14 Mayıs seçimlerini yakından takip eden iki ülke daha var: Rusya ve Çin. Çok kutuplu dünyanın Atlantik karşıtı cephesinde yer alan iki ülkenin medyası da siyaseti de akademisyeni de 13’üncü cumhurbaşkanının kim olacağını “araştırıyor”. Bu konu, Türk medyasında fazla yer bulmayan Moskova toplantısı üzerinden tartışılmalı.
Neden mi?
Önce geçen yıla gidelim.
12 Ekim 2022’de ABD’de bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkent Washington’da John Hopkins Üniversitesi’ndeki Orta Doğu ve Kuzey Afrika Kulübü öğrencileriyle toplantıda bir araya geldi. CHP lideri şu açıklamayı yaptı: “Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’nın yanında yer almamız gerektiğini düşünüyoruz. Nükleer silaha sahip olan bir ülkenin, nükleer silaha sahip olmayan bir ülkenin topraklarını işgal etmesi, savaş başlatması doğru değil.” Bu açıklama sadece Rusya’da değil Türkiye’de de eleştirileri de beraberinde getirdi. Sonuçta... “Türkiye, çok taraflı dış politika ekseninden, Türk-Rus işbirliği çizgisinden yani İsmet İnönü’nün aktif tarafsızlığından (Not: Soner Yalçın’ın 29 Mart 2022 tarihli SÖZCÜ’deki köşe yazısını okuyun) daha Batıcı bir çizgiye mi kayacak?” sorusu akla geldi. Bu arada uzun zamandır da CHP’nin Rusya konusunda ne yapacağı “çözülemeyen bir matematik sorusu” olarak ortada kaldı.
Ne zamana kadar? 25 Nisan’da Moskova’da gerçekleşen toplantıya yollanan mektuba kadar.
Tek davetli Kılıçdaroğlu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Nisan’da Moskova’da düzenlenen “Seçimler öncesinde Türkiye” başlıklı toplantıya bir mesaj gönderdi:
“... Biz Türkiye olarak, Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında Rusya’yla birçok görüş farklılıklarımıza rağmen iyi ilişkiler kurabilmiş bir siyasi geleneğin mirasçılarıyız. Bunu Atatürk ve İnönü dönemlerinde başardık. Bu geleneği devam ettireceğiz. Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda Atamızın, İsmet Paşa’nın, Fevzi Çakmak Paşa’nın hemen arkasında Sovyet generalleri (Not: Mihail Frunze ve Kliment Voroşilov) tasvir edilir. Bize gösterilen bu dostça dayanışmayı asla unutmuyoruz.”
Bu mektubu T24 yazarı ve Rusya’yı iyi bilen gazetecilerden Hakan Aksay’ın köşesinden öğrendik:
“Moskova’da bir grup Rus akademisyen, bölge uzmanı, Türkolog ve gazeteci ile ‘Seçimler öncesinde Türkiye’ konusunda, resmi olmayan, rahat bir formatta yapılan konuşmalar, sorular ve cevaplarla yaklaşık 3 saat süren bir buluşma gerçekleştirdik. Buluşmamızın en önemli yanı, cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun katılımcıları selamlayan ve birkaç önemli konuda yaptığı açıklamaları içeren mektubuydu. Metnin içeriğinde Rusların ilgiyle karşıladığı bir dizi bölüm yer alıyordu. Sanırım bugünden itibaren Rus medyasında bunun etkilerini göreceğiz. (26 Nisan 2023/T24)”
Dün Hakan Aksay’ı aradım.
Önceki gün Rusya’dan döndüğünü söyledi Aksay ve izlenimlerini anlattı:
“Çok önceden planlanmış bir toplantıydı. Kemal Bey’in de bir şekilde ya video konferans ya da mesaj yoluyla katılması bekleniyordu. Köşemde de yazdım mektubu. Aslında Kılıçdaroğlu daha önce de Medya Günlüğü’nde Aydın Sezer’le yaptığı röportajda Rusya’yla ilgili mesajlar vermişti. (Not: 19 Mart 2023’te Türk Demokrasi Vakfı Türk-Rus Araştırmaları Merkezi Direktörü ve Medya Günlüğü yazarı Aydın Sezer’in röportajı) Moskova’daki toplantı mütevazı bir toplantıydı ve 14 Mayıs sonrası konuşuldu. Muhalefetin tavrı, Rusya’yla olan ilişkiler vs... Sonuçta anlamaya çalışıyorlar.
- Başka siyasetçi davet edildi mi?
“Yuvarlak masa toplantısı gibi düşünelim. Rahatça konuştuğumuz bir toplantı ve benim bildiğim kadarıyla davet edilen tek isim Kemal Kılıçdaroğlu. Muhalefeti anlamak istiyorlar. CHP, uzun zamandır Rusya’yı boş bırakmıştı. Aslında Rusya da öyle. Ki Sovyetler döneminden bu yana böyledir onların politikası.
-Rusya Erdoğan’dan vazgeçti mi?
“Böyle diyemeyiz. Putin belki Akkuyu Nükleer Güç Santrali törenine gelmedi ama verdiği mesajlar iktidara yönelikti. (Not: Putin, ‘Sayın Erdoğan şahsen ve Türkiye hükümeti ülke ekonomisinin gelişimi için ne kadar büyük hizmetlere imza attığını bizlere gösteriyor’ dedi.)”
Çok taraflı dış politika mı?
Kılıçdaroğlu’nun Moskova toplantısına yolladığı mektubun altı çizilmesi gereken yerlerinden birisi de şu:
“...Benim cumhurbaşkanlığımda ve Millet İttifakı’nın iktidarında Türkiye-Rusya ilişkilerinin bugünkü durumundan farklı bir seyir izleyeceğine yönelik dünya basınında çıkan haberlere değinmek isterim. İktidarımızda her zaman Türkiye’nin çıkarlarını savunacağız. Türkiye-Rusya ilişkilerinin sağlıklı ve itibarlı devamı Türkiye’nin çıkarınadır. Dünyadaki Rusya karşıtı yaklaşımları doğru bulmuyoruz. Irkçılık bir insanlık suçudur.”
İşte tam da bu noktada CHP liderinin kafaları karıştırdığını söyleyebiliriz. Amerika’da Ukrayna’nın yanında olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu’nun, dünyadaki Rusya karşıtı yaklaşımları doğru bulmadığını söylemesi, kendisinin de kafasının karışık olduğu izlenimi veriyor. Cumhuriyet’te Mehmet Ali Güller, “Batı’daki ve Rusya’daki sorular, yanıtlarını bulmuş oldu: Türkiye, çok kutupluluğun inşa olduğu bir dünyada, çok taraflı dış politika izleyecek, Türk-Rus işbirliği devam edecek” sonucuna ulaştığını köşesinde (29 Nisan 2023) yazdı ama...
SONUÇ: CHP liderinin, Rusya’ya gönderdiği mektup değerli ve bunun pratiğe nasıl yansıyacağını göreceğiz. Yine de... Atatürk ve İnönü’yü anlamak gerekiyor!