Sevgili okurlarım, Türkiye’de işler nereye gidiyor sorusunun yanıtı haftalar öncesinden belli olmuştu.

Aklın yolu birdir.

Şimdi geçmiş uzun yıllara, Abdülhamit dönemine kısaca dönelim.

Koskoca Osmanlı’yı baskı ve zulümle yöneten padişah Abdülhamit, amcası olan padişah Abdülaziz’in intihar etmesinden sorumlu tuttuğu büyük devlet adamı Mithat Paşa’nın yargılanması amacıyla Yıldız Sarayında kendi adamlarından oluşan düzmece bir çadır mahkemesi kurdurur.

Bu mahkemede yargılanan ve halkın sevgilisi olan Mithat Paşa’nın yurt dışına sürgün edilmesine karar verilir. Vapura bindirilir ama vapuru Kız Kulesi’nin karşısında birkaç gün bekletir. Bunun nedenini soranlara Abdülhamit şöyle der:

“Birkaç gün beklettim zira ahali protesto gösterileri yaparsa hareket emrini vermeyecektim. Ama hiçbir protesto olmayınca, ahaliden ses gelmeyince  kalkış iznini verdim.”

(Aradan yıllar geçer ama Abdülhamit’in Mithat Paşa’ya karşı kin ve nefreti sürüp gider. Bu kez onu bugün Suudi Arabistan’da olan Taif kalesi zindanına sürgün eder ve orada boğdurarak öldürtür.)

Toplum o yıllarda Mithat Paşa konusunda hiçbir tepki vermemiş.

Aradan uzun yıllar geçti ama bizim toplumdaki tepkisizlik, duyarsızlık ve umarsızlık aynen sürüp gidiyor.

Bize dokunmayan yılan bin yaşasın!

Ne yazık ki böyle.

★★★

Sevgili okurlarım şimdi günümüze dönelim. Bu köşede çıkan 27 Şubat 2025 tarihli yazımın başlığı şu idi:

“Bunlar İmamoğlu’nu içeri atacak.”

O yazıyı sizin için özetliyorum:

“Türkiye’de tanık olduğumuz utanç verici ve yüz kızartıcı olaylar sürüp gidiyor. Hak, hukuk ve adalet kalmadı. Kimin eli kimin şeyinde belli değil.

Şimdi iktidarın boy hedefi olarak ilk sırada Ekrem İmamoğlu var. İmamoğlu ya cumhurbaşkanı seçilirse halleri nice olur!

Zira karşımızda yıpranmış ve her tarafı sapır sapır dökülen bir iktidar var.

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor...”

★★★

Ve aynı yazımda şöyle diyorum: “Bu konuda iddialı konuşuyorum.

Bunlar İmamoğlu’nu seçime sokmayacaklar. Emirleri altındaki yargıyı kullanıp seçime girmesine izin vermeyecekler.

Şimdi ilk sırada onun üniversite diploması var.

Yine iddialı olarak söylüyorum, İmamoğlu er ya da geç, şu veya bu nedenle tutuklanacak, siyasi yasaklı olacak ve cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi engellenecek.

Yanılmayı dilerim.”

★★★

Çok isterdim ama ne yazık ki yanılmadım!..

Tutuklama dışında sürecin ilk aşaması tamamlandı ve İmamoğlu gözaltına alındı... Bu işlerin eninde sonunda nereye vardığını hepimiz biliyoruz.

Sadece İmamoğlu değil, gözaltılar ve tutuklamalar büyük bir hızla sürüp gidiyor ve daha da gidecek.

Kendilerinden yana olmayanların başına şu veya bu nedenle iş açılıyor. Hapishaneler tıka basa dolu.

Siyasetçiler, parti başkanları, CHP’li belediye başkanları, gazeteciler, sanatçılar, iş insanları ve sıradan vatandaşlar içeride!
Suçlu suçsuz ayrımı yok. 

★★★

Sevgili okurlarım memleketin her açıdan nerelere doğru sürüklendiğini hep birlikte izlemeyi sürdürüyoruz.
Burada bir husus özellikle ön plana çıkıyor ki çok önemlidir:

AKP-MHP koalisyonu memleketi yönetme işinin üstesinden gelemedi.

Kurdukları baskı düzeni bile ellerinden sabun gibi kayıp gitti. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar...

İpin ucunu ellerinden iyice kaçırdılar.

Korkuyorlar.

Şimdi önlerindeki en önemli boy hedefi İstanbul Büyükşehir Belediyesi...

Altın yumurtlayan tavuk!
Oraya kendi adamlarından bir kayyum atayıp işi bitirecekler.

Orasını da ele geçirince görev tamam diyecekler!

Nasıl olsa balık hafızalı toplumdan dişe dokunur tepkiler gelmeyecek, her şey kısa sürede unutulacak. Güvendikleri de bu zaten.