Yıl 1989...

TRT İstanbul Televizyonu için “Hodri Meydan” adlı televizyon programını hazırlıyoruz.

Ankara’daki bir toplantı dönüşü, uçakta yanımda oturan bir yolcu kendisini tanıtıyor:

“Adım Gürbüz Çapan. Doktorum. İstanbul’daki Esenyurt Belediyesi’nin kurucu başkanıyım. Bir yıl kadar önce göreve başladığım belde, öylesine ihmal edilmiş bir yerleşim bölgesi ki; Doğu’nun unutulmuş, ücra yörelerinden hiç farkı yok. Eğer ekibinizden bir kameraman ve muhabir arkadaşınızı gönderirseniz, söylediklerimin doğruluğunu göreceksiniz…” diyor.

Ertesi gün ekibimiz Esenyurt’a gidiyor ve çamur deryası sokakların yanı sıra, çarpık kentleşmenin ve gecekondulaşmanın yarattığı sorunları görüntülüyor.

Böylece “Hodri Meydan” seyircilerinin büyük çoğunluğu Esenyurt gerçeğiyle tanışmış  oluyor...…

★★★

Gürbüz Çapan, 2004 yılına kadar Belediye Başkanlığı yaptığı Esenyurt’u “çamur kent” olmaktan kurtarıp, modern bir yerleşke haline getirdi. Öyle ki kentsel dönüşüm projeleriyle “Habitat ve Dünya Kentleşme Ödülü”nü aldı.

O yılki seçimde Belediye Başkanlığı el değiştirip AKP’li Necmi Kadıoğlu’na geçti. 2009 yılında da Esenyurt, Kıraç beldesiyle birleştirilerek ilçe yapıldı.

Bu arada yeniden seçilmesine kesin gözle bakılan eski Başkan Gürbüz Çapan, 2008 yılında FETÖ’nün Ergenekon kumpasıyla Silivri Cezaevi’ne gönderildi.

Böylece Esenyurt tarihinde eşi görülmedik bir rant yağması ve betonlaşma dönemi başladı. Kadıoğlu üçüncü döneminde istifa ettirilerek yerine yine AKP’li Ali Murat Alatepe getirildi.

Alatepe, seçim propagandaları sırasında “Burayı kaybedersek, Kudüs’ü kaybederiz! Hiçbir yeri kaybetmeyiz, İslam’ı kaybederiz, Mekke’yi kaybederiz!..” diyerek tarihe geçti!..

Peki, Alatepe niçin söylüyordu akıllara durgunluk veren bu sözleri?

Milyonlarca metrekarelik imar usulsüzlüklerinin bulunduğu, binlerce insanın yağmacı- dolandırıcı müteahhitlere paralarını ve umutlarını kaptırdığı, bırakın “Esenyurt” olmayı, yaşayanların heyula gibi yükselen beton yığınları nedeniyle nefes almakta bile zorlandığı ilçede seçimi kaybedeceklerini anladığı için!..

★★★

“Biz bu kentin kıymetini bilemedik, yağmacılara parsel parsel peşkeş çektik! İmar usulsüzlüklerine göz yumarak Esenyurt’u Betonyurt’a çevirdik! Bu nedenle Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın talebiyle eski Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nu istifa ettirdik. Bununla da yetinmeyip, 3 milyon metrekareyi bulduğu öne sürülen kaçak inşaatları yapan ve yaptıranlar hakkında yargıya suç duyurusunda bulunduk” demek yerine, “Burayı kaybedersek, Kudüs’ü, İslam’ı ve Mekke’yi kaybederiz” demeyi tercih etti.

Sonuçta seçmen onu da devirip 2019 seçimlerinde CHP’den Kemal Deniz Bozkurt’u Belediye Başkanı yaptı.

★★★

Kastamonu’daki sel bölgesini ziyaret eden Bozkurt, yurttaşların yaşadıkları acıları dinlerken telefonu çalmaya başladı.

Önce açmak istemedi. Ama ısrarla arayanın özel kalem müdürü olduğunu görünce, afetzedelerden izin isteyerek konuştu.

Müdür ağlamaklı bir sesle “Başkanım hacizciler makam odanıza girdiler, ne var ne yok haczediyorlar” diyordu.

Başkan biraz konuşunca makam odasındaki televizyon ve bilgisayarın yanı sıra 9 adet koltuk ve sandalyenin neden haczedildiğini anladı:

Kendisinden önce seçildiği ilçeyi yıllarca yöneten AKP’li Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu döneminde bir vatandaşın arsasına kamulaştırma yapılmadan, bedeli ödenmeden el konulmuş, bunun üzerine mağdur yurttaş açtığı davayı kazanmış ve mahkeme, belediyenin kendisine faiziyle birlikte 200 bin lira ödemesine karar vermişti.

Oysa belediyenin kasasında bunu ödeyecek parası yoktu. Hatta haciz işleminin yapıldığı dakikalarda vatandaşların Mali Hizmetler Müdürlüğü veznesine yatırdıkları 30 bin liraya da el konulmuş ve yediemine teslim edilmişti.

★★★

Son seçimlerde de DEM Parti’nin desteklediği Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP’den Esenyurt Belediye Başkanı oldu.

Yerel yöneticiliği, yükselmesine göz yumulan ürkütücü beton yığınlarından gelen inanılmaz rantları cebe indirmek olarak anlayan ve bu uğurda toplumun kutsal değerlerini bile sömürmekten çekinmeyen zihniyet yine kaybetti…

Hatırlayacaksınız, Sedat Peker videolarını yayınladığı günlerde, Esenyurt’u 2004’ten itibaren yöneten Necmi Kadıoğlu ve daha sonra görevi devretmek zorunda kaldığı Ali Murat Alatape hakkında tüyler ürperten iddialar dile getirmişti.

Kiralık mütevazi evlerden, ultra lüks villalara atlamalarını, seks kaseti kumpaslarını, üniversiteli kızları eskort olarak kullanmalarını, mallara çökmelerini, cinayetleri, tehditleri, gazetecilere sıkılan kurşunları, paravan kuruluşlar üzerinden sağlanan milyonlarca liralık rantları anlatmıştı…

Muhataplarının reddettiği bu suçlamalar, ürkütücü olduğu kadar, birilerinin “Esenyurt’u kaybedersek Mekke’yi kaybederiz, İslam’ı kaybederiz!..” diyerek yırtınmalarının asıl nedenini gözler önüne seren ve savcıların derhal üzerine gitmesi gereken çok vahim iddiaları içeriyordu…

★★★

Birkaç gün önce Esenyurt”ta üç dönem Belediye Başkanlığı yapan Necmi Kadıoğlu “Esenyurt’a döneceğiz” mesajını paylaştı.

Tesadüfe bakın ki hemen ardından Prof. Dr. Ahmet Özer, PKK/KCK silahlı terör örgütüne üyelik suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı.

Yerine kayyum atandı.

Böylece AKP zihniyeti, siyasallaşan yargı eliyle Esenyurt’a geri dönmüş oldu!..