Pazar gününü Savunma Bakanı Hulisi Akar’la Hatay’da sınır bölgesinde geçirdik. Kendisine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’le Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever de eşlik ediyordu.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Şehit Yüzbaşı İlker Acar’ın adının yaşatıldığı Suriye sınırımızdaki Sucu Karakolu’nda yazarımız Deniz Zeyrek’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.


Ziyaret kapsamında SUCU Hudut Karakolu’na da gittik. Akar’ın açıklamalarından önce sınır bölgesindeki gözlemlerimi aktarmak isterim:

Türkiye’nin 2 bin 949 kilometre kara hududu var. Bizim ziyaret ettiğimiz 2. Hudut Alayı bu sınırın 276 kilometrelik bölümünü korumakla görevli. Bu sınırın 240 kilometresinde 3 metre yüksekliğinde, üzeri dikenli çitlerle kaplı modüler beton, 30 kilometresinde sedde üstü yüksek güvenlikli tel çit var. Sınırın 152 kilometresinde ikinci bir yüksek güvenlikli çit var.

Sınırda coğrafi özelliklerine bağlı olarak 5-7 kilometrede bir karakol var ve bu karakollarda yüksek teknolojili izleme merkezleri kurulmuş. Topraktaki her türlü titreşimi hassas bir şekilde algılayan sistem bunlardan biri. Sistem sayesinde yedi gün 24 saat, sınıra doğru her hareket tespit edilebiliyor ve kameralar aracılığıyla hareketin nedeni gözlemlenebiliyor ve kısa sürede daha sınırın karşı tarafındayken engellenebiliyor.

1 Ocak 2022’den itibaren sınırlarda toplam 2 bin 87 kişi yakalandı. Bunlardan 119’u FETÖ, 52’si PKK’lı, 22’si IŞİD, 3’ü DHPK/C’li ve biri de HTŞ üyesi çıktı. Sınırın diğer tarafında geçişi engellenenlerin sayısı ise 133 bin 471 oldu. Bu rakamların son üç yılda, yıllara sari olarak yüzde 25 oranında düşüş gösterdiğinin de altını çizmek gerek.

Hulisi Akar, Sucu Hudut Karakolu’nda yaptığımız söyleşide sözlerine “Düzensiz göçmen/terörist geçişi ile kaçakçılığın engellenmesi için sınır güvenliğinde aldığımız tedbirler ile caydırma, görme, bulma ve engelleme vazifelerimizi eksiksiz yerine getiriyoruz. Burada ciddi bir operasyon, emek ve çalışma söz konusu” diye başladı.

Akar, siyasetçilerin, ekranlara çıkan emekli generallerin “sınırımız kevgir gibi” sözlerine sitemini de şu sözlerle aktardı:

“Bilgi sahibi olmadan kanaat belirtmek doğru değil, entelektüel ahlaka da uygun olmuyor. Bu kadar açıklama yapılıyor, bu kadar izahatta bulunuluyor. Ama yalan haberler, sahte videolarla dezenformasyon yapılıyor, farklı algılar oluşturulmak isteniyor. Bunlar belli zamanlarda periyodik olarak yapılıyor. Bunların kaynağı içeriden ve dışarıdan, karışık. Amaçları Türkiye’nin dengesini, Silahlı Kuvvetlerin insicamını bozmak, terörle mücadeleyi akamete uğratmak. Bu yapılan dezenformasyon ile Türkiye’de dolaşan tüm yabancıların kaçak olduğu, sınırlarda bir engelleme olmadığı algısını yaymak istiyorlar. ‘Sınırlar kevgire döndü!’ diyorlar... Oysa hudutlarımızda çok ileri teknolojiler kullanılıyor. Hudutların korunmasını millî bir mesele olarak görüyoruz. Bunun polemik konusu yapılmaması lazım. Sadece hudut değil, savunma ve güvenlik millî bir konudur ve bunun günlük politikanın dışında tutulmasının önemli olduğunu değerlendiriyoruz.”

Mehmetçiğin 8,5 metre karda eksi 32 derecelere varan hava şartlarında görevini yaptığını anımsatan Akar, “sınırlar kevgire döndü” diyenlerden beklentisini de şöyle ifade etti:

“Mehmetçiğin emeğine saygıdan başka bir şey istemiyoruz.”

Türkiye’deki göçmen sayısının dönüşlerle birlikte 3 milyon 700 bine düştüğünü söyleyen Akar, şunları söyledi:

“Sığınmacıların BM kriterlerine uygun güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşleri için gerekli şartların oluşmasına yönelik her türlü çaba da ülkemiz tarafından gösterilmektedir. Biz tarihimize, geçmişimize, atalarımıza yaraşır bir şekilde yapılması gerekenleri yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bizim yaptığımızı kimse yapamadı.”

Akar’a ve komutanlara, 2. Hudut Alayı görev bölgesinde gördüğümüz koşulların İran sınırında olup olmadığını da sorduk. Aynı sistemlerin İran sınırında da büyük ölçüde tamamlandığına dikkat çektiler.

Peki sınırlar bu kadar iyi korunuyorsa ve girişler bu düzeyde engelleniyorsa göçmenler neden bu kadar fazla dikkat çekiyor? Bu soruya bir alıntıyla yanıt vermek zor ama ortak görüş göçmenlerin esas olarak Fırat Kalkanı Harekatı’nın başladığı 2016’dan önce “açık kapı politikası” izlenirken Türkiye’ye doluştuğu yönünde. Bir başka detay daha var: Türkiye’de gördüğümüz her yabancı sınırlardan kaçak gelmiyor olabilir. Ülkeye giriş kolaylaşınca yasal yollardan gelenler de göçmen moduna geçebiliyor.

AKAR, güncel güvenlik konularında da önemli açıklamalar yaptı. İşte başlıklar:


ABD’YE SERT UYARI: BÜYÜK DAĞIN BÜYÜK KIŞI OLUR


“Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru parçalandı. Biz oraya müdahale etmeseydik, terör oluşumlarını es geçseydik şu anda çok ama çok farklı problemlerle uğraşıyor olacaktık. Bunun kıymetinin, öneminin bilinmesi lazım. PKK eşittir YPG. Bunu herkese söylüyoruz. “PKK ile YPG ayrıdır” demek bizim aklımıza hakarettir. Tırlarla, uçaklarla tonlarca yardım gidiyor ve bunları yaptıktan sonra “müttefiklik” diyorsunuz. Kendinizi kandırıyorsunuz. 10 sene oldu oradaki bataklığa saplandılar. Büyük dağın büyük kışı olur, büyük yanlış yapıyorlar.”

TERÖRİST NEREDE İSE HEDEF ORADIR

Terörle mücadelede yeni bir konsepti hayata geçirdik, o da ‘teröristi yerinde, kaynağında etkisiz hâle getirmek’. Pençe-Kilit Operasyonu’nda 73 terörist etkisiz hâle getirildi ancak rakamın çok daha fazla olduğunu değerlendiriyoruz. Bunlar hem istihbarat raporlarında hem de yapılan çalışmalarda ortaya çıkıyor. Terör örgütü kayıplarını saklamaya çalışıyor. Operasyonda 10 şehidimiz var. Toplam 538 mayın ve el yapımı patlayıcı ile 77 sığınak ve 25 mağara temizlendi. Teröristler Zap bölgesine iyice yerleşmişlerdi. Oraya giremeyeceğimizi zannettiler. Hedefleri, kara ve hava ateş destek vasıtalarımızla vurmaya devam ediyoruz. Terörist nerede ise hedefimiz orasıdır. İnşallah kilidi vuracağız. Terör örgütünde ciddi bir çöküş var ama en son terörist etkisiz hâle gelmeden terör bitti diyemeyiz.”

UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI: ORTADAYIZ

“Bir devlet olarak ortadayız, bunun desteklenmesi, takdiri önemli. Oradaki insanlarımızın tahliyesi önemli. İnsani durumun daha da kötüleşmemesi için bize düşen insani görevi yapalım dedik, yapmaya devam ediyoruz. Biz Montrö çerçevesinde Boğaz’dan herhangi bir savaş gemisi geçişi olmamasını tüm taraflara ilettik. Şu ana kadar Boğaz’dan herhangi bir şekilde geçiş olmadı. Bölgede barışın ve istikrarın korunması bakımından tüm tarafların Montrö’ye uymasını açık ve net şekilde talep ettik. İlgili ülkelerin de bunlara uyduklarını gördük. Karadeniz’in stratejik rekabet alanına dönüşmesini istemiyoruz.

SAVUNMA SANAYİİ: CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI

Savunma sanayisinde cin şişeden çıktı. Yerlilik ve millîlik oranının yüzde 80’lere yükseldiği bu dönemde; Türk Silahlı Kuvvetleri olarak insansız kara, deniz ve hava araçlarından helikopterlere, silah ve mühimmattan füzelere, hava savunma sistemlerinden elektronik harp sistemlerine kadar çok geniş bir yelpazede ihtiyacımız olan sistemler yerli ve millî olarak tasarlanmakta, geliştirilmekte ve üretilmektedir.

F-16 KONUSU OLUMLU SONUÇLANABİLİR

ABD’den F-16 tedariki ve modernizasyonu konusunda Yabancı Askerî Satışlar kapsamında süreci başlattık. Konuya ilişkin Kongre’den gelen bir soruya ABD Dışişleri Bakanlığı bir mektupla yanıt verdi. Söz konusu mektupta bazı olumlu unsurlar olmakla beraber ihtiyatlı olmak lazım. Bu uzun bir süreç, temennimiz bunun olumlu sonuçlanması. F-16 konusunun olumlu sonuçlanması mümkün mü? Mümkün. Muhtemel mi? Muhtemel. Ama kesin mi? Değil. Süreci yakından takip ediyoruz. Biz yeni F-16’ları alırsak kendi Milli Muharip Uçağımız üretilene kadar Hava Kuvvetlerimiz ciddi şekilde rahatlayacak.”

FRANSA VE İTALYA’YLA HAVA SAVUNMA SİSTEMİ


“Türkiye, Fransa ve İtalya arasındaki ortak SAMP-T füze projesine ilişkin de Sayın Cumhurbaşkanımız konuya ilişkin Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Draghi ile biz de iki ülkenin savunma bakanları ile görüştük. Bununla ilgili üçlü bir görüşme yapılması gerekiyor. Bu konuda  önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olacağını değerlendiriyoruz.”

YUNANİSTAN: BU SİLAHLANMA TÜRKİYE İÇİN AZ, SAVUNMA İÇİN FAZLADIR


“Yunanistan ile olan ilişkilerimizde uluslararası hukuka saygılıyız ve daima iyi komşuluk ilişkilerinden yanayız. Mevcut sorunlarımızın barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesini arzu ediyoruz. Yunanistan ile yaşanan sorunlarda biz milyon kere haklıyız. Ne tarihte ne günümüzde dünyanın hiçbir yerinde karasuları 6 mil, hava sahası 10 mil olan bir ülke yok. Lozan Anlaşması’na aykırı olarak 16 ada silahlandırıldı. Yunanistan provokatif eylem ve söylemlerine devam ediyor. Belli dönemlerde artırıyor. Yunanistan’ın ihlallerine karşı misli ile mukabelede bulunuyoruz. Biz konuşalım, görüşelim, sorunları diyalogla çözelim diyoruz ama hiçbir oldubittiye de izin vermeyeceğimizi ne kendimizin ne Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını çiğnetmeyeceğimizi her zaman vurguluyoruz. Bu silahlanma gayreti ile Yunanistan ciddi bir maliyetin altına giriyor. Ekonomik durumları zaten malum. Bu şartlar altında bu tür abartılı bir silahlanma gayretinin getireceği mali külfetin, zararının komşu Yunanistan halkına olacağını görmek lazım. Bunu Türkiye için yapıyorlarsa az, savunma için yapıyorlarsa fazla. Biz uzattığımız dostluk elini tutun diyoruz ama haklı olduğumuzu bildikleri için masaya gelmiyor, kaçıyorlar. Türkiye’nin dostluğu önemli. Biz barış için daima bir adım önde olacağız.”