Dalgalar hışımla geliyor, sahilin kumlarında köpüklü izler bırakıp geri gidiyormuş. Adamın biri deniz kıyısında oturmuş, dalgalara bakıyor, dudaklarını oynatıyormuş. Adama sormuşlar: Sen ne yapıyorsun?

Dalga sayıyorum demiş.

Kaç tane saydın?

Gelen geri gitti.

Demiş ve eklemiş:

Dalganın gücü var.

Ve bir de ömrü.

★★★

Dünya siyasi, kültürel, ekonomi ve sosyal tarihinde insanlar, ihtiyaç doğduğunda toplumsal dalga yarattılar. Her yarattıkları dalgaya bir süre sarıldı, bir süre kendi dalgalarını sahiplendiler.

Sonra vazgeçtiler.

Biz de dünyalıyız.

Dışına çıkamayız.

★★★

Bizim insanımız da dalga yaratır, dalga kabartır, bir süre umutlanır, sonra gerçeği görür, kendi yarattığı dalgayı beğenmez geri ittirir, azgın dalga bir bakarsın ölü yılana dönmüş. Son seçimler de gösterdi ki, bizim insanımız da yeni bir dalga yarattı. CHP’yi belediyelerde birinci parti yaptı ve yapılacak yeni seçimde de iktidarı indireceğini gösteren yeni bir umutlu gelecek penceresi açtı. Ne istediğini, neyi istemediğini seçim sandığında söylemiş oldu.

Darbe istemiyorum.

Diktatör istemiyorum.

Seçimle getiririm.

Seçimle götürürüm.

Cezayı sandıkta keser; siyaseti zenginleşme mesleği haline getirip arsızlık, hırsızlık, soygun, adaletsizlik, ahlaksızlık, beceriksizlik, gelir adaletsizliği, ekonomik kriz yaratanları ve yüksek enflasyonla yoksulu soyduranları sandığa ben gömerim.

★★★

CHP’nin üzerine binip yükseldiği dalga buydu. O dalga  “Ülke bütünlüğü ile Cumhuriyet devrimlerinin demokrasi içinde korunması” mesajıydı. CHP belediyelerde bu mesajla iktidara geldi. Özellikle iktidar ve onun iç ve dış destekçileri şu tablonun olmasını bekledi.

Sular akmayacak.

Metrolar çalışmayacak.

Çöpler patlayacak.

Elektrik kesilecek.

Çalacaklar.

Çaldıracaklar.

Çalışmayacaklar.

Birbirine düşecekler.

★★★

Beklenen olmadı.

Sular aktı, metrolar çalıştı, çöplükler patlamadı, çalıştılar, iktidarın elinden “garip- yoksul- muhtaç edebiyatını” da aldılar. Ucuz kent lokantaları bile açtılar. CHP halkın gözünde “umut ve güven” olmaktan çıkmadı ve “hep kendini konuşan, hep kişilik tartışan, hep ayrışma enerjisi çoğaltan, ülkenin dağ olmuş sorunlarını çözebilecek umudu, iddiası, kadroları olmayan, oy oranı yüzde 25’lerde donmuş ana muhalefet partisi” olarak kalmadı, yüzde 30-32- 33 puanlarının üzerine çıktı.

★★★

Çıktı, ama o kadar.

CHP, CHP’yi aşamadı.

Değişim konuşmuyor.

Ülkeyi krizden kurtarmak, bugün işçilerin, memurların, emeklilerin, çiftçilerin, çalışan kadınların, gençlerin, esnafların ve sanayici, tüccar, bankacıların duymak istediği “elle tutulur, gözle görülür, kalple hissedilir bir değişim programı” ortaya koymak, zengin fakir uçurumunu kapatmak, fırsat eşitliğini getirmek, sosyal devleti yeniden inşa etmek, rüşvetin, torpilin, inşaat ve ihale rantıyla partili zenginleştirmenin kökünü kazımak, adam kayırma, hısım akraba kollama yoluyla yaratılmış bugünkü politikacı çürümüşlüğünü bitirmek ve bunu nasıl başaracağını kitlelere anlatmaya CHP geçiş yapamadı.

★★★

Ve; “umutla, sabırla, kararlılıkla ülkeyi yönetmeye hazırız” diyebilmeyi ve “Ülke bütünlüğü ile Cumhuriyet devrimlerinin demokrasi içinde korunmasını sağlayacak inanmış, vatansever, idealist kadrolar benim partimde var” vurgusunu halkın yüzde 70-80’inin dikkatine, algısına ve idraklere çivileyemedi. CHP, “konser düzenleme belediyeciliği” adı altında iktidar liderlerinin ağzına malzeme verir oldu. Konser belediyeciliğini Türkiye’ye ANAP’ın kurucusu Turgut Özal, ABD’den taklit edip getirmişti. İlk ANAP belediyeleri konser düzenlediler. Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AKP belediyeleri, “konser düzenleme taklitçiliğini ANAP’tan devraldı” ve taklidin taklitçisi oldu. Şimdi CHP belediyeleri taklidin taklitçisinin taklitçisi...

Şarkıcıya şunu verdi!

Sahneye fazla ödedi!

Bunu mu konuşacağız?

★★★

İnsanlar CHP’yi iktidara taşıyacak toplumsal dalgaya henüz ömür biçmediler.

Umutla bekliyorlar.

Cumhuriyet döneminin en uzun ve yakıcı ekonomik krizinin yaşandığı şu dönemde CHP’nin oy desteği anketlerde yüzde 60’ı bulmalıydı. Halkı ezen ve adaletsizlik üreten her sorunu yüksek vurgularla anlatırken “çözümü ve cumhuriyet devrimlerinin demokrasi içinde korunmasını” da savunacak lider, kadro, sözcü, inanmışlık ortaya konulmalıydı. CHP’nin CHP’yi aşmakta olduğunu görmeliydik.

Dalganın gücü var.

Bir de ömrü var.

OKURA NOT: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletler Teşkilatı son toplantısı için gittiği Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te sanki kendi parasından verilmiş gibi Kırgızistan’ın Türkiye devletine olan 65.5 milyon dolarlık borcunu sildi. Önceki yazımda borçlu ülkenin Kazakistan olduğunu yazdım. Düzeltir özür dilerim.