Bilim insanları, deprem konusunda ülkemizi nasıl felaketler beklediğini ayrıntılı olarak anlatıyor. Birbirinden farklı açıklamaları olsa bile sonunda, “Evini sağlam yap, depremden korkma” görüşünde birleşiyorlar. Devlet üzerine düşeni yapsa, binalar zaten sağlam olur. Bırakın üzerine düşeni yapmayı, çürük olduğu bilinmesine rağmen o binalara ruhsat veriyor, dahası “imar affı” çıkarıyor, bütün sorumluluğu kullanıcıya bırakıyor. Yani, “Ben affettim ama yarın bu bina çökerse sorumlusu ben değil, sensin” deniliyor.
Anlaşılıyor ki geçmişte yaşanan deprem felaketlerinden ders alınmıyor. Ders alınmış olsaydı, bugün insanımızın depremden bu kadar korkmasına gerek kalmazdı. En zor, en dar günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) kurtarma çalışmalarında görüyorduk. Mehmetçiğin, “kurtarma görevi” bile elinden alınmış. Depremde kurtarma çalışmalarında askeri ya hiç göremiyoruz ya da günler sonra askerimizi olay yerlerinde görüyoruz.
DEPREM VE TSK
23 Nisan 2025 günü İstanbul’da, Marmara Denizi açıklarında 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Artçı depremler sürüyor. Türkiye’nin büyük bir bölümü deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak, ağır kayıplar verdiğimiz depremlerle yüzleşiyoruz. Deprem sonrası kurtarma çalışmalarıyla ilgili son dönemde hayli yaygın şikayetler var.
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde, depremin üzerinden henüz 30 dakika geçmemişken TSK birlikleri harekete geçti. İki saat sonra “Değerlendirme Merkezi” kuruldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 1 ordu, 2 kolordu, 13 tugay, 14 istihkam bölüğü ve 3 lojistik bölüğü olmak üzere toplam 37 bin personel ilk aşamada görevlendirildi. Üç ilde, 1312 çocuğa hizmet verecek 15 kreş bile açılmıştı. Depremin ilk anından itibaren TSK her yerdeydi.
ASKER ŞİMDİ NEREDE?
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde ise en çok eleştirilen konulardan biri, TSK unsurlarının yeterince kullanılmamasıydı. Vatandaş, “Asker nerede?” diye soruyordu. Asker, bir türlü sahaya çıkamıyor, kışlasında bekletiliyordu. Aynı TSK, Gölcük Depremi’nde derhal sahaya inerek arama-kurtarma ve yardım faaliyetlerini koordine ederken, neden Kahramanmaraş merkezli depremde benzer bir refleks gösterememişti? Bunu, TSK’da önemli görevlerde bulunmuş, emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’a sordum. Anladım ki bu konu askerlerin de içini kanatan bir durum. Rafet Paşa şunları anlattı:
“Gölcük Depremi olduğunda, Emniyet Asayiş Yardım Planı (EMASYA) protokolü yürürlükteydi. Bu protokol; polisin yetersiz kaldığı durumlarda, toplumsal olaylar ile yangın, deprem, sel gibi doğal afetlerde, valiliğin gerekli görmesi hâlinde askerden yardım alınmasını sağlıyordu.
KİMİN NE YAPACAĞI BELLİYDİ
TSK birlikleri, sivil otoritenin emrinde kalarak, üstlerinden emir beklemeksizin müdahaleye mecbur kılınmıştı. Bu kapsamda TSK’nın ‘Doğal Afet Yardım Planı da (DAFYAR) bulunuyordu. Bu plan doğrultusunda, olası bir depremde tüm birliklerin nereye, nasıl, hangi malzemelerle müdahale edeceği; seyyar sahra hastanelerinin nereye kurulacağına kadar her ayrıntı belirlenmişti. Planların her yıl eğitimleri ve tatbikatları yapılırdı.
EMASYA Protokolü, 2010 yılında, sözde ‘Balyoz Darbe Planına’ zemin hazırladığı gerekçesiyle yürürlükten kaldırıldı. DAFYAR planları da böylece ortadan kalktı. Hâlen yürürlükte bulunan Türkiye Afet Müdahale Planı ise 2022’de yürürlüğe girdi.
MÜDAHALE GÜCÜNÜ KAYBETTİ
Bu planda; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı unsurları ‘Ana Çözüm Ortakları’ olarak görevlendirildi. Millî Savunma Bakanlığı (Genelkurmay Başkanlığı) ise yalnızca ‘Destek Çözüm Ortağı’ olarak konumlandırıldı.
Bu düzenlemelerin bir sonucu olarak TSK, Gölcük Depremi’ndeki gibi topyekûn, organize ve hazır bir şekilde doğal afetlere müdahale etme imkânını büyük ölçüde kaybetti. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde de bu durum gün yüzüne çıktı. Kahramanmaraş Depremi’nde görüldüğü gibi, halen büyük doğal afetlerden sonra vatandaşın ilk aradığı ve yanında görmek istediği birimlerin başında TSK geliyor. Ama, TSK’ya bu görev verilmiyor.”
NEDENİ ÇOK İLGİNÇ!
Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’a, afetlerde askere görev verilmemesinin nedenini sordum. “Darbe paranoyası”nın böyle bir kararda etkili olduğunun söylendiğini belirtti, “Doğal afetlere müdahale konusu, darbe paranoyasına kurban edilebilecek bir mesele değildir” dedi. Kılıç, “Bir gün bile beklenmeden derhal yapılması gerekenler”i şöyle sıraladı:
1-Türkiye Afet Müdahale Planı, TSK unsurlarının “Destek Çözüm Ortağı” değil, özellikle ilk müdahale, acil arama-kurtarma, ulaştırma ve güvenlik konuları başta olmak üzere ihtiyaç duyulan tüm alanlarda “Ana Çözüm Ortağı” olacak şekilde yeniden düzenlenmeli.
2 - TSK sağlık sistemiyle birlikte, Seyyar Sahra Hastaneleri de olası bir doğal afette kullanılacak şekilde tekrar TSK’ya kazandırılmalı.
3- İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerdeki askeri alanların rant için elden çıkarılmasına son verilmeli, bu alanlar doğal afetlerde toplanma alanları olarak korunmalı.
İstanbul’u sallayan son depremde ortaya çıktı ki toplanma alanları yok. CHP’nin önceki dönem milletvekillerinden Gürsel Tekin, yıllarca bunun mücadelesini verdi. Toplanma alanlarının yerine AVM’ler yapıldığını anlattı. Şimdi toplanma alanları da kalmadı. O alanlara konulan deprem malzemeleri de yok oldu. Allah ülkemizi felaketlerden korusun. Yoksa halimiz harap. Geçmiş depremlerin bile yarası sarılmadığı gerçeğini de unutmayalım.