Günümüzün önemli sorunları:

Yurdu saran öldürücü virüs salgını ve salgın nedeniyle artan geçim sıkıntısı, mutfakları yakan pahalılık, kriz içinde bocalayan ekonomi, büyüyen işsizlik ve ürpertici açlık...

Halk çaresiz, umarsız, bitkin ve perişan...

Ülkede bin bir sorun varken, 48 gün kapalı kaldıktan sonra açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “BEKÇİ YASASI” görüşülmeye başlandı.

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile Meclis, (Saray’ın istediği yasaları yapma dışında) her şeyden uzaklaştırıldı, yetkilerinin tamamı budandı.

Şimdi, Türkiye’nin başka hiçbir işi kalmamış gibi “Bekçi Yasası” görüşülüyor.

Bu durumda dünyaca ünlü deyimle sormak lâzım: “Quo Vadis Türkiye?” (Nereye gidiyorsun Türkiye?)

★★★

- Dünyanın en büyük ordularından birine sahibiz...

- Çok enerjik bir polis teşkilatımız var...

- Jandarma teşkilatımız da güçlü...

- İç ve dış güvenliğimiz için her an tetikte bekleyen (asker, polis, jandarma) tüm görevlilerimizin sayısı 1 milyon civarında...

Şimdi bunlar yetmiyormuş gibi yeni bir “silahlı kolluk gücü” olarak bekçilerin görev alanı ve yetkileri arttırılıyor.

CHP, bu yeni örgüte “Rejim muhafızları” dedi.

“Mahalle bekçiliği” adı altındaki silahlı güce büyük yetkiler getiriliyor.

Bekçilere her türlü aracı durdurma, kimlik sorma, üst arama yetkileri veriliyor ve bu yetkiler aslî kolluk gücü olan polislerin yetkilerini bile aşıyor.

Bekçiler gerekirse sokak, geçit ve meydanlarda oluşacak tıkanıklıkları zor kullanarak açabilecekler.

Verilen yetkilerin en önemlilerinden biri “Silah kullanma yetkisi”

Jandarma Teşkilatı’nda istihdam edilecek mahalle bekçileri jandarma hizmeti de yapabilecek.

★★★

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu (CHP) “Bu yasa, ‘Parti kolluğu’ yaratma tehlikelisini içeriyor.” dedi.

“Parti kolluğu, iktidar partisinin sokaktaki gücü” anlamına geliyor.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay “Bekçi ve polisin görevi teröristi yakalamaktır, vatandaşa eziyet etmek değil” diyor ve ekliyor:

“Haddini, yetkisini aşan, o görevin gerektirdiği nitelikleri haiz olmayıp, AKP yandaşı olduğu için bekçi yapılan insanların bu tür davranışlarına daha çok tanık oluyoruz.” diyor.

Nereye gidiyorsun ey Türkiyem?   

“Çok güldüm, çoook!”


Bir arkadaşımla karşılaştım:

“Çok güldüm, çoook” dedi.

“Hayrola, neye güldün?”

“Açıklanan enflasyon rakamına...”

Benim bir şey dememe fırsat bırakmadan o devam etti:

“Yahu bunlar bizimle dalga geçmekten de öte alay ediyorlar valla. Enflasyon canavarının altında ezildikçe ezildik. Yükselen gıda fiyatları canımızı yakmaya devam ediyor.

Cep delik, cepken delik... Gelsinler de onlara kasaptaki, manavdaki, marketteki enflasyonu göstereyim... Valla en az yüzde 30, yüzde 40... Bir de kalkmışlar, efendim neymiş?

Mayıs ayında enflasyon yüzde 11,39 imiş... Gülüyorum ama oynatmama az kaldığı için gülüyorum, sinirimden gülüyorum!”

Öfkeli arkadaşıma hiçbir şey diyemedim.

TEBESSÜM

“Yeni bir şey var mı?”


İki eski arkadaş yolda karşılaşmışlar. İlki:

“Yeni bir şey var mı?” diye sormuş. Diğeri cevap vermiş:

“Sorma birader, perişanız. Koronavirüs bir yandan, işsizlik ve borçlar diğer yandan... Hayatımız karardı... Bunlar bizi batırdılar inan ki!”

Arkadaşı başını sallamış:

“Yavu sen beni yanlış anladın be kardeşim... Ben sana ‘yeni bir şey var mı?’ diye sordum!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hiçbir dinin duaları koronavirüsü bitirmez, ancak bilim bitirebilir!