Geçen cuma gününden bu yana Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün “Terör ve Açılım” anketi tartışılıyor. Ankete göre; açılımın işaret fişeğini ateşleyen Bahçeli’nin partisi MHP’nin oyu, kararsızlar dağıtıldığında yüzde 7.5’e gerilemiş durumda. MHP’nin oyu yüzde 11.7’ydi. 4.2 puanlık gerileme MHP’nin seçmenlerinin 3’te 1’inden fazlasını kaybettiğini gösteriyor. Yine ankete göre; Bahçeli’nin Öcalan’lı önerisinin ardından oldukça hızlı bir şekilde inisiyatif alarak sürece dahil olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “el yükseltmesinin” CHP’ye maliyetinin yüksekliği dikkat çekici. CHP’nin oyu, kararsızlar dağıtıldığında, yüzde 26.9. Geçtiğimiz ay yapılan araştırmada yüzde 32.7 ile birinci parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nde 5.8 puanlık bir erime söz konusu.

Ankete döneceğim.

Önce CHP mitingine bakalım. 

Önceki gün CHP lideri Özgür Özel, İstanbul’da düzenlenen mitingde Tayyip Erdoğan’a şu çağrıyı yaptı: “Cumhur İttifakı’nın gizli açılımının sözcüsü ayan beyan Bahçeli’dir. Ancak Sayın Erdoğan’ın hâlâ iki kelam etme cesareti gösterememesini hayretle izliyoruz. Erdoğan, Bahçeli söyleyeceğini söyledi. Gizli bir görev dağılımı ortada. Bir anlaşmazlık olduğunu söyleyen de var. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete açıklama yapmak zorundadır. Teröre karşı sizin gösterdiğiniz bu cesareti göstermeyen Erdoğan’a ‘çık artık Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle diyoruz.”

Şimdi ankete dönelim:

“AK Parti’nin oyu, kararsızlar dağıtıldığında, yüzde 32.1. Geçtiğimiz ay gerçekleştirdiğimiz araştırmada yüzde 28.9 oy oranıyla ikinci olan iktidar partisi 3.2 puanlık artış ve CHP’deki 5.8 puanlık gerileme neticesinde birinciliği CHP’den geri almış durumda. Öcalan’la ailesinin 4 yıl aradan sonra fiziki temasının sağlanması da dahil olmak üzere yeni sürecin ana aktörü olan AK Parti’nin iktidarın küçük ortağının akıbetinden korunması siyasal risk yönetimi bakımından iyi konumlandığının açık bir göstergesi. CHP yönetiminin siyasal riski yüksek bir iktidar projesinde iktidarın büyük ortağı oyunu arttırırken ciddi oy kaybı yaşaması da AK Parti’nin siyasi gündemi domine edici etkisine CHP’nin hâlâ büyük ölçüde savunma geliştiremediğini ortaya koyuyor.” CHP lideri Özgür Özel’in de Erdoğan’a “Sen konuş Bahçeli değil” çağrısından Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün anketini iyi okuduğunu anlıyoruz. Bu arada net bilgiyi verelim: Bahçeli’nin grup toplantısında Öcalan’ın DEM grubunda konuşsun çağrısından sonradan haberdar olan Erdoğan’ın bu durumdan memnun olduğunu yakın çevresine söylemiş! 

Bu noktada bir iddiayı ve Ankara koridorlarında konuşulan bir konuyu gündeme getirmekte fayda var.

AKP içindeki “gayri memnun” kesim!

Tarih 12 Haziran 2024.

MHP lideri Devlet Bahçeli dedi ki: “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir.”

Bahçeli’nin “AK Parti içindeki gayri memnun kesim” vurgusunun altını çizelim ve bu köşede okuduklarınızı hatırlatalım.

4 Nisan 2024: “AKP genel merkezinde hakimiyetleri kesin ve daha çok ‘muhafazakar demokrat ya da liberal’ diye tarif edilen bir ekip başından bu yana MHP ile birlikte yürümeye, Cumhur İttifakı’na sıcak bakmıyor. Kimi görüşmelerde MHP’yi ‘ayak bağı’ diye değerlendiriyorlar. Amerika ve Batı ile ilişkilerin normalleştirilmesi, DEM ile arka plan görüşmeleri bu ekibin yol haritasında yer alan diğer gündem maddeleri. Son seçimde AKP genel merkezinde kurulan üst kurulda bu ekipten oluştu.”

29 Mayıs 2024: “31 Mart sonrası iktidar partisi içinde ciddi bir tartışma başladığını kamuoyu izledi. Özellikle parti içinde ‘muhafazakar demokrat’ kimliğin önce çıkarılmasını savunan kanatta “Cumhur İttifakı” sorgulanmaya başlandı. Bu kanadın ısrarı şuydu: MHP’yle birlikte hareket etmek bizi kuruluş felsefemizden kopardı. Özgürlükçü partiden güvenlikçi parti görünümüne büründük. Özellikle Kürt seçmenden koptuk. Bu nedenlerden dolayı da Cumhur İttifakı bozulmalı. AKP Genel Merkezi’nde hakim görüşü buydu.”

Şimdi gelelim Bahçeli’nin “Öcalan” açılımına.

Beştepe ve MHP, Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının “ABD’den bağımsız tam tersi ABD’ye tavır alan” açıklamalar olduğu konusunda ısrarcı. Hatta, “AKP içindeki gayri memnun kesime” de mesaj! Çünkü, AKP içinde kendilerini muhafazakar/liberal/demokrat diye tanımlayan kadroların Suriye’de PYD/YPG’yle birlikte hareket etme konusunda heyecanlı olduklarının altı çiziliyor. Yine iddiaya göre; ABD’nin Suriye’den çıktıktan sonra bölünmüş Suriye’de PYD/YPG’nin hamisinin de Türkiye olması gerektiği de bu kanat tarafından savunuluyor. Beştepe ve MHP’ninse bu çizgiye karşı çıktığı konuşuluyor. Bakalım bu kadar çok bilgi içinde önümüzdeki günlerde neler yaşanacak? Gerçekten “Öcalan açılımı” ABD’den bağımsız mı değil mi? Sorunun yanıtı siyaseti de şekillendirecek.