SÖZCÜ’de aylarca gün saydık. Her sabah Gökmen Ulu’nun hâlâ Silivri’de tutulduğu gerçeğiyle güne uyanıp, aynı düşünceyle ile günü bitirdik. Aylar sonra Gökmen’e kavuştuk!.. Beklemek zormuş, öğrendik. Oysa bu ülkede son 15 yılda kimleri bekledi aileleri, sevenleri... Bazıları ne acıdır ki hiç dönemedi evlerine. İşte o kumpaslarda babalarını bekleyen, en güzel yıllarını mahkeme salonlarında geçiren, üstelik hukuk okumayı seçtikleri için bizzat zindandaki babalarının savunmasını üstlenen iki genç avukatı aradım, buluştum. CHP İstanbul Milletvekili emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek’in kızı İrem Çiçek ve emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun kızı Nazlı Çubuklu bakın neler anlattı...

“SÖZCÜ’NÜN FETÖ İLE MÜCADELESİNE BİZLER TANIĞIZ” Avukatlar İrem Çiçek ve Nazlı Çubuklu, Özlem Gürses’e konuştu. İki hukukçu SÖZCÜ davasını da değerlendirdi. Çubuklu, “Bu bir süreç, bitiyor, bitecek. Doğru tek, er ya da geç ortaya çıkıyor” dedi. İrem Çiçek ise “SÖZCÜ’nün cemaatle nasıl mücadele ettiğini biliyorum. Yapılan büyük haksızlık. Bu süreç de yakında bitecek” diye konuştu. “SÖZCÜ’NÜN FETÖ İLE MÜCADELESİNE BİZLER TANIĞIZ”
Avukatlar İrem Çiçek ve Nazlı Çubuklu, Özlem Gürses’e konuştu. İki hukukçu SÖZCÜ davasını da değerlendirdi. Çubuklu, “Bu bir süreç, bitiyor, bitecek. Doğru tek, er ya da geç ortaya çıkıyor” dedi. İrem Çiçek ise “SÖZCÜ’nün cemaatle nasıl mücadele ettiğini biliyorum. Yapılan büyük haksızlık. Bu süreç de yakında bitecek” diye konuştu.


HAKLILIĞIMIZI BİLİYORDUK

- İkinci bir kumpas dalgası yaşanıyor adeta. Siz birinci dalgayı hem onun mağdurları olarak yaşadınız hem de bizzat savunmayı üstlenen hukukçular olarak. O günle bugün arasında temel benzerlik ve farklılıklar ne görüyorsunuz?

İrem Çiçek: O gün, AKP ile Fetullah Gülen’in birlikte yürüttüğü bir operasyon vardı ve biz bu birlikteliğe karşı mücadele ediyorduk. Daha ilk günden haklılığımızı biliyorduk, zaten geldiğimiz nokta bunu en açık şekilde ortaya çıkardı. Bizimle ilgili iddiaları ortaya atanlar ya gözaltına alındı ya tutuklandı ya da firar ettiler... O günle bugünün arasında şöyle bir fark var; o zaman uydurma birtakım deliller vardı. Şimdi, bir delil üretme durumu söz konusu değil. Üstelik soruşturmaların kapsamı cemaatçileri sevindirecek noktaya geldi, iktidarın çıkarlarına uymayan birtakım sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, gazetecilerin de sözde FETÖ iddiası ile gözaltına alındığı, tutuklandığı bir dönem.

Aslında, geçmişte FETÖ mağduru kişiler olarak bu, bizim en son istediğimiz şey, çünkü biz baştan beri gerçek suçluların yargılanması için mücadele ediyoruz. Eğer o gün bizim çağrımız dinlenseydi, 15 Temmuz’a da gelmeyecektik. Bugün de Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü Gazetesi davası, siyasi partilerden tutuklananlar, bunlara karşı çıkmak lazım.

HAKİMLER TASFİYE EDİLDİ

Nazlı Çubuklu: Babalarımız tutuklu iken tutuklanmalarının bir amacı vardı; Balyoz Davası’nda, Ergenekon Davası’nda, Askeri Casusluk Davası’nda. Ama şimdiki süreçte toptancı bir zihniyet hakim. FETÖ ile mücadele ediyoruz diyerek ilgili-ilgisiz herkesi alıyorlar. Ama görüyoruz ki gerçekten Fetullah Gülen’in etrafında olan birçok insan hâlâ işlerine devam ediyor. Bir de adaletin kadroları çok yetersiz! Gerçekten hakim olan, hukuku, adaleti savunan insanlar tasfiye edildi. Yerine alt yapısı olmayanlar geldi. Doğrusu ben bize bu acıları yaşatanların yargılandığını görmek istiyorum. Çünkü biz kumpasla karşı karşıya kaldığımızda çok küçüktük, ben 26 yaşındaydım.

BABAM İLK MÜVEKKİLİM

-  Sen kaç yaşındaydın İrem?

İrem Çiçek: Ben okuldan mezun olduğumda, 2 Haziran 2009 günü babam Zekeriya Öz tarafından ilk kez ifadeye çağrıldı, 23 yaşındaydım. Babam hukuk hayatımdaki ilk müvekkilim. Şu an 31 yaşındayım ve dosyamız şimdi de Anayasa Mahkemesi’nde. İktidar “kandırıldık” dedi ve çıktı işin içinden...
- O yıllarda dediler ki “Zekeriya Öz’ün heykeli dikilecek”, dikilmedi. Ama bir gün herhalde Silivri Cezaevi, Hasdal Cezaevi bir demokrasi müzesi olarak açılacak. Peki Türkiye’den ümitli misin Nazlı?

Nazlı Çubuklu: Doğrusu hukuk anlamında ümitli değilim. Çünkü bu ülkede adalet kalmamış. Bir hukukçu olarak bunu söylemek beni üzüyor. O yıllarda, bir tahliye talep duruşmasında sadece şunu söyledim: “Ben babamın neden burada olduğunu biliyorum, burada olduğu için onunla gurur duyuyorum. Ama biliyorum ki sizin çocuklarınız sizinle yarın gurur duymayacaklar. Çünkü bu yaptıklarınızın hesabı sorulacak.” İşte soruluyor.

HALA UMUDUM VAR...

- İrem sen Türkiye’den umutlu musun?

İrem Çiçek: Eğer bu hatalara devam edilirse bence hiç iyi bir yere gitmiyoruz. O yüzden gelecekle ilgili umudum sadece insanların artık uyanıp bazı gerçekleri görmesine bağlı. Çünkü aynı hatalar devam ediyor. Bunlara karşı çıkmak zorundayız, başka şansımız yok.

Hakkımda hakaretten 3 dava açtılar hepsinden beraat ettim


- İrem, o günlerde neler yaşadın?

2009’dan 2014’e kadar zor bir dönemdi tabii. Ama hiçbir zaman “Bu işin sonu gelmeyecek” demedim, daha çok öfke hakimdi bende. Umutsuzluk değil ama her duruşmada bize bunları yaşatanların hesap vereceği günleri hayal ediyordum. O hakim ve savcıların aslında hakim ve savcı olmadığını biliyordum... Benim hakkımda üç dava açıldı; heyete hakaretten, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım. Üçünden de berat ettim, ama bu yargılamalar da ikişer yıl sürdü.

15irem20cm İREM ÇİÇEK


- Peki şimdi ne hissediyorsun?

“İyi ki bunlar benim başıma geldi” diyorum. Çünkü böylece sokakta gezen birçok yaşıtımdan daha fazla yarınımızı değerlendirebiliyorum. Bugün babam İzmir’de emekli hayatı yaşamıyor ise bu devlet için, bu ülke için yine elini taşın altına koymuş bir şeyler yapmaya çabalıyor ise bu dava sebebiyledir. Babam hayatının 4 yılını hapiste geçirdi. Peki bugün dışarıdakiler özgür mü? Hayır.

Ben, babam tutukluyken de asla çaresizliğe kapılmadım


- Nazlı, bütün bu süreçte neler hissettin?

İktidarın kandırıldığına inanmıyorum. Babamın bizzat Tayyip Erdoğan’a bunun ne tür bir cemaat eylemi olduğunu, Silahlı Kuvvetler’in yıpratılmak istendiğini, neler yapıldığını anlattığını ve onun da buna inanmadığını biliyorum. Babam dahil pek çok subay anlattı bu gerçekleri. Ben hayatımın hiçbir aşamasında, babam tutukluyken de çaresizliğe kapılmadım. Sadece tutukluluk kararının verildiği, babam Hasdal’a gönderildiği o ilk gün, o gün sabaha kadar kustum. Hiç durmadan. Babam emekli oldu ama benimle birlikte avukatlık yapıyor. Ben duruşmada da söyledim, her zaman da söylüyorum, babamla hep gurur duydum, tutuklandığı zaman da gurur duydum. Onunla birlikte zaten cezaevinde yatıp kalkıyordum.

15nazli20cm NAZLI ÇUBUKLU