Abluka altındaki Gazze Şeridi'nde bulunan Filistinli gruplar tarafından organize edilen eyleme onlarca kişi katıldı.

Ellerinde Filistin bayraklarıyla Gazze'nin İsrail sınırındaki tel örgülerin yakınında toplanan gençler, araç lastiklerini ateşe verdi.

Filistinli göstericiler sık sık "Kudüs bizimdir", "Canımız, kanımız sana feda olsun ey Aksa", "Milyonlarca şehit (versek de) Kudüs'e gideceğiz " şeklinde sloganlar attı.

Tel örgülerin karşısında toplanan İsrail askerleri ise Filistinlilerin bulunduğu tarafa göz yaşartıcı gaz bombası attı.

Hamas Sözcüsü Abdullatif Kanu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "bayrak yürüyüşü"nün, İsrail'in Mescid-i Aksa üzerindeki egemenliğini genişletme girişiminin göstergelerinden biri olduğunu söyledi.

Filistin halkının gösterdiği azim ve kararlılığın, İsrail'in amacına ulaşmasını engelleyeceğini vurgulayan Kanu, İsrail ile Mescid-i Aksa'nın kimliği üzerinden yürüttükleri mücadelenin açık olduğunu ve devam ettiğini dile getirdi.

"BAYRAK YÜRÜYÜŞÜ"

Aşırı sağcı fanatik Yahudi yerleşimciler, 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesi dolayısıyla İbrani Takvimi'ne göre her yıl provokatif "bayrak yürüyüşü" düzenliyor.

"Bayrak yürüyüşü"nde on binlerce Yahudi yerleşimci, Filistinlilerin yoğunlukta yaşadığı Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinden geçiyor.

İsrail polisi, yürüyüş süresince Filistinlilerin yaşadığı bölgeleri yaya ve araç trafiğine kapatıyor. İsrail bayraklarıyla ırkçı marşlar söyleyerek yürüyen binlerce fanatik Yahudi yerleşimcinin Filistinlilere, dükkanlarına, evlerine, araçlarına saldırdığı olaylar yaşanıyor.

İsrail, bu seneki yürüyüşte 3 bin 200 personel görevlendirdiğini duyurmuştu.

FİLİSTİN'DEN AÇIKLAMA

Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, yaptığı yazılı açıklamada, fanatik Yahudi yerleşimcilerin düzenlediği "bayrak yürüyüşü"nü kınadı ve bunun kabul edilemez provokatif bir eylem olduğunu belirtti.

Ebu Rudeyne, "Bu tür eylemler kimseye meşruiyet kazandırmaz. Kudüs kutsal mekanlarıyla Filistin devletinin ebedi başkentidir. Burada tarihi hak sahibi olan da Filistin halkıdır. Kudüs'te meşruiyeti, İsrail ya da ABD değil Filistin halkı verir." ifadesini kullandı.

Yaşanan gerilimin doğurabileceği sonuçlara karşı uyarıda bulunan ve bundan İsrail hükümetini sorumlu tutan Ebu Rudeyne, başta BM'nin İsrail'i "uluslararası hukuka aykırı yerleşim faaliyetlerini derhâl ve tamamen durdurmaya" çağıran 2334 sayılı kararı olmak üzere uluslararası tüm kararların Doğu Kudüs'ün 1967'de işgal edilen Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu teyit ettiğini vurguladı.

ABD yönetiminin yaşanan ihlaller karşısında sessiz kalışının, İsrail'i ihlallerini sürdürmeye teşvik ettiğini kaydeden Ebu Rudeyne, Filistin halkının, İsrail'in tüm uygulamalarına rağmen topraklarına ve kutsal değerlerine olan bağlılığını ve direnişini takdir etti.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN KINAMA

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Fanatik Yahudi grupların Harem-i Şerif'teki tarihi statükoyu bir kez daha ihlal ederek, İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesini ve bu bölgede ibadet girişimlerinde bulunmasını şiddetle kınıyoruz." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Bakanlığın İsrail hükümetine bu tür provokatif eylemlere izin verilmemesi yönündeki çağrısını yinelediği ve bunu teminen kutsal mekanlardaki statükonun korunmasına yönelik gerekli önlemlerin ciddiyetle ve gecikmeksizin alınmasını beklediği belirtildi.

İŞGAL ALTINDAKİ DOĞU KUDÜS

İsrail, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından Kudüs'ün doğusunu işgal etti. Uluslararası hukuka göre, Doğu Kudüs işgal altında kabul ediliyor.

Ancak İsrail, 1980'de tek taraflı şekilde Kudüs'ü "bütün ve birleşik başkenti" olarak ilan etti. İsrail'in bu kararı uluslararası toplum tarafından kabul görmedi.

Uluslararası hukuka göre İsrail'in Doğu Kudüs'teki hakimiyeti yasa dışı kabul ediliyor. İsrail'in Doğu Kudüs'te demografik dengeyi Yahudi nüfusa göre dengelemek için inşa ettiği yerleşim yerleri de hukuka aykırı sayılıyor.

Doğu Kudüs'ü gelecekteki başkenti olarak kabul eden Filistin, İsrail'i şehirdeki Filistinli nüfusa ayrımcılık uygulamak ve "kenti Yahudileştirmeye çalışmakla" suçluyor. (AA)