Duygunun siyasetteki etkisi yadsınamaz...
Duygular, insanların siyasal davranışları üzerinde olumlu ya da olumsuz fark yaratır...
Çin atasözü var; duygularınızı kontrol edin, yoksa onlar sizi kontrol eder.
Hafta sonu CHP kongresine hakim olanın ideoloji, rasyonalite/akılcılık değil, genellikle psikolojik gerilim olacağını tahmin etmek güç değil...
Peki:
Hafta sonu parti yönetimini belirlemek için iki gün oy kullanacak delege, hangi duyguyla sandık başına gidecek: Umut? Güven? Korku? Öfke? Hoşnutsuzluk?
Delegede parti yönetimini değiştirme heyecanı ne kadar var? Sahiden delege, genel başkan ve yönetiminin geniş toplumsal katmanlar ve parti tabanıyla uyumsuzluk yaşadığının farkında mı?
Bu hafta sonu göreceğiz:
-Delege kişisel fayda mı, yoksa parti- ülke faydası için mi tercihte bulunacak?
-Delege, mezhepsel saik/güdü ile mi hareket edecek?
-Delege, rasyonel/akılcı mı, irrasyonel/ akıldışı mı davranacak?
Delegenin, halktan kopuk olup olmadığını öğreneceğiz!
CHP delegesine hep inandım ve bunu her seferinde yazıya döktüm. CHP delegesinin genel seçimlerde oy veren yurttaşlardan farklı olduğunu düşünürüm hep; siyasal bilgiye- donanıma sahiptir. Haklarının ve görevlerinin bilincindedir. CHP seçmeni, genel seçmenden “daha fazlası” olduğunu düşünürüm hep...
Delegenin hafta sonu kararı benim için de sınav olacak?
Delege, etnisitenin merkezde olduğu siyasal kültüre ne kadar yenilmiş göreceğiz...
★★★
Biliyoruz ki:
Sürekli seçim mağlubiyetleri CHP seçmeninde ağır üzüntüye, hayal kırıklığına, utanca, kedere, güvensizliğe yol açtı.
Eğer delege duygusal hareket ederek oy verecek ise, toplumdaki bu duyguyu da hesaba katması gerekir.
Kongre sonucu, insanların iyi hissetmesini sağlayacak mı, umut doğuracak mı? Partiye, tabana heyecan getirecek mi?
Yoksa yine karamsarlığa, endişeye mi sebep olacak? İnsanların ümitsizliğe yol açacak korkularını mı depreştirecek?
Devamlı seçim kaybedenlerin, kongrede kazanması partide travma yaratacağını bilmemek mümkün mü?
Delege, toplumla duygusal empati kurmadan oy kullanılabilir mi? Duyguların anlaşılmasının politikalarda insancıl bir tetikleme yapacağını bilmez mi?
Seçim başarısızlığı sonucu parti tabanında oluşan büyük öfkeyi, –Kılıçdaroğlu dışında- kimse yok sayamaz, görmezden gelemez.
Delegenin sağduyulu karar vereceğini düşünüyorum. Umarım hayal kırıklığına uğramam.
Ve ama daha acısı var:
★★★
Yıllarca biriken öfke duygusu yıkım getirir!
Yıllarca biriken güven duygusu yok olursa, partiyi bir arada tutmak imkansızlaşır.
Kişiler, kendisine zarar vereceği endişesi duyduğu kimselere sadece öfke duymaz zamanla bu nefrete yol açar ve o kimselerin yok olmasını arzu ederler!
Delege, Kılıçdaroğlu’nun bu endişenin, bu korkunun tek sebebi olarak görüldüğünün farkında değil mi? (Ki Kılıçdaroğlu’nun kendini bu hale getirmesinden büyük üzüntü duyuyorum...)
Gerçekler ile yüzleşmek zorundayız. CHP delegesi, hangi aidiyet duygusuyla hareket ederse etsin parti siyasi kültürünün yara almasına engel olmalı. Yoksa...
Şunu bilmek için kahin olmaya gerek yok:
Kongrede ya uzlaşma ya da çatışma çıkacak. Ki çatışma, partinin bölünmesi anlamına gelir.
CHP delegesinin Atatürk’ün partisini böyle bir hesapsızlığını ortasına atacağını sanmıyorum. Kongrenin, partisi için kaygı ortaya çıkaracak karar almayacağını düşünmek istiyorum.
Keza: Kongre heyecan yaratacak karar çıkaramazsa, bu yerel seçimi de etkileyecektir.
Demedi demeyin...
Atatürk’ün delegesi neyi oylayacağının umarım farkındadır.