Son dönemde sokak hayvanlarıyla ilgili yaşanan olaylar toplumumuzda haklı olarak endişe ve gerginliğe yol açtı. Meclise sunulması öngörülen sokak köpekleriyle ilgili kanun teklifinde, sahipsiz köpeklerin uyutulmasıyla ilgili madde, halk arasında vicdanları sızlatan bir yara halini aldı. 

Bu yasa teklifine göre başıboş hayvanlar sahiplendirilmeye çalışılacak. Bunun için belediyelerin barınaklarındaki köpeklerin fotoğrafları çekilip internet sitelerinde yayınlanacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, ilaç verilerek uyutulacak. Uyutulan köpeklerden boşalan barınaklara yeni hayvanlar alınacak ve aynı süreç geçerli olacak. Sahiplendirilen hayvanlar ise Tarım Bakanlığı tarafından izlenecek.

'Uyutmak' kelimesi masum gibi görünse de uyutmak, öldürmek anlamına geliyor. Katletmek, yok etmek yerine kullanılan diğer bir kelime ise ‘Ötenazi’. İşte sokak hayvanlarından kurtulmak için bulunan şahane çözüm!

Sokaklarda çok sayıda sahipsiz köpek olduğu doğru. Bazen de insanları tehdit edecek kadar saldırganlaşabiliyorlar. Onların bu tavırları, doğal olarak kendilerini koruma içgüdüsüyle şekilleniyor. Fakat çözüm hayvanları öldürmek olamaz. 

Zaten birçoğu, çeşitli belediyelerce gizli saklı kapılar ardında ya kalbe çamaşır suyu enjekte edilerek veya toplu halde zehirlenip, ölüp ölmediğine bakmadan iş makineleriyle topluca bir çukura gömülerek yok ediliyorlar. Diğer bir kısmı, barınak adı altında ölüm kamplarında ya büyük köpekler tarafından parçalanarak ya da pislikten, açlıktan hastalanarak ölüp gidiyor. Dışarıdakilerin bir kısmı insanlar tarafından eziyet edilerek veya tecavüz edilerek öldürülüyor. Zaten çözülmesi gereken bir sorunla karşı karşıyayız ama yok ederek değil onları koruyup, hak ettikleri gibi güzel bir yaşam vererek.

Sokak hayvanlarıyla ilgili sorunlar, yasaların doğru düzgün uygulanmaması ve denetlenmemesinden kaynaklanıyor. Yerel yönetimlerin kısırlaştırma ve düzenli aşılama gibi önlemleri yetersiz uygulaması, yetkililerin kaçak hayvan ticaretiyle mücadelede yetersiz kalması, üretim çiftliklerinin devam etmesi ve sokağa atılan hayvanlar için caydırıcı cezaların olmaması bugünkü sorunun asıl sebepleri. 

Batı ülkelerinde sokak hayvanı bulmak neredeyse imkânsız. Örneğin Fransa’da evcil hayvan terk etmek yasak. Evcil hayvanını sokağa atanlara üç yıl hapis ve 45 bin Euro (1.530.000TL) para cezası gibi ağır yaptırımlar var. Türkiye'de de benzer ağır cezalar uygulansa, kimse bir oyuncakmış gibi köpek alıp, sonra sokağa atamaz. Bu, sadece bir ceza meselesi de değil, aynı zamanda bir vicdan meselesidir. 

Orman Bakanlığı sokak köpekleri konusunda yaptığı açıklamada 2018 ile 2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267.000 iken 2023 yılında bu sayı 2 kat artarak 438.000 ulaştığı söylendi. Açıklamaya göre kuduz şüphesi olan hayvanlar uyutacakmış. Hangi kuduz hayvanlar?

Bu açıklamaya bakınca insan gerçekten endişeleniyor. Oysa, resmi verilere göre, Türkiye'de 2021 yılında yaklaşık 250.000 kuduz şüpheli temas bildirimi yapılmış ve bu temasların sadece 3'ünde kuduz hastalığı gerçekleşmiştir. Ayrıca, 2008 yılından bu yana yıllık ortalama 1-2 vaka görüldüğü belirtilmektedir. En fazla vaka 2014 yılında kaydedilmiş olup, bu yıl 4 kişi kuduz hastalığına yakalanmıştır. 2017 ve 2018’de birer kişi, 2019 da iki, 2020’de 1, 2021’de 3 kişi kuduz nedeniyle hayatını kaybetmiş. İstanbul'da son rapor edilen kuduz vakası 2006 yılındadır. Keşke bu oranlar, ülkemizdeki kadın cinayetleri için de geçerli olsaydı!

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Dr. Emine Parlak, artan şüpheli temas bildirimi için ‘Kuduz riski artıyor diyemeyiz. Sadece farkındalık arttığı için, sağlık merkezlerine başvuran kuduz riskli temas sayısının arttığını söyleyebiliriz. İnsanlar daha bilinçli bir şekilde aşı olmaya gitmişler.’ diye belirtiyor. 

2004 yılında çıkan 5199 sayılı yasa gereğince belediyeler; sokak hayvanlarına bakımevi kurulması ve onların rehabilite edilmesi, kısırlaştırılması, aşılanması için görevlendirilmiş. Tam 20 yıl önce. Fakat 20 yıl içerisinde ne yazık ki hâlâ veterinerlik hizmeti vermeyen, bakımevi kurmayan belediyelerimiz var. Bunun denetimini de yapılmıyor! Oysa 20 yıl önce önlemler alınmaya başlansaydı, bugün bu sorunu yaşamayacaktık. 

Sadece İstanbul’da tahmini 150.000 sokak hayvanı var. Kısırlaştırma yapılmadığı sürece, pet-shopların ve üretim çiftlikleri kapatılmadığı, ülkeye kaçak evcil hayvan girişi engellenmediği, internet sitelerindeki kontrolsüz hayvan satışlarının önüne geçilmediği sürece, bu iş çözüme ulaşamaz. 

Bu ülkede köpek satışını yasaklar, bunu da bakanlık vasıtasıyla denetlerseniz, sokağa atılan canlar için hem hapis hem de ağır para cezaları verirseniz, bir de kısırlaştırma seferberliği ilan ederseniz, sorun falan kalmaz. Geri kalan canlara, bugüne kadar yaptığımız gibi, hep beraber sahip çıkarız.

Milli Takımımızın Zirve Yolculuğu Ekonomi Sınıfında

Milli gururumuz A Milli Kadın Voleybol Takımı, 2023 Dünya Kupası, Milletler Ligi ve Avrupa Şampiyonu olmuş bir ekip. Dünyanın en iyi takımı olarak anılan bu kahramanlar, son bir yıl içinde tüm uluslararası kupaları kazanarak zirvede yer aldılar. Ancak onların başarıları, uçuş koşullarıyla gölgeleniyor. 

Yıldız oyuncularımız, Amerika Birleşik Devletleri'ne ekonomi sınıfında, dar koltuklarda 13 saat süren bir yolculuk yapmak zorunda kaldılar. 

Ebrar Karakurt, diğer takımlar için özel uçaklar tahsis edilirken, kendilerinin ekonomi sınıfında uçurulmasına tepki gösterdi ve bunu sosyal medyada paylaştı. Ardından diğer oyuncular da içinde bulundukları vaziyeti gösteren resimler paylaşarak Ebrar’a destek verdiler. Bu durum sosyal medyada büyük yankı buldu. 

Türk Hava Yolları ve Türkiye Voleybol Federasyonu arasında suçlamalar gidip geldi. Ancak asıl sorun, bu durumun önceden bilinmesine rağmen çözülememiş olması. Voleybol takımının maçları bir hafta öncesinden belirlenmiyor ki! 

Ayrıca, tatil veya alışveriş için değil, ülkemizi temsil etmek için bu yorucu yolculuğa çıktılar. Hiç şikâyet etmeyen bu kızlar, gerçek bir mağduriyet yaşadıkları için seslerini yükseltti. Düşünün, her biri ortalama 1.90 boyunda; uzun ve son derece rahatsız bir yolculuk sonrası, saat farkından dolayı jet-lag ile mücadele ederek, yarın başlayacak maçlar için sahada olacaklar. 

Onların bu fedakarlıkları, kesinlikle daha iyi uçuş koşullarını hak ediyor. Bizim milli takımımız, sadece bir voleybol takımı değil, aynı zamanda bir milli gurur kaynağı. Ve onlar Türkiye'nin gururu olarak, layık oldukları saygı ve destekle muamele görmeyi kesinlikle hak ediyorlar.