EN GÜZEL CUMA MESAJLARI
– Bir gül kurur, kalpteki sevgi kurumaz. Yağan yağmur durur, gönüldeki fırtına durmaz. Her şey unutulur ama sevilen insanlar unutulmaz. Hayırlı, nurlu cumalar dilerim.
– Dünyada bir olan sende bin olsun, kainatta damla olan sende okyanus olsun. El açıp dua etiğin her şey bugün kabul olsun, amin! Hayırlı Cumalar dilerim.
– Bu mübarek cuma günü hürmetine evlerimizi aşsız, kalplerimizi aşksız, dillerimizi duasız bırakma… Evlatlarımızı hayırlı, bedenimizi sağlıklı, işlerimizi başarılı kıl… Fakirlere yadım et, zalimlere fırsat verme Ya Rab! Hayırlı cumalar dilerim.
– Bazı müminler cennete hasret yaşar. Bazı müminler de vardır ki cennet onları hasretle bekler. Cennetin hasrete beklediği müminlerden olmak duasıyla, hayırlı cumalar.
– Ey Rabbim… Yalvarışım rahmetine güvenimden, her şey kudretinden, içimdeki kırık kalp Allah derken, rahmetini esirgeme üzerimizden. Amin. Hayırlı cumalar dilerim.
– Ey Rabbim! Şu sonsuz merhamet ve rahmet deryasından bir damla da olsa, nasiplenmeyi hak eden kullarından eyle bizi. Amin. Hayırlı nurlu cumalar dilerim.
– Allahım, aklıma ilim ve hikmet; fikrime, feraset ve basiret; bedenime sıhhat ve afiyet; ruhuma da, tekamül ve metanet ihsan eyle. Cumamız mübarek olsun, amin!
– Küçük bir çocuk olsa, tövbe kapısından girmeye yaşım tutmasa daha… Hiç bulaşmamış olsam dünyanın kirine, pasına. Açsam kollarımı, koşsam Kabe’nde. Hayırlı cumalar dilerim.
CUMA GÜNÜNÜN ÖNEMİNİ BELİRTEN HADİSLER
- "Cuma gününde bir saat vardır ki Müslüman o saatte namazda Allah”tan bir hayır isterse, Allah ona istediğini verir.” (Buhârî, De”avât, 61) anlamındaki hadis bunu ifade etmektedir.
- Peygamberimiz (s.a.s.), Hz. Ali”ye buyurmuştur ki; "Cuma gecesi olduğu zaman gecenin son üçte birinde kalkabilirsen (kalk ve dua et). Çünkü o vakit, (meleklerin) şahit olduğu bir zaman dilimidir. Bu vakitte yapılan dua kabul olur.” (Ebû Davûd, Dua, 115)
- "Peygamberimiz (s.a.s.), En faziletli günlerden biri de Cuma günüdür” buyurmuş ve bu günde kendisine çok salât ü selâm getirilmesini istemiştir. (İbn Hıbbân, Ed”ıye, No: 910)
11 KASIM 2016 CUMA HUTBESİ
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İlâhınız bir tek olan Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. O Rahmân’dır, Rahîm’dir.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim samimiyetle Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Elçisi olduğuna şehadet ederse Allah, ona cehennemi haram kılar.”2
Mümin Kardeşlerim!
Bir kelime düşünün; kişiyi mümin ve Müslüman eyleyen. Bir söz düşünün; bizleri kula kul olmaktan kurtarıp sadece Allah’a kul yapan. Bir cümle düşünün; hayatımızın anlamını, yaratılışımızın gayesini ifade eden. Bir söz düşünün ki; insanın ahiretini ve ebedi hayatını kurtaran. İşte bu söz, bu kelime, kelime-i şehadettir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Kelime-i şehadet, varlık sahnesine çıkışından başlayıp sonsuzluğa uzanan yolda insanın hayatını sürekli aydınlatan bir hakikat beyanıdır. Kelime-i şehâdet, ömrümüz boyunca mümince bir duruş sergileyeceğimize dair Rabbimize verdiğimiz sağlam bir misaktır. Kelime-i şehâdet, coğrafyalarımız, dillerimiz, ırklarımız farklı olsa da bizleri aynı inanç, aynı duygu ve aynı ideallerde buluşturan, birbirimize sımsıkı kenetleyen ve Efendimize ümmet kılan bir tevhid ve vahdet beyanıdır.
Kardeşlerim!
Bizler, yeni doğan yavrularımıza isim koyarken onun sağ kulağına “şehâdetleri dinin temeli” olan ezanı okuruz, sol kulağına aynı şehâdeti tekrarlayan kâmeti getiririz. İslâm’la müşerref olacak kimseye öncelikle kelime-i şehâdeti öğretiriz. Hayatının son demlerinde olan kardeşlerimize kelime-i şehâdeti telkin ederiz. Aslında bütün bunlar, insan ömrünün, kelime-i şehâdetle başlayıp, elime-i şehâdetle nihayet bulmasının gereğine dair mesajlar içerir.
Aziz Müminler!
Kelime-i şehâdet, İslam’ın özünü oluşturan iki temel üzerine kurulmuştur. Kelime-i şehadetin birinci kısmı, sadece Allah’a kul olunması, kula kulluk edilmemesi, Allah’tan başka kimseye boyun eğilmemesi anlamına gelir. Bu söz öyle bereketli bir anlam içerir ki; her muhtaç, aradığını onda bulur. Bunu bir mazlum söylediğinde, “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var.” demiş olur. Bunu bir yetim, kimsesiz, boynu bükük bir garip söylediğinde, “Dayanağım, sığınağım, ümidim sadece sensin Ya Rabbi!” demiş olur. Bir âlim söylediğinde, “Mutlak bilginin kaynağı sensin Allah’ım. Sen her şeyi hakkıyla bilensin.” demiş olur. Bir idareci, bir yönetici dediğinde, "Rabbim! senden başka galip yoktur. Güç ve kuvvetin yegâne sahibi sensin. Ben de senin bir kulunum.” demiş olur.
Değerli Kardeşlerim!
Kelimei- şehâdetin şeklindeki ikinci kısmı, İslam Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.s)’in peygamberliğini kabul ve tasdiktir. Bu söz, “Allah bizleri yarattı ve başıboş bırakmadı. Rızasına uygun bir hayatı nasılyaşayacağımızı öğretmek için bizlere elçiler gönderdi. Bizi önemsedi. Bizleri Son peygamber Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ümmet olmakla şereflendirdi.” demektir. “Bizler, Kur’an ile birlikte Peygamberimizin sünnetine ve rehberliğine tabi olacağız.” diye söz vermektir.
Kardeşlerim!
Unutulmamalıdır ki, kelime-i şehâdet bir bütündür. Sadece ilk kısmını deyim ikinci kısmını kabul etmeyen kişi iman etmiş olmaz. Zira Allah’a, Peygamberimize ve onun getirdiklerine tereddütsüz bir şekilde inanmadan mümin olunamaz.3 Bu esas, bidayetinden kıyamet sabahına kadar İslam’ın, asla değişmeyecek olan bir hakikatidir.
Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri kelime-i şehâdetin bereketinden bir an olsun mahrum bırakmasın. Bizleri onun doğrultusunda bir hayat sürenlerden, her nefesini de son nefesini de kelime-i şehadet ile tüketenlerden eylesin.
1 Bakara, 2/163.
2 Buhârî, İlim, 49.
3 Nisâ, 4/150-151; A’râf, 7/158
