Tarih, 10 Mart 2010...
O gece FETÖ ağlarını örüyor!..
Gün içinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen e-postayla şu korkunç ihbar yapılıyor:
“06 BJ 9915 plakalı MAN kamyona dikkat!.. Ankara’da Seferberlik Tetkik Kurulu ve Kozmik Oda’da yapılan aramalardan sonra telaşa düştüler! Seferberlik Tetkik Kurulu, kullandığı sivil personeldeki kirli silahları birer birer toplayarak Ankara’ya getirtiyor. Belki de Türkiye tarihinin en kanlı olaylarını bu silahlarla çözeceksiniz! Bu kamyonu kullanan M.Ç. de onların sivil elemanı!
Az önce Afyon’dan yola çıkan ve Ankara’ya gelecek olan kamyona, uzun namlulu silahlı şahıslar nezaret ediyor! Polis uygulamasından kurtulmak için araca subay kimliği taşıyan silahlı bir kişi de bindirildi! Kontrollerde subay kimliğini göstererek kolayca yol uygulamalarından kurtulacaklar. Bu aracı mutlaka kontrol edin! Ama dikkatli olmalısınız. Çünkü silahlara nezaret eden, uzun namlulu silah taşıyan kişi, gerekirse çatışmaya girmeye de hazır!..
Sevkiyatın ilk durağı Ankara... Silahlar burada elden geçirilecek ve namluları temizlenip, seri numaraları değiştirilecek! Daha sonra Doğu ve Güneydoğu’ya dağıtılacak ve Nevruz’da ortalık kana bulanacak!.. Yapılacak eylemler, aynı zamanda Kozmik Oda aramasının da cevabı olacak ve dosya bir daha açılmamak üzere tamamen kapanacak!..”

* * *

Tüyler ürpertici değil mi?
İhbar, Terörle Mücadele Müdürlüğü’nde değerlendirildikten sonra, 28 Şubat ve Kozmik Oda dosyasına bakan Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’ye ulaştırılıyor. O da derhal operasyon yapılması talimatını veriyor. Bir süre izlenen kamyon, Eskişehir yolu üzerinde kurulan barikata yaklaşınca, otomatik silahlı terör polislerince durduruluyor.
Yük kontrolünde kamyonun el bombası taşıdığı anlaşılınca, havaya giren polisler birbirini “çak” yaparak kutluyor. Kumpas davalarında normal yayın akışını kesip, evlerinde oturan kişilerin bile gözaltına alındıklarını (!) bildirmekle ünlenen TRT, korkunç bir katliamın eşiğinden dönüldüğünü duyuruyor!..
Bunu gören diğer televizyonlar durur mu?
Polisten aldıkları yanıltıcı bilgileri kanun hükmüymüş gibi doğru kabul eden haber merkezleri, fıldır fıldır geçtikleri altyazılarla “Ergenekoncu teröristlerin, hain emellerine ulaşamadan bir kez daha suçüstü yakalandıklarını” haber veriyor!..

* * *

Kamyondaki astsubay ile onbaşının “Durun yapmayın, bu rutin bir işlem. Ayrıca ilgili makamlara önceden gereken tüm bilgiler verildi. Kamyonun sivil plakalı olması dikkat çekmemesi içindi” demelerine, kimliklerini ve ellerindeki belgeleri göstermelerine karşın Savcı Bilgili ikna olmuyor!
Emniyet Müdürlüğü’ne doğru hareket edilmek üzereyken telefonu çalıyor. Kara Kuvvetleri’nden bir komutan, müdahaleyi gerektiren bir durum olmadığını söyleyerek, kamyonun askeri makamların bilgisi dahilinde hareket ettiğini anlatmaya çalışıyor.
“Lütfen bekleyin, biz de gelelim, göreceksiniz olağandışı hiçbir durum yok” demesi üzerine de savcı, bulundukları yeri tarif ediyor. Ayrıca askeri yetkililer gelinceye kadar kamyonu hareket ettirmeyeceği sözünü veriyor.
Belki inanmayacaksınız ama Savcı Mustafa Bilgili, konuştuğu komutana, bulundukları noktanın tam tersi yönündeki bir yeri tarif ediyor!
Telefonu kapattıktan sonra da polislere dönüp “Haydi bakalım, Emniyet Müdürlüğü’ne çekin” diyor!..

* * *

Oysa askerler doğruyu söylüyor!..
Çünkü Ümraniye’deki gecekondunun ardından birçok yerde el bombaları bulununca, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bunların üzerindeki kafile numaralarının hangi birlikten çıktıklarını tespite yetmediğini görüp, yeni bir yöntem belirliyor. Bu yönteme göre; tüm birliklerdeki el bombaları bakım yapılacağı gerekçesiyle peyderpey Ankara’ya getiriliyor. Daha sonra MKE’de hem bakımları yapılıyor, hem de ilk bakışta görülemeyen gizli bir numara vuruluyor. Böylece herhangi bir yerde bir el bombası bulunduğunda bunun hangi birliğe ait olduğunu kolayca belirleme imkanı elde ediliyor. Taşıma sırasında dikkat çekmemesi için de sivil plakalı araçlar kullanılıyor ve ilden ile geçişler, jandarmanın eskortluğunda güvenle yapılıyor. Ayrıca hangi ilden geçiliyorsa, o ilin resmi makamları haberdar ediliyor...

* * *

Nitekim Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan incelemelerde bu gerçek ortaya çıkıyor ve kamyon, askerlere teslim ediliyor!..
Ama Türkiye yaşadığı panikle kalıyor, TSK hakkında derin bir kuşku daha yaratılmış oluyor.
Komutanların zihninde ise Savcı Bilgili’nin yanlış adres verdiği o konuşma kalıyor!..

* * *

Peki sonra...
Evet sonra neler oluyor?
O dondurucu gecede “Ankara’yı havaya uçuracak bomba yüklü araç yakalandı” kumpasıyla Türkiye’ye panik yaşatan Savcı Bilgili önce açığa alınıyor, ardından hakkında gözaltı kararı veriliyor!..
Bu kez FETÖ değil, adalet ağlarını örüyor!..