‘Yıldızlar Şahidim’ adlı diziyle ekrana dönen Canan Ergüder, bu kez bir arabesk şarkıcısını canlandırıyor. Mesleğini son derece ciddiye alan sanatçıyla yeni projesi, aşka bakışı ve mesleği başta olmak üzere samimi açıklamalarda bulunduğu keyifli bir sohbet yaptık… 9 - Yeni projenizde sizi şarkıcı olarak izleyeceğiz. Bu anlamda nasıl bir hazırlık aşaması geçirdiniz? Sağ olsun şan hocam Süheyla Yengi bana bu konuda çok yardımcı oldu. Daha hızlı sonuç alabilmek için dizide kullanılacak şarkılara, yani geçmişte Gönül Akkor’un seslendirdiği ‘Seni Yakacaklar’a ve İbrahim Tatlıses’in ‘Ben Aşk İçin Ölürüm’üne odaklanarak çalıştık. İki parça da beni bir hayli zorladı ama iyi bir sonuç çıkarabildik sanırım. Tabii ki takdir seyircinin. - Oynayacağınız rolden bahseder misiniz? Sürprizi bozmamak adına oynayacağım karakterle ilgili çok fazla bilgi vermek istemiyorum ama kısaca, Zeyno, 90’larda meşhur olmuş bir arabesk şarkıcısı. Bulunduğu her ortama ayak uydurabilen ve özünde efe gibi olan bir anne. 15 sene boyunca elinde olmayan sebeplerden dolayı evladından uzak kalmış. - Zeyno’yu canlandırmadan önce nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Bu sene Altın Koza Film Festivali için gittiğim Adana’da karakter araştırması için bir gece kulübüne, bir de pavyona gittim. O pavyondaki bir solist beni adeta büyüledi. 90’larda popüler olan kadın sanatçılarımızı da çok izledim. Örneğin Hülya Avşar, Seda Sayan, Sibel Can, Bergen... - ‘Behzat Ç.’ dizisiyle geniş bir kitle tarafından tanındınız. O projeden sonra benzer teklifler aldınız mı? Türk televizyon tarihinde, ne ‘Behzat Ç.’ye benzer bir iş yapıldı ne de yakın tarihte yapılabileceğini düşünüyorum. Evet, devamının çekilmesi konuşuldu ve keşke yapılsa. O projede oynamayı çok isterim. 6 İnsan her şeyi kendisi yapınca... - Ailenizin sizi kendi ayaklarınız üzerinde durmanız gerektiği mantığıyla yetiştirdiğini okudum. Bunun ne gibi faydalarını görüyorsunuz? Ayaklarımın üstünde durmak güçlü bir birey olmamı sağladı. Kendi kendine yetebilmek özgüveni yükselten bir durum ama aynı zamanda insanı yalnızlaştırıyor. Zaten belirli bir yaşa gelince çok fazla insan eklenmiyor hayatınıza. Hayatımda yer etmiş insanların yeri hep ayrı oluyor. Her şeyi kendi kendine yapmak kontrolcülüğü ve mükemmeliyetçiliği arttırıyor. Fakat bu azalmalı... İnsanlar aşık olduğunda çiçek açıyor - Hayatınıza girecek insanı nasıl seçiyorsunuz? Sette başlayan ilişkiler hakkındaki düşünceniz ne? Aşk öyle planlı programlı ilerleyen bir şey değil. Mantık pek girmiyor işin içine. Aşk nerede başlarsa başlasın yeter ki hayatımızda olsun. Aşk güzeldir… - Aşık olduğunuzda bambaşka biri oluyor musunuz? Bence insanlar aşık olduklarında çiçek açıyor. Bana da umarım öyle oluyordur… 11 Evimde olmaktan tat alıyorum - Mesleğiniz dışında hayatınızı renklendiren, ondan tat almanızı sağlayan uğraşlarınız neler? Evimde olmak, yaşam alanımla ilgilenmek, yemek yapmak ve seyahat etmek bana keyif veriyor. - Sette ve hayatta tahammül edemediğiniz şeyler var mı? Sanırım herhangi bir haksızlık, işte programsızlık ve düzensizlik hayatta en tahammül edemediğim şeyler. Ne kadar zor olursa olsun iş düzgün ilerlediğinde altından kalkılabileceğine inanıyorum. Ama düzensizlik fiziki olarak da, psikolojik olarak da kaosa yol açıyor. Hayat mottonuz? - Hiçbir zaman keşke dememek. En büyük korkunuz? - Yanarak ölmek. Tek kelimeyle kötülüğün tanımı? - Hırs. Ama başkalarının ayaklarına basan türdeki hırs… 10

Yurtdışına açılamama nedenimiz ikinci dilimizin olmayışı...

- Russell Crowe’un büyük bölümü Türkiye’de çekilen ‘The Water Diviner’ filminde sizi hemşire rolünde izlemiştik. Neden ülkemizi yurtdışında temsil eden oyuncu sayısı çok az? Ben bu durumun birçok oyuncumuzun ikinci dili olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Yoksa yetenek açısından çok zengin bir ülke Türkiye. - Konu sinema olduğunda hayalinizdeki rol nedir? Bu sorunun cevabını tek bir rolle kısıtlamaktansa işimdeki gayemden bahsedebilirim çünkü hayalimde tek bir rol yok. Ben farklılık yaratan, üretmekten yorulmayan insanlarla çalışıp yapabileceğimin en iyisini ortaya çıkarmak istiyorum. Üretilen şey bir öncekinin vasat ve karbon kopyası olmamalı. Kopya işleri sevmiyorum. Yeter ki film bir şey anlatsın ve oynayacağım karakterin bir yolculuğu olsun...