Kara çalmalarla, gizli tanıkların doğruluğu şüpheli ifadeleriyle, halkın Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın 69 gündür cezaevinde çile çekmesiyle uğraşıyoruz...

2 milyon 200 bin gibi muazzam bir kalabalık önceki gün Maltepe meydanında düzenlenen “İmamoğlu’na özgürlük” mitinginde hak, hukuk, adalet aradı.

Halkımız yalnız yoksullukla boğuşmuyor, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler için de mücadele ediyor.

Ulus olarak yıllardır bir santim bile ileriye gidemedik. Bırakın ileri gitmeyi, tam tersine çok gerilere gittik.

Uluslararası alanda yapılan araştırmalarda hep son sıralarda yer alıyor, üzülüyor, kahroluyoruz!

★★★

Güzel ülkemizde yalnız ekonomi değil, hukuk da, adalet de bozuldu...

Memlekette halen bir Anayasa var mı, yok mu?

Anayasa Mahkemesi’nin kararları, geçerli mi, değil mi?

Bu yüce mahkemenin verdiği kararlar herkesi bağlıyor mu, bağlamıyor mu?

Anayasa’nın âdeta rafa kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının geçersiz hale getirilmesi bir hukuk darbesi gibidir!
Ne yazık ki, adım adım “Anayasa’sız ilkel bir ülke” olmaya doğru gidiyoruz.   
Özgürlüklerin kısıtlandığı, siyasi liderlerin hapse atıldığı ülkemizde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un hâlâ “Biz hukuk devletiyiz” demesi insana mizah gibi geliyor.

Siyasi liderlerin hapse atıldığı bir devlette hukuk var mıdır?

★★★

Yazıyı, daha önce de anlattığım ibretlik bir öykü ile bitirmek istiyorum.

Ülkenin birinde, ilginç bir gelenek varmış... Sıradan bir vatandaş öldüğünde kiliselerin çanları iki kere çalınıp, ölüm halka duyurulurmuş...

Eğer ölen bir asilzade ise çanlar üç kez, ülkenin kralı ölürse dört kez çalarmış...

Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, siyasetin baskısıyla masum bir insanı haksız yere mahkûm ederek zindana attırmış...

...Ve o gün, ülkedeki kiliselerin çanları tam beş kez çalmış...
Ahali, merak içinde başpapaza koşmuş:

“Ey papaz efendi! Kraldan daha önemli biri var mı ki, o kişi ölünce çanları beş defa çaldırdın?

Başpapaz şöyle cevap vermiş:

“Evet, kraldan daha önemli bir şey var! Bugün ADALET ÖLDÜ”

“Genel Greve” hazırlanan işçilerin dertleri dinlenmeli

Günlerdir, 15 milyon 500 bin kişinin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’na yapılan haksızlığı ve Maltepe’deki muazzam mitingi konuşuyoruz.

Bu arada ülkede önemli başka şeyler de oluyor. Onları da görmemiz lâzım.

Meslek Odaları’nın “Halkı yoksulluğa mahkûm edenlere direnme zamanı” diyerek yaptığı “Genel grev çağrısı”, bu gürültülü ortamda kimsenin dikkatini çekmedi.

Devrimci Sendikal Dayanışma Türkiye Yürütmesi, siyasi operasyonlar sonrası, “genel grev” yapmanın şart olduğunu açıklayarak “Halkın yoksulluğa ve açlığa mahkûm edildiği günümüzde, ekonomik krizin faturası, işçilere, emekçilere ödetildi. Tek Adam Rejimi, sermaye yanlısı politikalarıyla işçi sınıfını, emekçileri ve gençleri yoksulluğa mahkûm ediyor” ifadelerini kullandı.

Siyasi operasyonlar nedeniyle dikkatlerden kaçan bu “Genel grev çağrısı” gerçekleşirse, Türkiye daha da karışacak, ekonomi allak bullak olacak demektir. İşçilerin sorunlarıyla ilgilenmek şart!

TEBESSÜM

Siyasete neden girdi?

Rahmetli Erdal İnönü siyasete sevimlilik katan çok zarif bir politikacıydı.

Siyasete arkadaşlarının ısrarı ile girmiş ve partisine Genel Başkan olmuştu.

İlk basın toplantısında gazeteciler ona “Sayın İnönü, politikaya neden girdiniz?” diye sordular.

İnönü gülümseyerek şu ilginç cevabı verdi:

“Güzel ülkem, benden daha kötü politikacıların eline düşmesin diye!”

GÜNÜN SÖZÜ

Haris kişilerin gözleri doymaz, malları arttıkça hırsları da artar!