Son günlerde Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu sahnede çok görünmeye başladı.
Partisinin gelişmesinden umudunu kesmiş olacak ki, konuşmalarında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık ve net mesajlar yollayarak “Beni çağırırsa giderim” diyor.
Çok hevesli görünüyor ama Erdoğan’dan henüz bir ışık yok!
★★★
T24’ten Cansu Çamlıbel’in gündeme ilişkin sorularına cevap veren Davutoğlu şöyle dedi:
“Ak Parti içinde de, dışında da ‘toparlanmaya’ varım. Ve ben, toparlanma hareketine destek vermeye hazırım. Bu Ak Parti içinde toparlanma olur, Ak Parti dışında toparlanma olur. İkisine de varım.”
Daha ne desin Davutoğlu? Bir istek ancak bu kadar net söylenebilir.
Peki, Davutoğlu neden AKP çatısı altına gitmek istiyor. Neden böyle sıcak, biraz da acıklı mesajlar yolluyor?
★★★
Davutoğlu’nun AKP’ye yanaşma çabaları, AKP çevrelerinde şöyle yorumlanıyor:
“Kendi partisi neredeyse sıfıra yakın. Gerçi Meclis’te 10 milletvekili var ama onları CHP’nin eski genel başkanı Kılıçdaroğlu’na borçlu... Davutoğlu 65 yaşında ve en verimli çağında olduğunu düşünüyor ‘Erdoğan sonrası’na oynuyor. Son zamanlarda ‘aşk ilanı’ gibi yolladığı, sıcak, sevgi dolu mesajlarla AKP’de bir sempati körfezi yaratmak istiyor. Partiye kapağı atarsa ‘Erdoğan sonrası’ liderlik yarışında kendisinin de olacağı anlaşılıyor.”
★★★
Bu yorumlarda büyük haklılık payı var. Çünkü Davutoğlu, Cansu Çamlıbel’in “Erdoğan sonrası diye düşünülen tarih nedir?” sorusu üzerine “Her an... Allah muhafaza ben de vefat edebilirim. İnsanoğlu bu… 22-23 senelik bir dönemden sonra ne olacağı konuşulmalıdır” dedi ve “Bugün Ak Parti içinde, kapalı kapılar ardında en çok konuşulan konu ‘Erdoğan sonrası halimiz ne olacak? Şu anda Ak Parti’in çıplak oyları yüzde 20 – yüzde 25 bandına gerilemiş durumda. Kararsızlar yüzde 40... AK Parti’nin dönüşmesi, yenilenmesi lâzım. Partinin dönüşmesi için de yeni insan ve yeni fikirlere ihtiyacı var” diye devam etti.
Özetlemek gerekirse Ahmet Davutoğlu “Erdoğan sonrası yarışta ben de olacağım” diyor. Kılıçdaroğlu’nun hediyesi olan 10 milletvekili, Davutoğlu’nun elindeki en büyük koz...
Ülkenin itibarı pasaportunun ve parasının gücüyle ölçülür!
Soru şu: Bir ülkenin itibarı, her yere para saçmak, süper lüks uçaklarla dolaşıp, uluslararası toplantılara beş uçakla gitmekle mi ölçülür, yoksa pasaportunun, parasının gücüyle mi?
Paramızın hâli malûm... Yabancı paralar karşısında yanan mum gibi eriyor!
Ya pasaportumuz?
Bugün Türkiye’nin pasaportu tüm Avrupa Birliği ülkelerinde, Amerika ve Kanada’da büyük güçlük çıkartılan pasaportların başında geliyor. Batı ülkelerine vize almak, bir işkence makinesinden geçmeye benziyor, vize başvuruların önemli bir bölümü reddediliyor!
Bizim muhterem yöneticilerimizin anlayışı farklı!
“İtibardan tasarruf olunmaz” diye, lüks yaşamda zengin ülkelerle yarış etmeyi “İtibar” sanıyor ama vatandaşlarımızın vize kuyruklarında azap çekmesini önleyemiyorlar.
Pasaportumuz dünyada güçlü pasaportlar listesinde Rusya ile birlikte 46’ncı sırada, yani ortalarda yer alıyor. Avrupa’da ise ne yazık ki, sonlardayız!
İtibarı hafif olan pasaportumuzun fiyatı ise çok ağır!
Tüm dünyada pasaportu en pahalı ilk 10 ülke arasında yer alıyoruz.
Yeni yılda 1 yıllık pasaport ücreti 4586 lira, 2 yıllık 6768 lira, 3 yıllık 9137 lira olacak.
3 yıldan fazla süreli pasaportlar için ise 12 bin 471 lira ödenecek!
İtibar ne yazık ki fiyatla ölçülmüyor!
GÜNÜN SÖZÜ
Haris kişilerin gözleri asla doymaz, malları arttıkça hırsları da artar!