Hukukçu arkadaşlarım bana kendi aralarında geçen bir konuşmayı aktardılar. Bir yargıca (hakim) diğer yargıç sormuş: Sen bir Türk hakimi ile yargılanmak ister misin? Böyle bir soru “adalet sistemimizin nasıl bir acı karanlığa itildiğinin” fotoğrafıdır. Bu kara fotoğrafa rağmen Çorlu’da adalet ışığı yandı, ülkemizde karanlığın aydınlığa dönüşebileceği umudunu yeşertti.

Çorlu’da dava vardı.

6 yıldır sürüyordu.

★★★

Anneler, babalar, nineler, dedeler ve Türkiye’nin tüm iyi insanları adalet arıyorlardı:

Edirne’den kalkan tren 362 yolcu taşıyordu. Trenin 6 kişilik de personeli vardı... Tren Çorlu’dan geçerken raydan çıkarak devrildi. 7’si çocuk 25 can devrilen vagonlarda demir, çelik, cam, plastik enkazı arasında sıkışıp hayatlarından oldu. Yağmur yağmış, menfezler dar gelmiş, su rayların altındaki toprağı oymuştu... Suçu kadere, fıtrata, alın yazısına ve yağmura yüklemek istiyorlardı. Oysa suçlu; rayların altındaki toprağın yağmurla, selle ve zamanla oyulabileceğinin hesabını yapmayanlardı.

★★★

Başta ulaştırma bakanı, TCDD genel müdürü, bölge bakım müdürü, yol bakım ve onarım şefi, hat bakım ve onarım memuru, köprüler şefi hepsi birden 25 ölümlü bu kazanın sorumlusuydu. Aileler, 6 yıl boyunca ilk duruşmadan başlayıp ellerinde çocuklarının, torunlarının, eşlerinin ve yakınlarının fotoğraflarıyla mahkeme önlerinde toplandılar. Kaza değil cinayet. Adalet yerini bulmalı. Eksik yargılanma istemiyoruz.  Adalet rayların altında kalmamalı. Bakan ve genel müdür dahil bütün sorumlular; “bilinçli, taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçuyla” yargılanmalı diye bağırarak adalet aradılar.

★★★

Mahkeme uzadı.

Anneler Ankara’ya yürüdüler. Anayasa Mahkemesi önünde toplanıp, “hak-hukuk-adalet” diye seslenirken; polis şefi onlara “şov yapmayın” diye kabalık etse ve polisler onları sürükleyip çekiştirse de yılmadılar. Her duruşma öncesi mahkeme önünde oldular. Avukatlar, ana muhalefet partisi  CHP’nin eski ve yeni genel başkanları, il başkanları, belediye başkanları, TİP’ li milletvekilleri duruşmalara gelerek, tarafsız gazeteler, özgür kalemler de haber ve yazılarıyla onların “adalet arayışını” desteklediler.

★★★

Karardan önce 19 duruşma yapıldı. 19’uncu duruşma sadece 10 dakika sürdü. Yargıçlardan biri hastalandığı bahanesiyle duruşma 25 Nisan’a ertelenmişti. Ölenlerin yakınlarının “gerçek suçlu saydıkları ve yargılansınlar adalet yerini bulsun dedikleri” üst düzey partililer iktidar koruması altındaydı. Kazanın olduğu dönemde TCDD Genel Müdürü, görevden ayrıldı, ticarete atıldı. Özel bir inşaat şirketine müdür oldu. Onun şirketine 1 milyar 277 milyon TL devlet yol ihalesi verildi. Çorlu tren cinayeti sırasında hayatını yitiren 25 canın yakınlarının, sorumlu saydıkları dönemin bir başka TCDD yöneticisi de görevden alınmıştı. Ancak Cumhurbaşkanı imzasıyla yeniden TCDD İşletme genel müdürü ve yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Çift koltukla korundu.

★★★

Çorlu’da 20’nci duruşmaya gelindi. Karar çıktı. Mahkeme Heyeti, 19 duruşmada yargıladığı 13 kişiden 9 sanığa “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan”  ayrı ayrı 14 yıldan 17 yıla kadar hapis cezası verdi. 14 yıl ile 17 yıl hapis cezası alanlar içinde dönemin TCDD bölge bakım müdürleri, yol bakım ve onarım müdürleri, şefleri de yer aldı.

Çorlu’da adalet uyandı!

25 canın aileleri umutlandılar; “üst mahkeme yargılamaları için de adalet istemeye devam edeceklerini” açıkladılar.

★★★

Kolonları kesilerek lobisi genişletilen ve 2 katı kaçak yapılan otelde gece altın uykularındayken 6 şubat depremine yakalanıp can veren çocukları için Kıbrıslı anneler de “adaleti ışık tut” diye yürüyüş yapıyorlar. Ankara’da vuranı ve vurduranı belli bir suikastla öldürülmesinin üzerinden 15 ay geçmesine rağmen iddianamesi henüz hazırlanmayan Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş’in eşi de adalet istiyor. Siyasi iktidarın koruma ve kollaması altındaki altın arama şirketinin Erzincan’da sebep olduğu siyanürlü yapma dağın kayması sonucu ölen 9 canın yakınları da adalet bekliyor.

★★★

Seçimler yapıldı.

Türkiye’nin önü açıldı.

İşte Çorlu’da adalet ışığı yandı. Bir Türk yargıcın (hakimin) öbür yargıca “Sen bir Türk Hakimi ile yargılanmak ister misin?” diye sorduğu günler de geride kalacaktır.