ABD ve İsrail ortak yapımı olan Büyük Ortadoğu Projesi’nden en fazla zarar gören ülke biz olduk.
Örneğin Suriye ile olan 911 kilometrelik sınırımızda, iç savaşla birlikte, Beşar Esad’ın askerlerinin yerini, terör üreten yapılanmalar aldı.
Fırat’ın doğusunda, PKK/PYD/YPG’nin katılımıyla Türkiye için beka sorunu haline gelen garnizon devlet kurulmaya başlandı.
Ülkemiz milyonlarca sığınmacı tarafından adeta istila edildi.
Bazı kentlerimizdeki demografik yapı, sığınmacı tehdidi ile baş başa kaldı!..
★★★
Krizden en az hasarla çıkmanın yolu; Büyük Önder Atatürk’ün antiemperyalist uygulamalarına ve dış politikada “Yurtta Barış, Dünyada Barış” söylemine sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor.