TOPLUM olarak çok çabuk unutur olduk. Geçmişimizden, geleneklerimizden pek bir uzaklaştık. Dün alkışladıklarımızı, bugün görmezden geldik. Vefayı unuttuğumuz şu günlerde sizleri biraz eskilere götürmek istedim. Hatırlarsınız, Galatasaray çok güzel bir etkinliğe imza atmıştı. Çok değil 2005 yılında 100. Yıl etkinliği yapılmıştı, yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. Belki de çocukken isimlerini radyoda duyduğunuz birçok ismi orada canlı gördük. Görmenin yanı sıra yaptıkları maça da şahit olduk. Belki de bir daha bir araya gelemeyecek olanlar, son kez buluşmuştu. Vefat edenler, küsenler, kırılanlar oldu ama Özhan Canaydın başkanlığında yapılan en güzel etkinlikti. Yaşları geçkin okurlarımızın gözlerinin yaşlandığını hissediyorum. Turgay abilerini, Coşkun babalarını bir daha göremeyecekler ama onlar hep kalplerinde yaşayacak ve nesilden nesile anıları anlatılacak.

Soldan sağa: Cladio Taffarel, Nihat Akbay, Yasin Özdenak, Hayrettin Demirbaş, Gintaras Stauce, Simovic.

TARAFTARLARIN UNUTAMADIĞI İSİMLER


BÜYÜK takımlarda oynamak özellikle eski yıldızlar için hep gurur verici olmuştur. Düşünün ki her biri en az 20 yıl önce futbolu bırakmış, bir dönem taraftarların alkışladığı isimlerdi. Şimdi fotoğrafı görenler şaşırıyor. Çoğu yaşlanmış, o eski şaşalı günlerinden uzak yaşantı sürüyorlar. Biri Avrupa gol kralı olmuş, biri uzun yıllar kaptanlık yapmış, diğeri ülkesinde hâlâ armasını sergiliyor. Eskiden ilgi nedeniyle yolda yürüyemezlerdi ama artık onlar da sıradan oldu.

Soldan sağa: Gökmen Özdenak, Coşkun Özarı, Bülent Ünder.

EFSANELER ASLA ÖLMEZ


COŞKUN Özarı, birlikte çalıştığımız gazetede yazarlık yapardı. Gittiğimiz deplasmanlarda beni yanından ayırmazdı. E tabi eski öğrencisi Gökmen Özdenak’ı anlatmaya gerek var mı? “İnönü Stadı’ndaki bir maçta çektiği şut ile turisti vurmuş” derlerdi. Rahmetli Coşkun abi iki tarafına aldığı öğrencileri ile gururlu bir poz vermişti.

ŞANS FAKTÖRÜ ÖNEMLİ


SOĞUK bir kış günü Galatasaray, Werder Bremen ile İstanbul’da oynuyordu. Tesadüf o ki İstanbul’da sadece Mecidiyeköy’de yağan bir kar yağışı vardı. Kale arkasında Galatasaray’ın atacağı golü çekmek için bekliyordum. Maçın akıllara kazınan en önemli anı ise son dakikalarda Rotariu’nun kale önünde vurduğu topun balçıklı zemine takılması ve turu getirecek golün kar yüzünden gerçekleşmemesi olmuştu. Bu şanssızlıktı. Öte yandan Türk futbolunun en büyük başarısına imza atan Hagi ve Popescu’nun gururlu bakışı gözlerden kaçmıyor. Teknik direktör olarak başarılı olamasa da camianın nezdinde kredisi var.