İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın MHP lideri Devlet Bahçeli’yi ziyaretinden siyasi bir operasyonun çıkacağı belliydi.

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasındaki gizli tanık skandalında MHP ile karşı karşıya gelen Yerlikaya, Bahçeli’nin gönlünü ancak bu şekilde alabileceğini düşünmüş olmalı ki, selefi Süleyman Soylu’nun yolundan gitti.

Ve dün DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış gözaltına alındı. 

Hakkari Valisi Ali Çelik, kayyum olarak atandı.  

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Akış’ın terör örgütü üyeliği iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı belirtildi.

Ayrıca Akış’ın 2014’ten beri silahlı örgüt yöneticiliği, üyelik ve propaganda suçlarından yargılandığı ifade ediliyor.

10 YILLIK KCK DAVASI 

Sözü edilen soruşturma, 31 Mart seçimlerinden önce, 4 Şubat 2023’te Hakkari’de yapılan “Öcalan’a özgürlük” yürüyüşüne ilişkin olarak yürütülüyor. Akış’ın bu gösteride konuşma yaptığı belirtiliyor.

Davaya gelirsek...

Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 yıldır devam eden bir KCK yargılaması bu.

Akış, 15 sanık arasında yer alıyor.

İddianame 2009-2014 yıllarındaki eylemleri kapsıyor.  

O tarihte DTP’nin ve onun yerine kurulan BDP’nin il başkanlığını yapan Akış, KCK-Türkiye Meclisi’ne bağlı Hakkari Kurucu Kent Meclisi Başkanlık Divanı üyesi olmakla suçlanıyor.

ANNEMİN GÖZ YAŞLARI

İddianame çeşitli ses kayıtlarına, gizli ve açık tanık ifadelerine dayanıyor.

Gizli tanıkların kod adları mesaj içeriyor:

Annemin Göz Yaşları, Oyun Bozan, Kar Beyaz Günler, Cilo... 

‘Annemin Göz Yaşları’ kod adlı gizli tanık, 2009’daki ifadesinde, BDP’de görev alacaklara Akış’ın karar verdiğini iddia ediyor. Mahallelerdeki örgütlenme toplantılarını Akış’ın düzenlediğini söylüyor.

İddianamede tuhaflıklar var.

Örneğin, bir arkadaşı Akış’ı arıyor.

“Başkan ne yapıyorsun, neredesin?” diye soruyor.

Akış, “Çarşıdayım, arkadaşın yanındayım, bir meselemiz var, konuşuyoruz” diyor.

Bu yanıttan hareketle “KCK - TM’nin Adalet Komisyonu’nda bir konuyu konuştuklarının anlaşıldığı” iddia ediliyor.

Ya da Diyarbakır’dan bir kadın arıyor. 

Hakkari’de iki aile arasındaki kavgadan bahsediyor. 

İddianamede “Adalet Komisyonun bu konuyla ilgilenmesini istedikleri anlaşıldığı” yazılıyor.

Akış’ın telefonda “Demokratik seçimimizi göstereceğiz, daha doğal ne olabilir” sözü talimat sayılıyor.

Gizli Tanık Oyun Bozan, Akış’ın KCK Halkla İlişkiler Bölümü’nde görev yaptığını savunarak, “Halkın sorunlarını dinler, yardımcı olur” diyor. Suçluyor mu, övüyor mu, belirsiz.

Gizli Tanık Cilo, Akış’ın yasadışı gösterilerin organize edilmesinde yer aldığını savunuyor.

Gizli Tanık Sümbül, “PKK talimatı doğrultusunda açıklamalar ve eylemleri organize eder. Gençleri yönlendirir” idiasında bulunuyor.

DURUŞMA ARASI MÜTALAA

Akış, bu davada hiç tutuklanmadı.

Belediye başkanı seçilmeseydi, davası belki de yıllar yılı sürüp gidecekti. 

Geçen 23 Mayıs’ta görülen duruşmada beklenmedik bir gelişme oldu. Mahkeme, duruşma arasında esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere dosyayı savcılığa verdi. Savcı bu talimatı bekliyormuş gibi şak diye 30 sayfalık mütalaasını sundu. 

İkisi firari 15 sanığa ceza istendi. 

Akış’ın terör örgütü yöneticiliğinden cezalandırılması talep edilerek, şöyle denildi:

“Gerek görüşme kayıtları, gerek ele geçirilen deliller, gerekse sanığın önceki eylemleri ve teşhis tutanakları değerlendirildiğinde, KCK Türkiye Meclisi’ne bağlı Hakkari Kent Meclisi’nde Komala Sistemi’nin yereldeki en üst örgütlenme modeli olan Başkanlık Divanı içerisinde faaliyet gösterdiği, örgütün yerel yöneticisi olarak faaliyetlerde bulunduğu...”

Dosyanın hızlıca bitirildiği şuradan belli:

Duruşma tutanağında iki firari sanık hakkındaki yakalama emrinin akıbeti soruluyor.

Hakkari Emniyet Müdürlüğü’nden, tanıklardan gizlilik kararı devam edenlerin ve kaldırılanların bildirilmesi isteniyor.

Kararı duruşması 6 Mayıs’a bırakıldı.

‘BİRİLERİ MAHKEMEYE DOKUNDU’ 

DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu eş sözcüsü Avukat Öztürk Türkdoğan, duruşma arasında mütalaa istenmeyeceğini kaydediyor. 

Türkdoğan, şöyle diyor:

“Bu dosyayı 2014’te FETÖ’cüler oluşturdu. İddiaların tamamı 2009-2010 ve 2011’li yıllardan. Birileri mahkemeye dokunmuş, ‘Hızlandır’ demiş.”

Türkdoğan, Akış hakkında herhangi bir cezanın bulunmadığını ve şiddet suçlaması yöneltilmediğini ifade ediyor.

HAKKARİ’NİN ARKASI GELİR

CHP lideri Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki normalleşme ikliminde sanki sona geliniyor. 

En azından, DEM Partililer açısından vaziyet böyle...

Erdoğan, CHP’ye iade-i ziyarete gitmeden polisler belediyeye gitti çünkü.

Normalleşmenin öncelikli muhatabı olması gereken DEM’liler 31 Mart’tan sonra (Diyarbakır ve Sur belediyelerindeki tahrikleri saymazsak) kışkırtıcı bir davranışın ve şiddetin tarafı olmadıkları halde devlet onlara karşı hiç yumuşamıyor.

İktidar kumpas davası olan 28 Şubat’ta tutukladığı ve raporlara rağmen bir buçuk yıldır fazladan içeride tuttuğu, tamamı 90’ına merdiven dayamış emekli paşaları bırakırken, aynı gün 81 yaşındaki Ahmet Türk’ü içeri atmak istiyor.

28 Şubat Davası’nı Kobani’ye tokuşturup emekli paşaları DEM Partililere kırdırıyorlar.

‘Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı’nın açıldığı hafta Hakkari’ye kayyum atanıyor.

Akış’ın 10 yıldır yargılandığı ve seçilmesine hiçbir yasal engel oluşturmayan KCK Davası, kayyum atanmasına gerekçe yapılıyor. Üstelik dava birden bire hızlandırılarak ve duruşma arasında mütalaa hazırlanarak oluyor bütün bunlar.

Hakkari’nin arkası gelecek, öyle görünüyor. 

Van’da seçilme yeterliliği bahane edilerek, mazbatayı AK Parti adayına verme kumpası ters teptiği için askıya alınan kayyum uygulaması siyasi atmosfere bağlı olarak il il yayılabilir. 

KÜRTLERİN NORMALİ

Şimdi üçüncü kayyum dalgası ile karşı karşıyayız. 

2014 ve 2019’daki yerel seçimlerden sonra kayyum politikası DEM’i geriletmedi. 

Aksine iradelerine müdahale edildiğini düşünen DEM Partililer hem el konan belediyelerini geri aldı hem de batıda AK Parti’ye kaybettirdi. 

2029’da da farklı olmayacaktır.

Ne var ki seçtikleri her siyasetçiye terörist damgası vurulan, belediyeleri valilerle ve kaymakamlar tarafından yönetilen Kürt seçmen, demokratik siyasete küsüyor. 

“Sandığa gitsek ne olacak ki...” diye düşünüyorlar.

Kürtlerin ‘normali’ bu olmamalıydı.