“Artık bu ülkede olan hiçbir şeye şaşırmayacağım” diyorum ama her defasında yanıldığımı anlıyor “Yok artık, bu kadar da olmaz!” diye söyleniyorum!

Dünyanın en acayip, en tuhaf olayları ne yazık ki, Türkiye’de yaşanıyor. Garabetin biri bitiyor, diğeri başlıyor!

Dün yine şaşkınlığım tavan yaptı “Nasıl bir ülke olduk böyle?” diye sordum kendi kendime...

Ekrem İmamoğlu’nun, sabahın köründe, ilkel bir şekilde gözaltına alınmasına bile bu kadar şaşırmamıştım.

İmamoğlu hakkında “İstanbul’da kreş açtı” diye yeni bir soruşturma başlatıldı.

Bu kaçıncı soruşturma, sayamıyoruz artık! Sanırım rekordur!

★★★

AKP zihniyeti, çocuklar için kreş açılmasından neden rahatsızlık duyuyor, bilemiyoruz!

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da 111 kreş açıp, çalışan annelere hizmet etmesi SUÇ sayıldı.

İmamoğlu tarafından 2019 yılında başlatılan ve “150 mahalleye 150 kreş” sloganıyla hayata geçirilen proje, 3 – 6 yaş arasındaki çocuklar için tasarlandı. Bu kapsamda 111 kreş tamamlanarak uygun fiyatla hizmete açıldı. Toplamda 10 binden fazla çocuk okul öncesi eğitim almaya başladı.

İşte, Ekrem İmamoğlu’nun bu güzel hizmeti meğerse suçmuş!

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Daha önce İstanbul’u 25 yıl yöneten AKP’li başkanların hiçbiri, bu uzun zaman içinde bir tane bile kreş açmayı düşünmemişti.

★★★

Haberi sosyal medyadan duyuran Ekrem İmamoğlu:

“Kreş açtığım için hakkımda soruşturma açılmış. Şu an gözaltındayım yoksa, severek ifade verip, bu şehrin çocukları için yaptığımız kreşleri tüm gücümle savunurdum. Kreş açma suçunu işlemeye devam edeceğiz!” dedi.

Daha ne desin?

İmamoğlu, İstanbul’da halkın ucuz ekmekten süt ürünlerine kadar temel ihtiyaçlara ulaşmasını sağladı, kreş ve kent lokantalarıyla da sosyal belediyeciliğin nasıl yapılacağını gösterdi.

Ayrıca, AKP’yi 4 defa yendi. İstanbul’da CHP’nin 14 olan ilçe belediye başkanı sayısının 29’a çıkmasında başrolü oynadı. İstanbul’da AKP saltanatına son verdi ve Cumhurbaşkanı adayı oldu.

İmamoğlu’nun bütün suçu bu olsa gerek!

Anayasal hakkı kullandılar

Hak arayan yüz binler sokaklara döküldü...

Yalnız İstanbul’da değil, yurdun dört bir yanında protesto gösterileri oldu.   

Polis, biber gazı sıkarak, tazyikli su püskürterek, zaman zaman orantısız şiddet kullanarak kalabalıkların toplanmasını önlemek istedi ama başaramadı...

Meydanlar doldu taştı... Flamalar dalgalandı, sloganlar yeri-göğü inletti.

Mesele sadece Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması değil, uygulanan tüm haksızlıklar protesto edildi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Gösterilerin yasalara aykırı olduğunu, herkesin yasalara saygılı olması gerektiğini” söyleyip, özellikle gençler ve öğrenciler için uyarı mesajları yayınladılar. Ancak... Onlara Anayasa’nın 34’üncü maddesini hatırlatmakta fayda var:

MADDE 34) Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

İşte, yüzbinlerce kişi, Anayasa’nın kendilerine tanıdığı bu hakkı kullandı.

Polisin, aldığı emirle sıktığı biber gazları, kullandığı tazyikli su ve cop darbeleri, iktidarın Anayasa’ya ne kadar saygısı olduğunu göstermesi bakımından önemlidir!

TEBESSÜM

Deniz yok, Bakanlığı var!

Müjdat Gezen “Yüz kere de yazsam hoşuma gidiyor” diyor.

“Nedir hoşuna giden?”

Şöyle anlatıyor:

“Bir yetkilimiz, çeşitli görüşmeler için İsviçre’ye gitmiş...

Bir şey dikkatini çekmiş...

Demiş ki:

“Yahu, sizde deniz yok, Deniz Bakanlığı var!”

Karşısındaki adam ona şöyle cevap vermiş:

“Sizde de Adalet Bakanlığı var!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatın bin yıllık kuralıdır: Zulüm eken pişmanlık biçer!