“Zayıf, uzun boylu, küçük yüzlü idi. Kendisine mahsus ciddi, hatta biraz da içli ve mahzun bakışları vardı. Aile ve spor terbiyesi fevkalade idi. Mert bir arkadaş, samimi bir dosttu. Maçlarda fırtına gibi sert oyununa rağmen kasten bir kimseyi incitmezdi. O yılmadan, kesilmeden, büyük bir fedakarlıkla, canla başla, çırpına didişe, kan ter içinde oyun oynar. Koşar, ileri gider, geri gider, sıçrar, şut çeker, demarke olur. Degajman yapar, çalım yapar, dripling yapar, kafa vurur, omuz vurur, lakin oyun oynardı...”
★★★
Yakın arkadaşı Bedri Gürsoy’un anlatımıyla portresini çizmeye çalıştığım sporcu ve mühendis Arif Bey’i (Emirzade) bugün Şehit Arif Bey olarak anmamıza neden olan acı olay 15 Haziran 1919 Pazar günü yaşandı.
Bağdat Demiryolu Projesi’nde yer alan Ulukışla-Niğde-Kayseri hattının güzergahında keşif yapmak için Ereğli’den Bor’a hareket eden teknik heyet, o gün Tahtaköprü mevkiinde saldırıya uğradı. Mühendis Arif Bey, göğsüne isabet eden kurşunla şehit olurken, iki jandarma eri de yaralandı.
★★★
Konya Valiliğince yapılan soruşturma derinleştirilince Arif Bey’i şehit eden katillerin Ulukışlalı İsmail ile arkadaşları Hacı Yahya ve Çayhan Köyü’nden Kara Mustafa olduğu belirlendi. Katillerden Ulukışlalı İsmail, “önceden beri haydutluğu ile bilinen, çeteci” biriydi!..
★★★
Mühendisliğinin yanı sıra, futbol oynadığı kulübüne şampiyonluklar kazandıran sporcular arasında yer alan Arif Bey’in şehit olduğu haberi İstanbul’da duyulduğunda spor camiası büyük bir matem havasına girdi. Kulüp binasında yapılan tören, onun tüm spor camiasınca çok sevilen bir değer olduğunu gösteriyordu. Spor Alemi Dergisi’nin 6 Kasım 1919 tarihli sayısında bu anma töreninde sadece takım arkadaşlarının değil, İstanbul’da spor yapan herkesin bir araya geldiği duyuruluyordu.
Çünkü o, 1911-12 döneminde kulübünün başkanlığını da yapmış, örnek bir sporcuydu.
★★★
Değerli okurlarım,
Yazımın buraya kadar olan bölümünde Şehit Arif Bey’in hangi kulübün sporcusu ve başkanı olduğunu yazmadım.
Çünkü vatanın ağır düşman saldırılarına uğradığı Balkan, Çanakkale ve I. Dünya Savaşları ile Milli Mücadele yıllarında, ülkedeki tüm kulüplerimiz, çok sayıda şehitler verdiler.
Bu gerçeği paylaştıktan sonra şimdi açıklayabilirim:
Başkan-futbolcu Arif Bey’in şehadetinin ardından, onun 128 kez formasını giydiği Fenerbahçe futbol takımı, 21 Kasım 1919 tarihinde Anadoluhisarı İdman Yurdu ile oynadığı ve 11-1 kazandığı maça bile isteye 10 kişi ile çıktı. Onun anısına, saha kenarına, orta çizginin hizasına boş bir koltuk konuldu. Oyuncular böylece şehit olan arkadaşlarının yerinin asla doldurulmayacağını göstermiş oldu.
★★★
Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde bağımsız devletimizin yurttaşları olmuşsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu kutsal topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, hür nefesler alıyorsak, nemiz varsa, her şeyimizi o şehitlere borçluyuz...
Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere canlarını vatan topraklarına siper eden aziz şehitlerimizin tümünü saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
Mekanları cennet olsun...
(Yararlanılan kaynak: Barış Kenaroğlu, fenerbahcetarihi.org)