Tarih: 28 Eylül 1994.

Toplam 989 kişi bulunan M/S Estonia gemisi saat tam 19.00’da Estonya Tallinn Limanı’ndan İsveç Stockholm Limanı’na gitmek üzere Baltık Denizi’ne açıldı.

İki ülke arasında Volvo marka otomobil götürüp satan Carl Ovberg gemiye son dakikada yetişti. Tek kişilik kamarasındaydı, saat 24.00’e gelmek üzereydi. Patlama sesiyle yere düştü. Kendini toparlamıştı ki ikinci patlama sesi geldi. Gemi batıyordu...

Odasından dışarı çıktı. Her yer karanlıktı. Dışarıda fırtına vardı. Denize indirilen bir bota güçlükle bindi. Dalgalar filikaları, botları deviriyordu. Çığlıklar karanlığı yırtıyordu. (Modern deniz tarihinin en büyük facialarından kazayla ilgili Henrik Evertsson, 2020 yılında belgesel hazırlandı: Estonia)

Batış sebebi hâlâ sır olan gemide 852 kişi öldü. 137 kişi kurtuldu. Kurtulanlardan Carl Ovberg, aslında Türk vatandaşı Kadir Kaymaz idi...

Türkiye bu ismi gazete manşetlerinden tanıyordu.

23 yıl önceydi:

★★★

Tarih: 27 Temmuz 1971.

12 Mart askeri darbesi üzerinden iki hafta geçti. Sıkıyönetim devrimci örgütler üzerine balyoz gibi indirildi...

Ankara’daki illegal sol örgütlerden biri de A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi yanındaki Basın Yayın Yüksek Okulu’nu “merkez” edinmiş “Aktancılar”/“Basın-Yayın Komünü” idi...

İlk amaçları Filistin’e gidip FKÖ saflarında savaşmaktı. Ürdün’deki Arafat-Kral Hüseyin çatışması sonucu Filistinlilerin Lübnan’a sürülmesi ve ardından Türkiye’de askeri darbe olması emellerini erteletti. Artık örgütler varlıklarını sürdürme telaşındaydı. Ve paraya ihtiyaç vardı...

Basın Yayın Komünü Amerikan askeri malzeme deposunu/TUSLOG çalışanlarının maaşlarını soymaya karar verdiler. Olmadı.

Bu arada devreye, komünün sempatizanı 19 yaşındaki Kadir Kaymaz girdi. Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi iken babası “anarşik olaylara karışmasın” diye üniversiteden alıp Ziraat Bankası Denizli Şubesi’nde işe aldırmıştı...

Basın-Yayın Komünü ile irtibatını koparmayan Kadir Kaymaz, Denizli- İzmir şubeleri arasındaki para transferi yapan aracı soyma teklifini getirdi. Soydular...

Banka çalışanı Kadir Kaymaz’ın fotoğrafları tüm gazetelerin manşetindeydi. O günün parasıyla tam 4 milyon liraya “halk adına el koymuşlar” idi...

Soyguncuları yakından tanıyordum! 

★★★

Yıl, 1989.

Ankara’da 2000’e Doğru dergisinin istihbarat şefiydim. Temsilcimiz Hasan Yalçın yanındaki ismi tanıştırdı; “Hikmet Çiçek yeni işçi sendika muhabirimiz.”

Sonra büroya bir isim daha katıldı: Ertan Günçiner...

Her ikisi yıllar önce Basın-Yayın Komünü’ne mensuptu. Ziraat Bankası soygununa katılan dört isimden ikisiydi...

Romantik devrimcilerdi. Heyecanlıydılar. Deneyimsizdiler. Aceleciydiler.

Kendilerini halka feda eden 68 Kuşağı yurtseverleri...

Hikmet, 22 yaşındaydı.

Ertan, 21 yaşındaydı.

Ahlaki idealist tavırlarına her seferinde hayran kaldım. 4 milyon liranın bir kuruşunu bile kişisel ihtiyaçları için kullanmayan kuşaktan bahsediyorum...

İkisiyle yıllar boyu döneme dair sohbetler yaptım. Aydın Çubukçu ile soygunu anlattığı “Oradaydım” belgeseli yaptık.

Banka soyguncuları 16 ila 22 yıl arası hapis yaptı. İşkencede, ölüm oruçlarında canını verenler de oldu...

Hikmet ve Ertan’dan sonra dergiye genç bir gazetesi geldi: Sinan Onuş.

Geçen ay... Sinan Onuş, banka soygunu üzerine çalıştığı “Halk Adına Paralara El Koyuyoruz” kitabını çıkardı. (Doğan Kitap)

Gözlerim yaşararak okudum; halkı için fedakarlık yapan genç devrimcilere yine büyük saygı duydum...

Okumanızı tavsiye ederim; üniversiteli delifişek kuşağın nasıl kör testereyle biçildiğini görün isterim...