Gazetecilik haber yarışıdır. Kim önce yazarsa okurdan alkışı o alır. Bu alkışlı yarış, gazetecilik dünyasında yalan haberin sayısını artırır. Ancak bir gazeteci yalan haberi yazmışsa, diğer gazeteci o haberin doğrusunu yazar.

Gazeteciyi!

Gazeteci denetler.

Gazeteciyi!

Gazeteci yargılar.

Bir gazeteci için iktidarın, egemenin, mafyanın, güç sahibinin, cumhurbaşkanı, başbakan, içişleri bakanı, genelkurmay başkanının hışımına uğrayıp bedenen hapse girmesi; o gazeteci için şeref madalyasıdır. Gazeteciyi en çok korkutan; “haberinin yalan çıkması” yani manevi olarak tutuklanmasıdır.

★★★

Bu yüzdendir ki, kalemini satmamış gazeteciler “yalan haber yazmaktan ölümden korkar gibi” korkarlar.

Gazeteci Tolga!

Adliyede ağladı.

Dökülen gözyaşından.

Yeni bir Tolga doğdu.

Yazdığı haber yalan olduğu için ağlamadı, hapse koyacakları için de ağlamadı. Türkiye’nin vicdanına ayna olan haberine “yalan dedikleri” için ağladı.

★★★

Halkın vicdanı var.

Çıplak gözle görüyor.

Kamu malını yağma.

Rüşvet dağıtma.

Adam kayırma.

Hısım akraba kollama.

Uyuşturucu ticareti.

Adam öldürme.

Uyuşturucu baronunu hapisten kurtarmak için yargıca siyasi iktidar baskısı yapma. Uyuşturucu baronunu hapishaneden kaçırma. Kara para aklama. İki mafya liderini bir gün arayla aynı mahkeme hakiminin tahliye etmesi. İstanbul Anadolu Başsavcısı’nın Cumhurbaşkanı’na; “Bu adalet çürüdü, sonumuz rezalet” diyen rapor yazması.

Adliye saraylarının.

Polis merkezlerinin.

Yargıçlık makamlarının.

Savcılık koltuklarının.

Suçluyu aklayan.

Zalimleri koruyan.

Adaleti ise ezip duran bir yapıya dönüşmesini halk görüyor, biliyor, her gün yakınında, yöresinde, çevresinde bizzat yaşıyor. Halk gazeteci Tolga’nın yazdığı haberden değil adalet sistemindeki çürümeden korkuya, paniğe, endişeye düşüyor.

★★★

Gazeteci!

Bilinmeyeni.

Saklananı.

Halktan gizleneni.

Ezilenin acısını.

Yazar.

Gazeteci Tolga Şardan halkın bildiğini yazarak Türkiye’nin vicdanına ayna oldu. Yargılandığı maddeye göre zaten tutuklanması gerekmiyordu. Ceza alsa bile sadece imza atacak, açık cezaevine “gir-çık yapacak” durumdaydı. 35 yıllık polis-adliye muhabiri gazeteci “gir-çık yapacağı bir fasulyeden hapislik” için niçin ağlasın! Herkesin gördüğünü yazmaktan ötürü “hapse konulmak istendiği” için ağladı.

★★★

İfadesinde demiş ki:

35 yıllık gazeteciyim.

17 İçişleri Bakanı, 22 Emniyet Genel Müdürü ile “gazeteci- siyasetçi ve gazeteci- bürokrat çizgisi içinde” çalıştım.

Dikkat isterim:

“Çalıştım” diyor.

Yani birlikte oldum.

Onlardan bilgi aldım.

Halka duyurdum.

Gazeteci Tolga, son yazdığı haberi de yine onlardan aldı, halk okusun bilgilensin diye yazdı. Gazeteci Tolga, 35 yıllık emeğine ve adaletin rezalete dönüştüğüne ağladı, kendine değil.

★★★

Yeri geldi, anlatayım.

Dürüst, namuslu gazeteciler haberlerini, yazılarını üç hedefe ulaşmak için yazıya dökerler. 1- Yazdıkları yazı okurlara ilham versin. 2- Yazdıkları yazıyı okuyan okuyucular, yazara saygı duysun. 3- Yazılan yazı ezileni, çaresizi, hakkı yenileni korusun, kollasın. Gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklandığı aynı 2 gün içinde 5 gazeteci daha; BİRGÜN’den Uğur Şahin, İsmail Arı, Uğur Koç, Halk TV’den Dinçer Gökçe, Kısa Dalga yazarı Cengiz Erdinç halkı korku, endişe ve paniğe sürüklemek iddiasıyla gözaltına alındılar. Bu gazetecilerin hepsi dürüst gazeteciliğin 3 hedefi için bu mesleği seçmiş arkadaşlardı.


Anlama Kılavuzu!


Türkiye, 30 ülkeden en azılı mafyanın organize olduğu; esrar, eroin, kokain sokup pazarlama yaptığı, cinayet işlediği, adam kaçırdığı, fidye topladığı, polis, savcı, yargıçlarla birlikte çalıştığı korkunç bir ülke oldu. 400 bin dolar karşılığında (250 bin dolarla başladı) Türk vatandaşlığı satıldığı için kırmızı bültenle aranan dünyanın en azılı mafyalarının liderleri Türk vatandaşı oluyorlar. Adamlarını Türkiye’den yönetiyorlar. İstanbul ve Ankara dünya mafyalarının iki başkenti oldu. Türkiye’ye kaçak olarak giren hepsi bekar ve 30 yaşın altında Afganlılar da mafya çetelerinin paralı tetikçiliğini yapıyorlar. Çeteler, mafyalar Türkiye’de siyasetin bir parçası, kullanışlı yoldaşı haline getirildi. Yeni İçişleri Bakanı, 90 günlük icraatını anlatmak için basın toplantısı yapmış ve “çetelere, mafyalara göz açtırmayacağız... uyuşturucu tacirlerini analarından doğduklarına pişman edeceğiz... suç işlemede kibirlenenlerin, kendilerini üstün görenlerin nefeslerini keseceğiz...” diye özetleyebileceğim duruş sergilemişti.