Yaklaşık bir yıl kadar önce...

Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin son günleri...

Mali Müşavirimiz Burhan Özdemir Bey arayıp “Vergi beyanımız için müfettiş görevlendirilmiş” dedi. İkimiz de aynı anda “Başımızın üstüne, Maliye’den gizlediğimiz tek kuruşluk gelirimiz yok” dedik.

İstenilen belgeleri hazırlayıp vergi müfettişinin makamına gittik.

★★★

Son derece nazik bir kişiliğe sahip olduğu hemen anlaşılan müfettiş; “Matrah affı olduğunu, beyannamemizde unuttuğumuz gelir kalemleri varsa, bu haktan yararlanma imkanımızın bulunduğunu...” belirtti. Hiç düşünmeden “Bu haktan yararlanmaya gerek olmadığını, tüm gelirimizi beyan ettiğimizi” belirttik.

Bu arada müfettiş bana bazı sorular yöneltti.

Örneğin Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı olarak kulüpten şahsıma bir ödeme yapılıp yapılmadığını sordu.

Ödemede bulunulmadığını, zira bunun onursal bir görev olduğunu ifade ettikten sonra “Para almadığımız gibi, cebimizden harcama yaptığımızı...” söyledim.

Bu arada yaşadığım çok çarpıcı şu olayı anlattım:

★★★

Yıl 2005...

Merhum Kemal Unakıtan Maliye Bakanı...

O süreçte patronum Aydın Doğan’ın desteğiyle aylık kira getirisi 3 bin lira olan küçük bir işyeri satın aldık.

Tapudaki işlemleri yapmadan önce mülk sahibine, kiracı olarak bulunan kebapçının 3 bin lirayı muntazaman ödeyip ödemediğini sordum.

“Hiç aksatmadan, günü gününe öder” dedi.

Sonra belediyeyi aradım. Oradan da taşınmazla ilgili bir imar sorunu olmadığını öğrendim.

Anlaştığımız parayı bankadan kuruşu kuruşuna havale edip, tapu işleminde de aynı rakamı göstererek tapuyu aldım.

★★★

Aybaşı yaklaşırken kebapçıya banka hesap numaramızı verdim ve 3 bin lirayı bu hesaba yatırmasını rica ettim.

Birkaç gün sonra bankayı tekrar aradığımda, daha önce ödemesini hiç aksatmayan kebapçının henüz parayı yatırmamış olduğunu öğrendim! 

Bir süre daha geçmesine karşın kebapçıdan beklediğim havale gelmeyince, kendisini arayıp gecikmenin nedenini sordum.

“Buraya buyurun biraz konuşalım” deyince, mecburen yanına gittim.

Hemen söze girip “Anlaşılan bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsunuz!” dedi.

Bilmediğim şeyin ne olduğunu sordum.

“Bakın” dedi. “Size şimdi her biri 1.500 liralık 12 senet imzalayacağım.
Aybaşı geldiğinde o ayın senedini göndereceksiniz. Ben onu iptal edip getiren kişiye elden 1.500’ü vereceğim. Geri kalan 1.500’ü de banka hesabınıza yatıracağım. Böylece 3 bin lira tamamlanmış olacak...”

Hiç düşünmeden.

“Hayır kardeşim” dedim. “Ben açıktan iş yapmam. Siz ay başlarında 3 bin liranın tamamını bankaya yatıracaksınız, stopajı siz, gelir vergisini de ben, kuruşu kuruşuna ödeyeceğiz.”

Ne yapsa beğenirsiniz?

Geriye döndü ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı:

“Getirin benzin bidonunu!.. Kendimi yakayım da bu acımasız adam burada çalışanların ekmeğiyle oynamanın ne demek olduğunu öğrensin... Getirin...”

O, bağırmalarını sürdürürken dışarı çıkıp, dükkanın satışına aracılık eden emlâkçıyı aradım.

“Burayı aldığım fiyata derhal satıyorum!..” dedim.

★★★

Teftiş nasıl mı sonuçlandı? 

Tabii ki olumsuz bir şey çıkmadı.

Hepinize sağlık ve huzur dolu güzel bayramlar diliyorum...