Merhum gazeteci Yıldırım Çavlı, 1993 yılında, kendisine “Yılın Gazetecisi” ödülünü kazandıran bir habere imza attı:

“İSKİ Skandalı...”

O tarihte yerel yönetimlerde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) iktidardaydı.

Skandal toplumda öylesine büyük tepkiye neden oldu ki; Recep Tayyip Erdoğan, 1994”deki yerel yönetim seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Böylece Erdoğan’ın siyasi geleceğinin önü açıldı...

★★★

Peki aslında neydi İSKİ skandalı?

Yargı kararlarına göre, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürü Ergun Göknel’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne piyasa değerinin üstündeki (fahiş) fiyatla klor almasıydı.

Kimden? Halil Bezmen’den!..

Göknel sadece bu suçtan hüküm giydi ve yaklaşık 7 yıl süreyle cezaevinde yattı.

Yani rüşvetten mahkum olmadı.

Ayrıca skandalın bazı gizli kalmış yönlerini aydınlatan bir gazeteci olarak, adım gibi biliyorum ki, o süreçte Göknel’in cebine bir şey girmedi!.

Öyle olmasaydı birkaç yabancı dil bilmesine, çok sayıda kitap yazmasına, üst düzeydeki eğitimine ve entelektüel birikimine karşın geçim sıkıntısı çeker ve yarışmalara katılarak para kazanmaya çalışır mıydı?..

Beş kuruşu yoktu Ergun Göknel’in!..

Nitekim yaklaşık bir yıl önce; parasız, pulsuz ve itibarsız olarak, oğlunun evinde hayata veda etti...

★★★

İSKİ Skandalı giderek SHP ve onun devamı olan CHP’nin, yıllarca peşinde sürüklemek zorunda kaldığı pranga haline getirildi. Bugünkü iktidarla ilgili yolsuzluk iddiaları konusunda korkudan kalem oynatamayan gazeteler, o dönemde tam sayfa İSKİ haberleri yazdı. 

Daha da ileri gidilip, sosyal demokrasiye gönül verenlerin hırsızlık ve yolsuzlukla anılmaları için “İSKİ kampanyaları” düzenlendi.

İlk seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Tayyip Erdoğan, bu kampanyaları en çok destekleyen siyasilerden biriydi. İSKİ Skandalı” sözcüklerini dilinden düşürmüyordu.

Ama gün geldi, bazı AKP’liler hakkında öne sürülen yolsuzluk rakamları öylesine dudak uçuklatacak boyuta ulaştı ki İSKİ, onların yanında adeta okyanusta bir su damlası gibi minicik kaldı!..

★★★

Bunları bugün neden yazdığıma gelince....

Ekonominin ve ülkenin kötü yönetilmesinden bunalan, pahalılık altında inim inim inleyen halk, 1989’da SHP’ye açtığına benzer bir krediyle  CHP’yi, yerelde iktidara getirdi.

Uzun yılların ardından artık CHP birinci, AKP ise kurulduğundan bu yana ilk kez ikinci parti konumunda...

Şimdi CHP’li yerel yönetimleri tarihi bir sınav bekliyor.

Ya şeffaf, hesap verebilir ve sosyal belediyecilik anlayışıyla halkın belini büken ağır yükü hafifleterek CHP’yi siyasi iktidara taşıyacaklar, ya da rüşvet skandalları, yandaşların kayrıldığı ihaleler ve belediyeleri eş, dost, ahbaplarla doldurarak, iktidara giden yolda partiye pranga olacaklar!..

Geçmişten gereken dersi çıkaran CHP’li belediyelerin harcadıkları her kuruşta tüyü bitmemiş yetim hakkının bulunduğu bilinciyle hareket edeceklerine ve Genel Merkez’in de topluma hayal kırıklığı yaşatmamak için tüm önlemleri alacağına inanıyorum...