Burası Türkiye... “Olmaz olmaz” demeyin!

Ülkemizde (kanunsuzluklar dahil) her şey olur.

Anayasa Mahkemesi’nin hafta içinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararları bu hazin gerçeği yüzümüze vurdu.

Tam 6 yıldır, Anayasa’ya aykırı, kanunsuz, hukuksuz yönetiliyormuşuz meğerse!

Anayasa Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin anayasaya uyumunu sağlamak için çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname’lerde birçok iptale imza atması, ülke yönetimindeki kanunsuzluğu gözler önüne serdi.

2017 Referandumu’nda kabul edilen “TEK ADAM SİSTEMİ”nin hukuksal geçerliliği artık çok tartışmalı!

Ülkemizde hukuk zaten çökmüş haldeydi, bu durum, üstüne tuz-biber ekti!

★★★

“TEK ADAM SİSTEMİ” denilen, dünyada eşi benzeri olmayan yönetim tarzının 6 yıl boyunca hukuksuzluğun üzerine kurularak sürdürülmüş olması yüz kızartıcıdır.

Ülkede hemen her işin ters gitmesinin en önemli sebebi budur!

Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre:

- Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı’nı görev süresi dolmadan görevden alamaz...

- Cumhurbaşkanı üniversitelere rektör atayamaz...

- Din İşleri Yüksek Kurulu’na özel yetki veremez!

Oysa Cumhurbaşkanı, Kanun Hükmünde Kararname’lerle (KHK) bunların hepsini yaptı.

Merkez Bankası’nın 4 başkanını “Söz dinlemiyorlar” diye görevden alıp kapının önüne koydu.

Anayasa’ya aykırı olarak tüm üniversitelere kendi yandaşlarını rektör olarak görevlendirdi, vs...

★★★

Hep eleştirdiğimiz TEK ADAM yönetiminin kökten hukuksuz olduğu gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyoruz.

Türkiye böyle bir idareye layık değildir.

Demokrasiden uzak yönetim anlayışıyla ülke olarak sürekli geriye gidiyoruz.

AYM’nin, devleti çağdaşlıktan uzaklaştıran tüm hukuksuzluklara “DUR” demesi umut verici bir gelişmedir.

Yüksek Yargı’nın bu kararları ittifakla alması da, ülkemizin yıllardır nasıl bir hukuk dışı anlayışla yönetildiğinin belgesi oldu.

★★★

Şimdi ne olacak?

Meclis’in 12 ay içinde yeni bir yasa çıkartıp, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı işleri kanuna uydurması gerekiyor.

Peki, Meclis bu kanunu çıkarmasa ne olacak?

Anayasa’ya saygısı olmadığını ifade eden yönetimle birlikte yasa dışılık da sürüp gidecek! Hak, hukuk, adalet iyice batacak ve demokrasi sadece lâfta kalan anlamsız bir kavram haline gelecek!

Bu efendiler bir de “Yeni anayasa yapalım” diye tutturuyor. Saygı duymadıktan, uygulamadıktan sonra bir milyon tane yeni anayasa yapsan neye yarar?

Yumuşama  aldatmacası!

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yumuşama”, CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Normalleşme” diyor ama...

Hiç umuda kapılmayalım... Bu siyaset anlayışı ile ülkemizde yumuşama da olmaz, normalleşme de...

İktidar, bir yandan “Yumuşama” veya “Normalleşme” diyecek, bir yandan da demokrasiye darbe vurmaya devam edecek... Böyle şey olmaz!

- Muhalefet yapan televizyon kanallarına getirilen yayın yasakları, verilen ağır para cezaları ve lisans iptal tehditleri...

- Seçilen belediye başkanının yerine kayyum atamalar...

- Halkın büyük bölümü ekonomik çöküntünün altında ezilirken devletin özde değil, sözde tasarruf yapması, gerçekte harcamaların artması...

- Tasarruf adı altında abone ve reklam gelirleri kesilerek yerel medyaya öldürücü bir darbe vurulması... Birçok Anadolu gazetesinin kapanmak zorunda kalması...

- Son bir ayda 60 gazetecinin hapis ve para cezaları istemi ile yargılanması...

- Ucu iktidarın çeşitli merkezlerdeki temsilcilerine dokunan usulsüzlük, yolsuzluk ve yargılama haberlerinin tamamına erişim engeli getirilmesi...

Yumuşamanın bir aldatmacadan ibaret olduğunu ve bu zihniyetle ülkemizde gerçek anlamda normalleşmenin olamayacağını gösteriyor.

TEBESSÜM

Kapıya bağlanan siyasetçi!

Bazı liderlerin “Bana çok sert sözlerle saldıranları yanıma alıp, karşı tarafa saldırtmak en kıyak işlerden biri” diye düşündükleri biliniyor. Bu davranışın, etik olmasa da verimli bir iş olduğu kesin!

Demirel’e atfedilen şu olay bu konuyu özetliyor:

Siyasetçinin biri, zehir zemberek sözlerle Demirel’e çatıp dururken bir de bakmışlar ki adam Demirel’in partisine girmiş...

Yakın adamları hemen Demirel’e koşmuşlar:

“Aman beyefendi, o adam hep partimize saldıran, söven biriydi. Neden partiye aldınız?”

Demirel gülmüş:

“İyi ya... Onu şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa havlayacak!”

GÜNÜN SÖZÜ

Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır!