Sevgili okurlarım, Türkiye şimdi CHP’li belediyeler tarafından düzenlenen konserlerle çalkalanıyor...
Bu memlekette her şey tersine döndü.
Çok ilginçtir, şimdi aynı gerçeğe konserler olayında da tanık oluyoruz.
İktidar saldırıda, CHP ise savunmada.
Oysa bu tablonun tam tersi olması gerekiyordu.
CHP hücumda, iktidar belediyeleri savunmada olmalıydı...
★★★
Türkiye bu işin sıkıntısını uzun yıllardan beri yaşıyor.
İktidarın elindeki belediyeler ellerindeki sonsuz kaynakları uzun yıllar boyunca har vurup harman savurdular.
Bırakın hesap sorulmasını falan bir yana, bu sorumsuzluk gündeme bile getirilmiyordu...
Zira o AKP’li belediyelerin elinde muazzam bir ‘güvence’ vardı.
“Bizim partimiz iktidarda, kimse bizden hesap soramaz!”
Bu düşüncenin son derece doğru olduğunu (!) şimdi bir kez daha anlıyoruz. Gerçekten öyleymiş, onlardan kimse hesap soramazmış.
Dağ fare bile doğurmadı.
Hiçbirinden hesap sorulmadı ve sorulmayacak.
★★★
Ama madalyonun öbür tarafına da bakmak gerek...
Kişisel görüşümü burada açıkça söylemek zorundayım...
CHP’li bazı belediyeler tarafından çeşitli vesilelerle düzenlenen bazı yüksek ödemeli konserlere karşıyım.
Bu konser işleri nasıl düzenlenir, gerçek maliyeti nedir, ödemelerin tarifesi hangi ölçülere göre belirlenir gibi konulardan elbette anlamam ama yapılan bazı ödemeler bana (vatandaş kimliğimle) biraz yüksek geldi.
Açılan soruşturmaların, iktidar tarafından piyasaya sürülen düzmece feryatların ve sahte siyasi ağlaşmaların da elbette farkındayım.
Ama dediğim gibi madalyonun bir de öteki yüzü var.
Asıl ona bakmak ve iktidarın bu yutturmacasını dikkatle izlemek gerekiyor.
★★★
Hiç kuşkum olmadan iddia ediyorum...
Türkiye’de en büyük yolsuzluklar AKP’li belediyeler eliyle gerçekleşti.
İrili ufaklı bütün iktidar belediyeleri bu süreçte payına düşeni yaptı.
Sadece yolsuzluk değil, onların yaptığı bazı harcamalarda ne ararsanız vardı. Bugün de öyle.
Sadece bu kadar da değil...
-Torpil. Devletin ve milletin milyarlarının eşe dosta ve özellikle de partili yandaşlara peşkeş çekilmesi.
-Lüks harcamalar. Şatafatlı harcamalar. Son model süper lüks makam araçları.
-İşe hiç gelmeden para verilen yandaş asalaklar.
-En değerli arazilerin ve binaların dinci vakıflara, dinci kuruluşlara ücretsiz olarak peşkeş çekilmesi.
★★★
Şimdi belki haklı olarak soracaksınız “Bu dediklerinin belgesi var mı” diye.
Evet var!
Sayıştay raporları.
Sayıştay anayasal bir kuruluş ve en önemlisi AKP’nin elinde. Yani muhalefetin elinde falan değil.
Sayıştay’ın temel görevi belediyeler dahil bütün kamu kuruluşlarının hesaplarını ve özellikle de harcamalarını denetleyip raporlarını Meclis’e ya da savcılığa göndermek.
Sayıştay’ın uzman denetçileri çeşitli zamanlarda kamu kurumlarını denetler, hesapları didik didik eder.
Ve ortaya neler neler, ne pislikler, rezillikler ve yolsuzluklar çıkar.
Ancak gelin görün ki işin içine hemen siyaset girer, AKP’li belediyelerdeki büyük yolsuzluklarla birlikte israfı da belgeleyen raporlar, bir takım makamlarda hasıraltı edilir!..
★★★
O Sayıştay raporlarının bir bölümü medyada yayınlanır... İzleyenlerin tüyleri diken diken olur, ağızlardan hayret nidaları yükselir ama hepsi o kadar!
Tozlu raflarda çürümeye terk edilen Sayıştay raporları bir süre sonra unutulur gider...
Ve malı götürenlerin yanına her şey kâr kalır.
Bu ortamda şu anda CHP’ye düşen temel görev Sayıştay raporlarını yeniden gündeme taşımaktır.
AKP’li belediyeler bugüne kadar kaç konser ve toplantı düzenlemiş, kimlere kaç para ödenmiş...
O raporlarda her şey var. Fazlasıyla var.
CHP artık iç kavgaları, iç sürtüşmeleri bir yana bıraksın da hayatın olağan akışına dönsün.
Savunmada kalmayı da bir yana bıraksın, karşı saldırıya geçsin.
Elinde büyük kozlar var ama kaç yılın CHP’si bunları bir türlü kullanamıyor.
Oysa maden çok verimli, kazmayı her vuruşta petrol fışkıracak!