SEVGİLİ okurlarım, hemen yakınlarımızda olup bitenlerin ‘dersini’ hepimize İsrail veriyor ve bize de ilk ağızdan öğrenmek düşüyor. 

Adamların belli konularda yaptıklarını hayretle, dehşetle ve ibretle izlemeyi sürdürüyoruz.

Daha da uzun bir süre izleyeceğimiz kanısındayım.

Bu son bölüme belki de son bir cümle eklemek durumunda kalabiliriz:

Biraz da kıskanarak!

İster beğenelim ister karşı çıkalım, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek zorundayız.

★★★

İsrail dünyada bugüne kadar eşine hiç rastlanmamış bir istihbarat ağı kurmayı başarmış...

Muazzam bir örgütlenme...

Dostunu düşmanını ayağa kaldırıp saygı duruşuna geçirecek bir hadise.

İsrail hele şu son savaşta bir kez daha kanıtladı ki katildir.

Vahşidir. 

Hedef seçtiklerinin gözünün yaşına bakmaz ve onları bizimkilerin deyişiyle ‘etkisiz hale’ getirir. 

Şimdi de akıl almaz, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle vuruyor, kırıyor ve suçlu suçsuz bakmadan ortalığı mahvediyor.

★★★

Evet, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemler...

Kimin aklına gelirdi çağrı cihazlarını aynı anda patlatıp binlerce insanı öldürecekleri...

Bütün Hizbullah ve Hamas liderlerini evlerinde veya iş yerlerinde roketlerle vurup onları yok edecekleri...

Hani bizdeki ‘bazılarının’ Kuvayi Milliye’ye benzetmeye kalkıştığı Hizbullah ve Hamas var ya!

★★★

Peki bu kanlı savaşı kim başlattı?

Bizdeki Hizbullah ve Hamas yardakçıları kusuru bakmasın ama onların savunduğu örgütler başlattı.

Durup dururken saldırdılar, eğlenmekte olan masum insanları kadın ve çocuk demeden öldürdüler, esir aldılar.

İsrail bu gibi Arap örgütlerine o güne kadar defalarca ders vermişti.

Her savaştan İsrail zaferle, Araplar ise ağır yenilgiyle ayrıldı. 

Bu kez de öyle olacağı anlaşılıyor.

★★★

Peki bu savaş ortamında bizi yönetenler ne yapıyor, nasıl tavır alıyor?

Yaptıkları somut herhangi bir şey yok!

Aldıkları herhangi bir somut önlem de yok.

Arada bir iyice coştukları zaman nutukların dozu biraz artıyor ki iç siyasetteki seçmenlerini biraz daha gaza getirmeleri mümkün olsun.

“İsrail bize de saldırabilir!”

Yok artık baba, insaf...

Daha neler! 

★★★

Sevgili okurlarım, bizim ‘dünya liderimiz’ birkaç gün önce kendince önemli bir şey söyledi...

“İslam ülkeleri İsrail’in bu saldırganlığı konusunda duyarlı olmalıdır.”

Hangi İslam ülkeleri beyefendi, hangileri!

Onların istisnasız her biri kendi irili ufaklı çıkarlarının peşinde...

Müslümanlık onların neredeyse tümü için, aynen bizde olduğu gibi siyaset yapma ve halkı uyutma aracıdır.

Her biri, Müslüman olmayan çeşitli büyük ülkelerin kucağına düşmüştür.

En başta gelenler ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa...

O kadar ki, bazıları çaktırmadan İsrail’in kucağında oturur ve oradan medet umar.

Bu süreçte AKP ve Saray’ın eline düşmüş olan koskoca Türkiye Cumhuriyetini de unutmayalım.

Şakacıktan kınadığı İsrail’le ticaret yapan, mühimmat dahil mal alıp satan, oyun ortaya çıkınca ihracat kalemlerini kayıtlardan silip inkara yeltenen Türkiye!

★★★

İsrail vurdukça İslam ülkelerinden gelen sesleri hayretle izliyoruz...

Özellikle de en sert çıkışların sahibi İran’dan.

“İsrail haddini aşmıştır. Hesap sorma vakti gelmektedir. İntikamımız büyük olacaktır!”

İyi de, aylar geçiyor ama hesap sorma vakti hiçbir zaman gelmiyor. Bu nasıl iştir!

Aynen bizim başımızda olanlar gibi.

Bol nutuk, bol palavra.

★★★

Orada, Akdeniz’in ortasında küçük bir devlet var.

KKTC. 

Nüfusunun tamamı Türk ve Müslüman.

Ama gelin görün ki hiçbir İslam ülkesi KKTC’yi tanımıyor.

Bazılarında bizim askerimiz var, onları koruyor ve yardım elini uzatıyor.

Somali, Çad, Libya, Bosna Hersek ve diğerleri.  

Bu listeye Azerbaycan’ı özellikle eklemek gerekiyor.

İki devlet bir millet!

KKTC’yi tanımayanlar arasında ne yazık ki Azerbaycan da var.

Ama iş nutuk atmaya gelince ‘dostuz, kardeşiz’ edebiyatı bol.

Bu arada merak ediyorum çünkü öğrenmem mümkün olmadı. 

Azerbaycan acaba Kıbrıs Rum Devletini tanıyor mu?

Umarım tanımıyordur. Eğer tanıyorsa gerçekten yazıklar olsun.