Piyasalarda yaşanan 19 Mart krizinin etkileri devam ederken, üzerine Trump’ın tarife etkisi eklenince, durum iyice ağırlaştı. Bayram tatilinin son günü olan cuma günü rezervlerden tek günde 7.3 milyar dolar satış yapıldı.
7 Nisan itibarıyla, 19 Mart’a kıyasla, döviz rezervlerindeki erimenin boyutu 43 milyar dolara ulaştı. Piyasa uzmanları erimenin devam ettiği görüşündeler. Bugün çıkacak 8 Nisan bilançosunda, erimenin 45 milyar doları aşacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Swap hariç net rezervlerdeki kayıp, bayram öncesi 35 milyar dolarken, pazartesi rakamıyla 43 milyar dolara ulaştı. Rezervler, 7 Nisan’da 25 milyar dolara kadar düştü. Bu hesaba, Merkez bankacılarının yaptığı gibi, kamu döviz hesabını çıkararak bakarsak; rakam 19.5 milyar dolara, yani 20 milyar doların da altına inmiş gözüküyor.
Bu kadar yüksek miktarda döviz satınca, piyasadaki TL likiditesi de kurudu. Pazartesiden itibaren Merkez Bankası piyasadan para çekmek yerine, piyasaya borç para veren konuma geldi. TL likiditesi kuruduğu, artık piyasada çok az yabancı fon kaldığı için, normalde, dövize talebin artık durması beklenebilir.
İki haftada 10.5 milyar dolarlık yabancı çıkışı oldu, bu rakamın biraz daha büyüyeceği anlaşılıyor. Yabancılar kaçarken, yerli yatırımcının da hızla döviz hesaplarına döndüğü görülüyor. Bayram sonrası birkaç iş gününde bile, döviz hesaplarında 7 milyar dolar artış oldu, toplam 217 milyar dolara çıktı.
Yabancı fon miktarı çok az kaldı ama yerli yatırımcının TL’den dövize dönme eğiliminin devam edip etmeyeceği, ekonomi yönetimi açısından çok önemli olacak. Bu eğilim devam ederse, döviz rezervlerindeki erimenin de likidite kalmamasına rağmen, devam ettiği görülecek. Rezervlerdeki erimenin devam etmesi, piyasalardaki telaşın önlenemediğini gösterecek. Bu da ekonomi yönetimini çok zor günlerin beklediği anlamına gelecek.
SİYASİ YUMUŞAMA ŞART
Bakanlar “tarifeler bizi olumsuz etkilemez” diyor ama piyasalara olumsuz etkisini ağır biçimde hissetmeye hemen başladık. Zaten “İmamoğlu kriziyle bozulan ve kırılganlaşan piyasalara, bir yumruk da Trump vurdu” diyebiliriz.
Bu art arda gelen darbelerle, 2024 Eylül’den bu yana biriktirilen tüm rezervleri 3 haftada kaybettik. Rezerv erimesi sürerse, Türkiye’nin risk primi CDS’ler artmaya devam edeceği için, rating indirimleri de ardından gelebilir.
Finansal piyasalarda yaşanan bu bozulmaya, yakında reel sektörün yani üretimin, eklenme ihtimali yüksek. Hızla eriyen rezervlerin büyüteceği panik havası yaygınlaşırsa, faizler artık indirilemez. Hatta, Merkez Bankası 17 Nisan toplantısında faizi daha da artırmak zorunda kalabilir.
Likidite de kuruduğu için, bankalar para bulmak için mevduat faizlerini daha da yükseltecek. İşletmelerin kullanacağı kredi faizleri de buna bağlı olarak, daha da artacak. Bu da, vatandaş zaten batık durumda iken, üretimin de aksamaya başlaması demektir. Bunun sonucu ise durgunluk ve işsizliğin artması olur.
Trump etkisi zamanla yumuşayabilir ama iktidar, ekonomideki paniği önlemek için 19 Mart’ta başlattığı yargı kanalıyla siyasi müdahaleyi yumuşatmak zorunda. Aksi takdirde iç piyasada paniği önleyebilmesi ve dövize dönüşü frenlemesi çok zor.