Sevgili meslektaşım Timur Soykan 29 Mayıs 2024 günü yazdığı yazıda gün yüzüne çıkardı:
İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Hâkim Oktay Tabur, dinlenme odasının duvarında 7’si uzun namlulu 20 silah sergiliyormuş.
Tabur’un ilginçlikleri bununla da sınırlı değilmiş ve kendisinin bir de Porche marka ve Taycan model spor otomobili varmış (Otomobil sitelerine baktım, 10 yaşındakiler dahi 4-5 milyon lira. 2022 modeli 12-13 milyon liraya satılıyor).
Tabur’un kendi durumuna ilişkin Timur’a yaptığı açıklamayı yazıdan aktarıyorum:
“Silahların hepsi benim. Dinlenme odam, hepsi ruhsatlı silahlar, benim silahlarım. Uzun namlulu olanlar ruhsatlı av tüfekleri...
Haber değeri varsa haber yapabilirsiniz. Çekineceğim hiçbir şey yok. Benim odama Yargıtay Başkanı, Adalet Bakanlığı Müfettiş Kurulu Başkanı, hepsi gelmiş, hepsi de beğenmiş, takdirlerini illetmiş insanlar.
Ben borsada işlem yapıyorum. Eyvallah paranın kaynağında hiç şüphe yok. Mal beyanlarımız var. Bizim arabamızın ne zaman, nasıl alındığını da Adalet Bakanlığı’na bildirmişiz. Herkesin bildiği, herkesin farkında olduğu bir konu.”
Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Yiğit, HSK Teftiş Kurulu Başkan Yardımcıları Mehmet Şirin Işık ve Murat Gülaç, dinlenme odasında Tabur'la poz vermiş.
★★★
Cephanelik gibi dinlenme odasında çekilmiş fotoğraftan daha tuhafı, Tabur’un yaptığı açıklama. Okuduğuma inanmakta zorlandım. Bir yargı mensubunun, üstelik İzmir Adliyesi’nin en etkili isminin bunca tuhaflığı bu kadar rahat savunması gerçekten akıllara ziyan bir durum.
Konuyla ilgili raporlarıyla hakimleri savcıları cezaevine göndermiş eski bir Adalet Bakanlığı ve HSYK müfettişini aradım. Önce fotoğrafta gözden kaçan tuhaflığı sordum:
“HSK Teftiş Kurulu Başkanı ile iki yardımcısının bu silahların önünde poz vermesi normal mi?”
Yanıtı çok netti:
“Hayır değil. Bu bir akıl tutulması. Müfettiş o odaya girmez, fotoğraf çektirmez. Girse de işlem yapar. Mesleki etik, çok fena aşınmış.”
★★★
Peki ya silahlara ne demeli?
7’si uzun namlulu, 13’ü tabanca.
Mevzuatta bizim gibi garibanların 1 adet taşıma ruhsatı, iki adet bulundurma ruhsatı alabileceği yazıyor.
Bir yargı mensubuna, Tabur’un odasında 13 tabancanın ve diğer uzun namluluların nasıl mümkün olduğunu sordum.
“Uzun namlulular av tüfeğiymiş ve av tüfeklerinde sınırlama yok zaten. Türkiye’de üretilen silahlardan da istediğimiz kadar alabiliyoruz. Tabancaların bir kısmı da hediye olarak ruhsatlandırılmıştır” karşılığını verdi.
Peki ya ruhsat ve harç paraları? Biz alsak 20 silahın ruhsatı 200 bin lirayı bulabilir.
Yargı mensubu yanıt verdi:
- “Yargı mensuplarına da harç muafiyeti var. Bir de ruhsatlar bizde daha ucuz.”
- “Bu kadar kolay yani...”
- “Maalesef öyle... Ancak şunu unutmamak lazım. Hâkim Bey’in adliyedeki makamı, bu serginin yapılabileceği bir yer değil. Madem o kadar düşkün gitsin evinde bir duvarda yapsın.”
Adalet dağıtması gereken bir kişinin bireysel olarak bu kadar çok silahlanması onu da adı adalet sarayı olan bir yerde sergilemesi bu kadar kolay!
★★★
Eski müfettişe sorularım bitmemişti.
- “Yargı mensupları borsada işlem yapabiliyor mu?”
- “Bu konuda bir dosya hiç önümüze gelmedi. Yargı mensuplarının ticaret yapması yasak. Hiçbir yargıç ticari kazanç için çalışamaz. Ancak borsada işlem yapmayı şimdilerde ‘tasarruf’ gibi değerlendiriyor olabilirler. Yani altın alıp, dolar alıp bir kenara koymak gibi.”
- “Ancak borsada işlem de bir ticaret sayılabilir. Paradan para kazanma hedefleniyor, ticari şirketlerin hisseleri alınıp satılıyor...”
- “Haklısın, ancak daha önce bir içtihat görmediğim için yorum yapamayacağım. Demek ki ticaret değil tasarruf olarak görüyorlar.”
★★★
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konu TV’lere yansıyınca X isimli sosyal medya platformunda şu açıklamayı yaptı:
“Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarımız Yargı Etiği ilkeleri çerçevesinde, tüm faaliyetlerinde uygunsuz davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Bu kapsamda, İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı hakkında kamuoyuna yansıyan görüntüler ve iddialarla ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Kurulunca inceleme ve soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca ilgilinin, İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı yetkisi sonlandırılmıştır.”
Bu açıklama sizi tatmin etti mi bilmiyorum ama beni etmedi.
Zira soruşturmayı yapacak olan teftiş kurulunun başkanı ve iki yardımcısı silahların önünde yukarıdaki pozu vermişken o soruşturmadan hakkaniyetli bir sonuç çıkmaz.
Eski müfettişin dediği gibi o başkan ve yardımcıları da önünde poz verdikleri o duvarı görmezden geldikleri için görevlerini ihmal etmiştir.
Soruşturma kararı ve görevden almaya “evet” ama yetmez!
Bir sürü tuhaflığın olduğu bu dosyanın daha bağımsız, detaylı ve şeffaf bir şekilde araştırılması şart!