Özgür Özel, CHP’yi yolsuzluklarla içi içe geçmiş bir parti olarak suçlayan eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu, CHP Kurultayı’na davet edeceğini söylemişti.

Davet etti mi, bilmiyoruz ama dün başlayan 39’uncu CHP Olağan Kurultayı’nda gözler Kılıçdaroğlu’nu boş yere aradı!

O ağır sözlerden sonra sanırım delegeler arasına girmeye yüzü tutmadı Kılıçdaroğlu’nun... Eğer yanılıp da açılışa gelmiş olsaydı, büyük bir ihtimalle çok soğuk karşılanacaktı!

★★★

Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten gömmek için çabalar bitmiyor, dosyasına yeni yeni suçlar ekleniyor.

15 buçuk milyon vatandaşın “Bizim Cumhurbaşkanı adayımız” diye sandığa gidip oy verdiği İmamoğlu’nun, diplomasının iptalinden sonra yolsuzluk, rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanma, suç örgütü lideri diye suçlandığı yetmedi...

Tüm bunlara bir de “Casusluk” eklendi.

Binlerce yıl hapis cezası isteniyor...

Peki, kamuoyu İmamoğlu’nun casus olduğuna, böyle korkunç bir suç işlediğine inandı mı?

Genel kanaat, yaşanan olayların hukukî değil, “siyasi” olduğu şeklinde...

★★★

Henüz yargılama başlamadı, savunmalar alınmadı... Dört bin sayfaya yakın iddianamesi olan dava çok uzun sürecek...

Dava sonuçlanıncaya kadar tüm yargılananlar sadece sanık... Haklarında bir mahkûmiyet kararı verilmeden hepsi suçsuz sayılır. Ancak...

CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve CHP’li diğer Belediye Başkanlarını peşin peşin suçlu ilan etti bile...

Kılıçdaroğlu (isim vermeden) “CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz, bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir” diyerek hapisteki tüm CHP’lileri şimdiden mahkûm etti.

İmamoğlu ve CHP’li diğer bütün belediye başkanları, haklarında mahkûmiyet kararı verilmeden, yargılama sonuna kadar “suçsuz” sayılır, hepsi sadece birer sanıktır.

Böyle olduğu halde Kılıçdaroğlu, kendi arkadaşlarını peşin bir hükümle mahkûm edip, yerin dibine gömdü bile!

Kılıçdaroğlu ne derse desin toplumun büyük bir bölümü farklı düşünüyor.

Kamuoyu araştırmalarının gösterdiği sonuç şu:

Halk, davaların siyasi olduğuna ve tüm bunların İmamoğlu’nun önünü kesmek için yapıldığına inanıyor ve bu kanaatini kesinlikle değiştirmiyor!

Fatih Altaylı’ya hapis cezası medyaya verilen bir gözdağı!

Gazeteci Merdan Yanardağ’ın “casus” olduğu iddiasıyla hapse atılması, gazeteci Fatih Altaylı’nın Cumhurbaşkanı’na “Tehdit ve saldırıda” bulunduğu iddiasıyla 4 yıl 2 ay hapse mahkûm edilmesi, ülkemizi özgürlük alanında biraz daha dibe çekti!

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde, 180 ülke arasında 159’uncu, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise 142 ülke arasında 117’nciydik...

Yeni bir değerlendirme yapıldığında birkaç basamak daha aşağı düşeceğimiz kesin!

Hemen her alanda dibe doğru iniyoruz.

Fatih Altaylı’ya verilen hapis cezasını (hem hukuken, hem vicdanen) kabul etmek mümkün değil... Altaylı, Cumhurbaşkanı’na nasıl saldırıda bulunabilir ki?

Ne yaptı Fatih? Nasıl, ne ile tehdit etti, üzerine mi yürüdü, yumruk mu attı, tabanca mı çekti, ne yaptı ki, 4 yıl 2 aya mahkûm edildi?

Fatih Altaylı’nın bütün suçu YouTube kanalındaki programda yaptığı konuşma...

Altaylı’nın sözleri “Cumhurbaşkanı’na tehdit ve saldırı” olarak kabul edilmiş.

Objektif ve tarafsız bir incelemeyle, Altaylı’nın Osmanlı tarihinden bahseden konuşmasında suç unsuru olmadığı görülür. Ancak...

Olaya siyasi gözle bakınca böyle adaletten uzak, haksız sonuçlar ortaya çıkıyor.

Yaşadığımız hazin olaylar “gerçek ötesi” gibi...

GÜNÜN SÖZÜ

Başa gelen dertlerin belirli bir ömrü vardır. Gelir, ezer ve geçerler!