Devlet Bahçeli “açılımı” herkesi şaşırttı.
Yeni “çözüm süreci” olur mu? Bu projenin arkasında ne tür stratejiler var? Küresel oyunları bozacak milli bir taktik mi bu? Kandil, Öcalan’ı dinler, siyasi şiddete son verir mi? PYD/PKK, ABD-İsrail desteğini bırakır mı?
Onlarca soru yazılabilir mi?
Bahçeli “açılımına” öncelikle farklı açıdan bakma taraftarıyım...
Öncelikle biliyorum ki, ülkemizin her evinde büyük acı var; çok şehit verdik. Çok insanımız PKK bitirilene kadar mücadeleden yana. Gerçi Bahçeli “açılımının” amacı da bu değil mi?
Dediğim gibi “açılıma” bambaşka “pencereden” bakmak istiyorum. Meselenin siyasi yönünü daha çok yazarız, çok tartışırız... Konuyu irdelemeye ilk başlamamız gereken yer farklı olmalı. Şöyle:
Sadece terör değil hayatın her alanındaki şiddet toplum psikolojisini derinden etkilemiyor mu?
Son bir aya bakın: Bebeklere şiddet, çocuklara şiddet, kadınlara şiddet, mültecilere şiddet, eşcinsellere şiddet, intihar gibi kişinin kendine uyguladığı şiddet...
Sadece fiziksel şiddet yok; otoriter iktidar şiddeti var, ekonomik şiddet var, sosyal medya şiddeti var, psikolojik şiddet var, sözlü şiddet var...
Okullarda bile akran şiddeti inanılmaz arttı. Dini kurumlara hiç girmeyeyim...
Görmüyor, yaşamıyor musunuz; şiddet her alanda toplumsal güvenliği tehdit ediyor. Salgın hastalığa dönüştü ve toplum cinnet geçirir oldu...
Ne yapacağız? Toplumsal mağduriyete nasıl son vereceğiz?
★★★
İnsanoğlunun “uygarlaşma” seviyesi yükseldikçe şiddetin azalacağı öngörüsü yerine çağımızda, şiddetin kendini en fazla gösterdiği, şiddetin alabildiğine neredeyse her alanı doldurduğu süreç yaşanır oldu...
Şiddetin nedenleri konusunda çok cümleler kurulabilir kuşkusuz...
Şiddet ile ilgili teşhisin ekonomi politik kültürel yığınla sebebi yazabilir kuşkusuz...
Peki, toplumsal alanın her kesimine hızla yayılan bu büyük sosyal problemin tedavisi nasıl olacak? Şiddet kültürünü nasıl yok edeceğiz?
Şiddeti yok etmek için şiddet kullanmak sorunu çözmüyor.
Salt ceza maddelerini ağırlaştırarak, cezaevi sayısını artırarak çözüm bulunamaz! Yaşandı bunlar...
Sarmaldır şiddet. Toplumsal alanlarda farklı biçimlerde karşımıza çıkan şiddet olgusunun türleri arasında keskin çizgiler çizilemez. Mesela, terör ile kadın şiddeti arasında özde fark var mı sanıyorsunuz?
Öğrenilen bir davranış şiddet, korkunun çocuğu. Bu sebeple “öğrenme” alanlarını yok etmek için topyekun- bütüncül mücadele şart.
Yenileşme süreci istemek bunun ilk adımı...
★★★
Toplumsal çürüme için en tehlikeli olan şiddetin normalleştirilmesi…
Kanıksandı şiddet, meşrulaştırıldı…
İnsana- topluma yabancılaştırıldık çünkü. Hayatın anlamı yok edildi...
Ölüm, sadece sayı/ istatistik haline dönüştü. Ya da reyting getiren dehşetli medya malzemesine...
Bu yıkımdan kurtulmalıyız. Umutsuzluk karabasan gibi toplumun üzerine çöküyor...
Toparlarsam:
Salt terörü bitiren değil topyekun şiddete son vererek; toplumsal değişim yaratacak, yeni insanı doğuracak “açılım süreci” başlatılmalı...
Bahçeli’nin politik tavrı bu açıdan önemlidir.
Sükunete ihtiyacımız var. Ve de şiddetsiz tartışmaya...
Biliniz ki, aklın bittiği yerde şiddet başlar.
Haklı, iyi, doğru, güzel, adil bir şiddet yoktur!