Tarih 6 Şubat 2018.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ’den kapatılan Turgut Özal Üniversitesi’ne yönelik yürütülen soruşturmada dün sürpriz bir gelişme yaşandı. Savcılığın talebi üzerine FETÖ içerisinde bir dönem “emniyet imamı” olarak görev yapan Kemalettin Özdemir gözaltına alındı. Soruşturma savcısı tarafından ifadesi alınan Özdemir, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. FETÖ’nün çatı fezlekesinde “şüpheli” iken tanık yapılan Özdemir, daha sonra FETÖ çatı davası ile birçok örgüt soruşturmasında “tanık” olarak dinlenmişti. Ancak söz konusu soruşturmayla Özdemir ilk kez “şüpheli” olarak savcı karşısına çıkarılmış oldu. İddia şuydu: Kemalettin Özdemir’in Emniyet içinde “KÖZ” adıyla bir yapılanma kurdu.

Altı yıl sonra “KÖZ” grubuyla ilgili iddianame hazırlandı. İddianamede, Kemalettin Özdemir hakkında 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. İddianamenin, “Ankara Emniyeti içinde yaşananlarla bir bağı var mı yok mu sorusu tartışılırken” benim dikkatimi bazı tespitler dikkat çekti.

İddianameden okuyalım:

“FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyelerinin Ceza Hukuku Açısından Sorumluluğun Başlangıç Tarihi: FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün legal görünümlü illegal bir yapı olması nedeniyle, ceza hukuku açısından bir kişinin bu örgüte üye olarak kabul edilebilmesi için, bu kişi tarafından içinde bulunduğu yapının silahlı bir terör örgütü olduğunun bilinmesi, bunun bilinerek ve örgütün amaçlarına hizmet edilmesi amacıyla istenerek eylemlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Burada başlangıç tarihinin belirlenmesi daha çok dini duygularla bu yapıya bağlanan, cemaat olduğunu düşünerek bu yapı adına hareket eden kişiler açısından önemlidir. Bu örgütün bir terör örgütü olduğu ve amacının devletin anayasal düzenini, iç ve dış güvenliğini bozmak olduğu, 2013 yılı sonlarına kadar kamuoyuna herkesin bileceği şekilde yansımamakla birlikte...

“7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarının KCK soruşturmasını bahane ederek yargı içerisinde bu yapı ile irtibatlı kişiler tarafından ifadeye çağrılması, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla darbeleri araştırma komisyonuna verilen ifadelere göre dönemin üst düzey devlet yöneticilerinin MİT Müsteşarına ifadeye gitmemesi talimatı vermesi üzerine bu kişilerin ve örgütün amaçlarına ulaşamadıkları, 17-25 Aralık 2013 tarihinde değişik soruşturma kılıfı ile iktidar temsilcilerini zor duruma düşürerek hükümeti görev yapamaz hale getirip tamamen örgütün emirleri doğrultusunda hareket edecek bir hükümet kurma girişiminde bulunmuşlardır.

“Bu girişimler sonucu devlet, FETÖ/PDY Fetullahçı silahlı terör örgütünün gerçek yüzünü anlamış olup, bu yapı ile etkin bir mücadeleye başlamıştır. Daha sonra 19 Ocak 2014 tarihinde örgütün, devletin emniyet ve jandarma teşkilatına sızmış elemanları aracılığıyla MİT’e ait Suriye’ye giden TIR’lara yapılan silahlı operasyon ve TIR’lara eşlik eden MİT personelinin silah vasıtasıyla etkisiz hale getirilmesi ile birlikte kamuoyunda yoğun ve yaygın bir şekilde tartışılır hale gelmiştir.

“Nitekim Milli Güvenlik Kurulu, 26/02/2014 tarihinden itibaren bu yapıyı ulusal güvenliği tehdit eden yapılanma olarak görmeye başlamış ve kurulun basın açıklamalarına konu etmiştir. Özellikle MİT TIR’larına örgütün devlete sızmış uzantıları tarafından 19 Ocak 2014 tarihinde yapılan yasa dışı silahlı eylem ve sonrasında 26/02/2014 tarihli MGK basın açıklaması nedeniyle, artık bu tarihlerden itibaren bir kişinin, bu örgütün silahlı bir terör örgütü olduğunu, devletin içinde paralel yapılanma oluşturduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına uygun olmayacağı gibi, bu yöndeki savunma, hukuk tarafından da kabul görmeyecektir.”

“KÖZ” iddianamesinde yazılanlara göre; FETÖ’yle mücadelede milat 19 Ocak 2014. Oysa örgütün terör örgütü ilan edilme tarihi 2016.

Nasıl mı?

Tarih 7 Aralık 2016.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nı (FETÖ/PDY) ilk kez “silahlı terör örgütü” kabul eden Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin kararının onanmasını istedi. Yargıtay’ın, 26 Eylül 2017 tarihinde aldığı karara göre; kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri açıklanan FETÖ/PDY; “nihai amacı Devletin anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olan, kendine özgü bir silahlı terör örgütü” olarak ifade edildi.

Şimdi... İki karar arasında bir çelişki yok mu?

“KÖZ” iddianamesine göre, silahlı terör örgütü 19 Ocak 2014’te biliniyordu, Yargıtay’a göre ise Eylül 2017.