7 Ekim 2023’ten beri Filistin’in Gazze şeridinde bir insanlık faciası yaşanıyor. İsrail silahlı kuvvetleri, havadan, karadan ve hatta denizden Gazze şeridinin Hamas’ın hakim olduğu Kuzey bölgesini bombalıyor. Bombalar, düştüğü yerdeki binaları; ev, hastane, ibadethane, elektrik santralı demeden yıkıyor, araçları tahrip ediyor. Bu binaların içinde veya çevresinde kim varsa onları, sivil-asker, kadın-erkek, çocuk-büyük ayırımı yapmadan öldürüyor veya yaralıyor. Şu ana kadar 11 binden fazla Filistinli öldü, 30 bin kişi yaralandı, 1 milyondan fazla insan göçe zorlandı. Bu savaşı başlatan ve azimle sürdüren Hamas (Harakat al-Muqawama al-Islamiya) da boş durmuyor. Onlar da şimdiye kadar 320 asker ve 1.400 sivil İsrailliyi öldürüp 5.000’ini yaralamış durumda. Tüm dünya milletleri, Gazze’de yaşayanların içinde bulunduğu feci şartlardan kurtarılmasını için öncelikle “ateşkes” ilan edilmesini istiyor.
HAMAS HİÇ PİŞMAN DEĞİL
Geçen haftaki Oksijen dergisinde, New York Times’in İstanbul Büro Şefi Ben Hubbard ile tecrübeli muhabiri Maria Abi-Habib’in, Hamas yöneticisi Halil el-Hayya ile Doha’da yaptığı mülakat yayımlandı. Halil el-Hayya “Sadece çatışmaya girmek değil, bütün denklemi değiştirmek zorunlu hale gelmişti. Filistin meselesini yeniden gündeme getirdik. Artık bölgede kimse huzurlu değil” şeklinde konuşmuş. Hamas liderlerine göre, İsrail kasabasındaki müzik şenliğine baskın verip (İsrail kaynaklarına göre) 400 kadar sivil ve askerleri katledip, 250 kişiyi rehin alarak Netanyahu’nun Gazze’de katliam yapmasına sebep olmak, pişman olunacak bir şey değildir. Tam aksine, yaşananlar büyük bir başarının kaçınılmaz bedelidir. Büyük başarı ise statükoyu yıkmak ve İsrail’le olan savaşta farklı ve yeni bir fasıl açmaktır. Halil el-Hayya sözlerini şöyle tamamlamış: “Hamas’ın hedefi Gazze’yi yönetmek, buraya su, elektrik vs. sağlamak değildir. Kassam Tugayları ve direniş hareketi bu savaşı başlatmakla dünyayı derin uykusundan uyandırdı. Bu savaş Gazze’deki durumu iyileştirmedi. Zaten bu savaşın amacı bu değil, mevcut durumu altüst etmekti.”
ÇÖZÜM BİRLİKTE YAŞAMAKTIR
Geniş anlamda İsrail’in nüfusu 14 milyondur. Bunun kabaca yarısı Filistinli tabir edilen ırk itibariyle Arap olmayan ama Arapça konuşan, çoğu Müslüman Levanten (Doğu Akdenizli) bir halktır. Filistinlilerin 2.5 milyonu Gazze’de, 2.6 milyonu Batı Şeria’da, 1.9 milyonu da İsrail devleti sınırları içinde ve çoğunluğu İsrail vatandaşı olarak Yahudilerle birlikte yaşamaktadır. Bu yüzden resmi istatistiklerde İsrail’in nüfusu 9.3 milyon olarak yer alır. Bazılarının söylediği gibi Filistin meselesinin çözümü, biri Kudüs başkentli Filistin, diğeri de Tel Aviv başkentli İsrail olan iki devlet kurulması değildir. Avrupa’da “Birleşik Avrupa Devletleri” kurulurken Orta Doğu’da bölünmeleri savunmak hatadır. Hele hele bu bölünmenin 1967 savaşı öncesindeki sınırlara göre olmasını istemek çözümsüzlüğü dayatmak olur. “Önce din” (siyasetle aynı şeydir) diye değil, “önce insan” diyerek çözüm modeli tasarlanmalıdır. 7 Ekim öncesine kadar gerek Gazze gerekse Batı Şeria’da oturan ve orta gelir düzeyinde bir hayat yaşayan Filistinlilerin yaşam düzeyi İsrail vatandaşlarının sevisine yükselmelidir. Bunun sorumlusu İsrail devletidir. Bu iş yeni sınır duvarları inşa ederek değil, mevcut duvarları yıkıp, Gazze’yi İsrail ekonomisine entegre etmekle olur. Ancak Hamas istemedikçe bu gerçekleşemez ve dolayısıyla acılar da bitmez.
SON SÖZ: Cihat barış içindir.