Nasıl bulduğunu anlatmadan önce ilginç bir detaya dikkat çekti:
“Ben yıllardır salı günleri 13.30’da grup toplantısı yapıyorum. Bu hiç değişmedi. Planı aynı gün, aynı saatte açıklayıp bir de beni davet etmişler. Samimi olmadıkları buradan belli.”
Ben şahsen planın içeriğine ilişkin yorumunu merak ediyordum. Plandaki amaçların, eylemlerin daha önce de defalarca dillendirildiğine, hatta bir kısmının 12 Eylül Anayasası’nda dahi bulunduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bunlar bütün uluslararası sözleşmelerde, yasa ve anayasa metinlerinde olan şeyler. Önemli olan bunları hayata geçirmek. Bunların eylemi başka. Bugün ‘yargı bağımsızlığı’ diyorsunuz. Yargının bağımsız olmadığını herkes biliyor.
Parlamento vesayet altında, vesayetçi olan da Erdoğan, ‘eller iner kalkar, dokunulmazlıklar kalkar’ diyor. Oysa her bir milletvekili kendi vicdanına göre karar vermeli. Bu yüzden kağıt üzerinde grup kararı bile alınmıyor. Söylediği ile yaptığı arasında 180 derece fark var. Dolayısıyla Erdoğan’ın söylediğinin hiçbir itibarı, hiçbir karşılığı yok. İnsan, günlük yaşamında bütün bu haksızlıklara tanık oluyor.
Aylarca önce ‘adalet reformu’ dediler. Hangi adalet reformunu yaptılar? Yaptıkları en son atama neydi. Hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) atama yaptılar. Yargıtay’da hiçbir karara imza atmamış adamı getirdiler Yargıtay kontenjanından AYM’ye üye yaptılar. Yargıtay’ın tarihine saygısızlıktır bu. Yargıtay’ın köklü tarihinin altına dinamit konuldu.
AK Partili il ilçe başkanlığında görev alan avukatlar hakim olarak atandı.
Şimdi diyorsunuz ki parlamentonun saygınlığı, yargı bağımsızlığı, güzel laflar ediyorsunuz ama uygulamaya bakıldığında AYM kararını tanımayan üye var. Ne yapıyorsunuz bunu. Yargıtay’a üye yapıyorsunuz. Normalde bunun meslekten atılması lazım, siz bunu terfi ettirdiniz. Tazminat davalarını istediğiniz mahkemeye düşürüyorsunuz. İstediğiniz kararı aldırtabiliyorsunuz. Söylemle eylem arasında 180 derece fark var.”
Siyaset HDP’lilerle ilgili dokunulmazlık dosyalarına kilitlenmiş durumda. Kılıçdaroğlu’na “Siz dokunulmazlık dosyaları konusunda hangi oyu tercih edeceksiniz, neden?” diye sordum. Şu karşılığı verdi:
“Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde dokunulmazlık dosyaları parlamentoda görüşülemez. Önce bağımsız ve tarafsız yargı olması lazım. O zaman gelir parlamentoda bunlar görüşülür. Öteki türlü parlamentonun vesayet altında olduğu bir dönemde Millet İttifakı’nı dağıtmak için siyaset mühendisliği yapıp bunu koz olarak kullanıyorsanız bu, hem millet iradesine hem parlamentoya saygısızlıktır.”
Hükümetin eylem planı konusunda muhalefetin desteğine ihtiyacı yok.
Ancak samimiyetini muhalefeti de ikna edecek şekilde göstermesi şart.
Bu da ancak “hissedilebilir, günlük hayata yansıyan” bir uygulama ile mümkün.
Bakalım plandaki hesap, siyasi havaya uyacak mı?
Koranayı akşam yemeği yasağıyla mı yeneceğiz?
Yeni normalde, on binlerce devlet memuru aynı anda mesai için kurumlarında olacak.
(Günaşırı olsa da) milyonlarca öğrenci, yüzbinlerce öğretmen okula gidecek. Servisler, çalışma alanları, yemekhaneler, kantinler dolacak.
Fabrikalar, özel sektör kurumları, oteller, otel lokantaları, havuzlar, spor salonları, AVM’ler zaten normaldi. Şimdi genel kurullar, düğünler yüzlerce insanla yapılabilecek. Kırmızı şehirler dışında 20 yaş altı ve 65 yaş üstü serbestçe dolaşabilecek. Toplu taşım araçları yeniden Mart 2020 öncesine dönecek.
Eee geriye ne kaldı? Hangi önlemler sürecek?
■ Kırmızı şehirlerde pazar günleri tam gün sokağa çıkma yasağı, geri kalan illerde ve günlerde ise saat 21.00’den sonra sokağa çıkma yasağı.
■ Her gün 19:00’dan sonra restoran kafe yasağı.
Ne anladık biz bu işten?
21.00’e dek bulaşmayan virüs 21.00’den sonra mı aktif hale geliyor?
Kırmızı illerde cumartesi bulaşmayan virüs pazar günü mü bulaşıyor?
Restoranlarda 19.00’a kadar etkilemeyen virüs 19.00’dan sonra mı etkiliyor?
Neymiş efendim lokantada maske çıkıyormuş! 19’a kadar çıkmıyor mu?
Neymiş efendim 21.00’de sokağa çıkma yasağı olmasa insanlar ev ziyaretlerine gidiyormuş! İnsanlar 21.00’den önce ev ziyaretine gitmiyor mu?
Geçin bunları lütfen!
Hiçbir bilim kurulu, bunca serbestliğin yanında, 19.00’dan sonraki yemek yasağının ve 21.00’den sonraki sokağa çıkma yasağının ne işe yarayacağını açıklayamaz. Çok iddialı gelebilir ama kitabın ortasından yazacağım:
Hükümet, insanların akşam buluşmalarını bitirmek için salgını ciddi bir fırsata çevirmiş durumda.
Yeme içme sektörünün durumu kimin umurunda.