Ballı lokma. Deveyi hamutuyla götürme. Haram, zıkkım.  Onu alan, yiyen biri var. Parayı takip et, ülkeyi kim soyduruyor ve asıl büyük payı kim alıyor onu bul! Büyük payı alan, iri lokmayı yutan, hamutu ile götüren biri olmazsa Zafer Hava Limanı’na “kara delik açan”  müteahhide bir de “halkın otomobil deposunu elleme pastası” verilmezdi.

Kaçağı yakalama.

Halkı kollama.

Bütçede açık kapatma.

Enflasyonu önleme.

Adımı olamaz.

★★★

 “Ulusal Taşıt Tanıtma Sistemi” için çipleri ithal etme  ihalesi Zafer Havalimanı yapıp işletme işini Euro garantili yapan yandaş müteahhit İbrahim Çeçen’in oğlunun şirketine verildi.

Ey okur hatırla:

Alan oturumu:

420.000 metrekare.

Terminal büyüklüğü:

6500 metrekare.

Yolcu kapasitesi:

1.000.000 yolcu

Apron genişliği:

28.800 metrekare.

Pist uzunluğu:

2.990 metre.

Taksi yolu alanı:

11.000 metrekare.

ARFF binası:

1.180 metrekare.

Garaj binası:

1.800 metrekare.

Isı Güç Merkezi:

 930 metrekare

Çevre yolu:

2.725 metre.

★★★

 Balıkesir, Kütahya, Afyon’a hitap edecek böylesine büyük Zafer Hava Limanı yapmanın fizibilitesi (yani yapılabilirlik mantığı) yoktu. Üç şehrimizin toplam nüfusu
1 milyon 678 bin kişiydi.

Balıkesirli.

Kütahyalı.

Afyonlu.

Annesini, babasını, dedesini, bebesini alıp her yıl mutlaka 1 kez uçağa binip gideceği yere uçacakmış gibi bu kara delik proje yapıldı.

★★★

1.300.000 yolcu garantisi verildi. Hedeflenen her
100 yolcudan ancak 4’ü uçağı tercih etti. Ortalama olarak yaklaşık her yıl 550.000 yolcu garantisi verildi fakat uçan yolcu yaklaşık 22.000’de kaldı.

Açık halktan toplanan vergilerle kapatıldı. Zafer Hava Meydanı, 50 milyon Euro’ya mal edildi. Yandaş müteahhit yatırdığını 5 yılda aldı, ona 2044 yılına kadar işletme hakkı verildiği için 20 yıl içinde toplam 200 milyon Euro daha yandaş işadamına aktarılacak.

★★★

 Ama asıl biri var.

Hamutu o götürüyor.

Hamutu götüren, ballı lokmayı toplayan olmasaydı böyle akıl noksanı hemen hepsi “kara delik” projeler yapılabilirlik (fizibilite) merdivenini çıkamazdı. Şimdi bu kez de  “Darphane yeni bir fizibilite” yapmış. İhaleyi Zafer Hava Limanı’na “kara delik açan” işadamının oğluna vermiş.

★★★

Kanadalı şirket, otomobillerin deposuna takılacak tanıma çiplerini 1 dolara İsrailli şirkete satacak. İsrailli şirket, bizim “kara delik avcısı işadamının” şirketine 4-5-6 dolar, her neyse, karını koyup satacak. Türk şirketi de tanıma çipini
T.C Darphanesi’ne 8 dolara kökleyecek. 8.000.000 ticari araç sahibinin her birinden KDV dahil 2. 167 TL alınıp  “Ulusal Taşıt Tanıtma Sistemi” kurulmuş olacak(!)

★★★

Okurum Şinasi Akay, yazayım diye şu soruyu gönderdi: Taşıt Tanıma Sistemi’ nin hangi eksik ihtiyaçtan doğduğunu anlamış değilim. Benim otomobilim akaryakıt istasyonuna daha yanaşırken pompacı otomobilin plakasına bakıyor, ben daha kaç liralık benzin alacağımı söylemeden sisteme plaka numarasını girmiş oluyor. Benzin depoya doluyor akaryakıt istasyonunun kasasına gidiyorum, borcumu ödüyorum; kasadaki görevli bir fişi bana veriyor, diğer ikinci fişi pompacıya götürüyorum. Fişin üzerinde plaka numarası da yazılı. Bu durumda farklı plakaya fiş kesilmesi zaten mümkün değil. Plakadan daha iyi taşıt tanıma mı olur?  Vatandaşa ek yük getirmenin kime ne faydası var?”

★★★

Biri var.

Gizleniyor.

Faydası ona!

Büyük pay.

Asıl ballı lokma.

Hamutuyla götürme.

Haram. Zıkkım.

Yediğimiz lokma!

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası bir uyarı yayımladı.  Sadece ihracattan dönen ürünlerde değil iç pazar için üretilen gıda ürünlerinde de ilaç kalıntılarına dikkat çekti: “Avrupa Birliği , halkın gıda güvenliğini garantiye almak içi  RASFF (RapidAlertSystemforFoodandFeed) adlı bir sistemi kullanıyor. Bu sistemle Avrupa pazarına giren her gıda ürününde tespit edilen bir sorun anında bildiriliyor ve anında kalıcı önlem alınıyor. Biz de bu sistem sayesinde ihracattan dönen gıda ürünlerinde hangi zehirleyicinin olduğunu bilebiliyoruz. Ne var ki, ürünleri iade eden ülkeden “resmi bir belge” talep etmiyoruz. O ülke sebebini söylerse bilebilmekteyiz. Aksi durumda Türkiye’deki ihracatçı firmanın beyanı esas alınıyor, işte bu da güvenlik sorunu ve kafalardaki makul şüpheyi canlı tutuyor” Bakanlık bu şüpheyi yok etmek için gümrüklerde geri dönen gıda ürünlerini “imha görüntüleri” yayınlıyor ama yeterli değil.