İnanılmaz bir enerji vardı Tottenham maçını oynarken. Dinlenme süresi ancak iki buçuk gün olunca aynı tempoyu sergilemek hem fizik hem de matematiksel olarak imkânsız olur. Galatasaray dörtlü savunma ile başladı. Okan Buruk çift santrforu düşünmemişti. Orta alan ve hücum anlayışında daha kontrollü bir takım izledik ilk yarı boyunca.
Galatasaray’ın dünkü en büyük avantajı maça 1-0 önde başlamasıydı. Osimhen markajı çok zor bir santrfor olduğunu attığı mükemmel kafa golüyle bir kez daha ispatlamıştı. Icardi sakatlanmasa bu maçın ilk devresinde Samsunspor kalesinde çok daha fazla net gol anları yaşanabilirdi. Samsunspor kaptığı toplarla ani atak planlarını fazla yansıtamadı. Torreria’nın asist sayısı 4’e çıktı. Böyle devam etmesi orta alanda büyük kazanç olacak Okan Buruk ve takım için. Yalnız ilk yarıda yaptığı hareket bence penaltıydı.
Jakobs’un oyuna devam edememesi ve Nelsson’un oyuna girmesi ile defans anlayışı 3’lü gözükürken, temposuzluk bazı sıkıntılara yol açacaktı. Bu belli olmuştu. D.Sanchez çalımı yedikten sonra Dimata’ya çok gereksiz yüklendi ve penaltıya neden oldu. Kasımpaşa maçında 2 penaltı kaçıran Ntcham’a penaltı attırmak büyük riskti bence. Kendisi topu cesurca aldı ve bu defa kaçırmadı. Kaleciler kritik anlarda ayakta kalırlarsa takımları için büyük moral kaynağı olurlar. Oyun inisiyatifini almak isteyen Samsunspor, kaleci Okan’ın büyük hatasıyla yıkıldı. Osimhen yine gol sevincini yaşıyordu.
Golden sonra Samsunspor’un yaşadığı krizle birlikte direk izin verse fark artabilirdi. Mertens ve Barış’ın güçleri yetmiyordu. Daha erken oyundan alınabilirlerdi. Yunus da iyi değildi. Sallai çabuk kayboldu. Sara ve Torreira ayakta kaldılar. Galatasaray için son dakikalar sıkıntılı geçecekti ve öyle de oldu. Batshuayi’nin golü problemi gidermemişti. Nelsson’un Soner’i itişi penaltıydı. Bennasser umudu artıran golü attı. Her şeye rağmen Galatasaray adına alınan 3 puan altın değerindeydi.