Sevgili okurlarım, Bolu’daki yangın faciasını yaşadık ama bir şey söyleyeyim...
Bunu da unutmaya az kaldı.
Her şeyi olduğu gibi birkaç gün daha geçtikten sonra her şeyi unutacağız.
Herkes bir sürü laf edecek ama gerçek sorumlular hiçbir zaman ortaya çıkmayacak, çıkarılmayacak.
Örneğin hiçbir sorumlu istifa etmeyecek.
Turizm Bakanı bile sıcak koltuğunu bırakmayacak.
Sonra, yine birkaç gün içerisinde yeni günah keçileri piyasaya sürülecek ve kargaşa sürüp gidecek.
Belki kamuoyunun gözlerini boyamak için bir takım davalar açılacak, bu davalar sürüp gidecek ama ölenler gittiği ile kalacak.
Bugüne kadar depremler dahil nice felaketler yaşadık. Hangisinin gerçek sorumluları ortaya çıktı, hangisine caydırıcı cezalar verildi?
★★★
Şu küçük kız Narin’in öldürülme olayına bakınız!..
Küçücük bir köyde bu cinayeti kim ya da kimler işlemişti?
Sanıklar belliydi... Ağır ceza mahkemesinde yargılama yapıldı.
Mahkemenin gerekçeli kararı birkaç gün önce açıklandı.
950 sayfalık bir karar.
Az buz değil en az üç cilt kalın kitap olur!
Hazırlayanın ellerine sağlık da, bundan sonra okuyacak olan yargı mercilerine Allah kolaylık versin...
★★★
Fakat gelin görün ki kamuoyunun beklediği hiçbir şey o kararda yoktu. İki önemli sorunun yanıtı verilmiyordu.
- Narin niçin öldürüldü?
- Daha da önemlisi Narin’i ceza alan sanıklardan hangisi, ya da hangileri öldürmüştü?
Bolu yangını sonrasında açılacak ve aylar sürecek davaların da böyle bilmece gibi bitmesinden endişe edenler haklıdır.
Zaten bu konuyu da yakında belleklerimizden silmeye elimiz mahkûm!
Nice felaketlerde olduğu gibi, balık hafızalı bir toplum olarak yangını da unutacağız.
★★★
Peki unutunca ne yapacağız, boşta mı kalacağız!..
Elbette hayır, önümüzde o kadar çok sorun ve o kadar çok konular var ki, hangisine el atacağımızı bile şaşıracağız.
Karşımıza belki hiç umulmadık şeyler çıkacak. Birinden kısaca söz edeyim,
★★★
Birkaç gün önce Ankara Haber Müdürümüz değerli arkadaşım Emin Özgönül’le benim odada sohbet ediyoruz. (Bizim gazeteci sohbetleri ilginç olur.)
Laf Apo’dan açıldı.
Emin sordu:
“Ölünce Apo’yu acaba nereye gömecekler?”
Doğrusunu isterseniz ben Apo’nun bir gün öleceğini ve nereye gömüleceğini hiç düşünmemiştim.
★★★
Apo için İmralı’da özel uzman doktorlar bulunduğunu ve kapsamlı sağlık tesisleri olduğunu daha önce burada yazmıştım.
Canı ve sağlığı devlete emanetti.
Doğrudur, her koşulda yaşatılması gerekir.
Beklenmedik bir ölüm hem Türkiye’yi, hem de dünyayı ayağa kaldırır.
★★★
Emin’le konuşurken kısa bir fikir jimnastiği yaptık, şu sonuçlara vardık.
-İmralı’ya gömülemez çünkü orada bildiğimiz kadarıyla mezarlık yok.
- Yer konusunda ailesinin istekleri dikkate alınmak zorundadır. Ama bu süreçte yeni olaylar da çıkabilir.
- Şanlıurfa veya Diyarbakır olabilir. Ama nereye gömülürse gömülsün, orası bir süre sonra ‘türbe’ olmaya mahkûmdur.
- Gömüleceği yer konusunda kararı herhalde Milli Güvenlik Kurulu verir.
Dedim ya, durup dururken ortaya çıkan bir sohbet konusu olmuştu!
Ben de teşekkür ediyorum!
Sevgili okurlarım, iki gün önce elime geçen, telefonuma benim adıma gönderilmiş bir mesajı Türkçe hatalarıyla birlikte size aynen iletiyorum:
“Sevgili genç kardeşim, 26 Ocak Pazar günü Ankara’da gerçekleşecek olan Genel Merkez Gençlik Kolları kongremize katılmak üzere ilçe binamızda toplanıyoruz.
Eğer sen de bizimle birlikte katılmak isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Pazar günü akşam saat 23’de ilçe binamızda sizleri bekliyoruz.
Gençlik Kolları Başkanı İbrahim Varol.”
Sevgili ‘genç kardeşi’ olarak ben de sayın başkanıma teşekkür ediyorum!
Ancak Pazar günkü programım çok yoğun!
Başka bir toplantısına ekibimle birlikte katılabilmek umuduyla kendisine başarılar diliyorum.