Ocak ve şubat aylarında dış ticaret açığı sırasıyla 6.2 milyar dolar ve 6.8 milyar dolar açıklandı. Mart ayında 7.4 milyar dolara çıktı. Nisan ayında 9.9 milyar dolarla daha da arttı.

Çok da kasma... Bakkal hesabı yapsan durum çıkar ortaya... Gelirinden fazla giderin varsa insan da olsan, şirket de olsan, ülke de olsan bil ki başın belada...

★★★

Enflasyonun artmaması için değerli tutulan Türk Lirası ilk meyvelerini vermeye başladı. İhracat 2024 yılı nisan ayında binde 1 artarak 19 milyar 254 milyon dolar, ithalat yüzde 4 artarak 29 milyar 117 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Mehmet Şimşek bu tablonun “geçici” olduğunu söylese de nasıl geçeceğini söyleyemiyor.

Türkiye yıllardır krizden kurtulamadı sanıyorsunuz? Tamamen yanlış kurgulanmış bir sistem... Yine ve yine... Sonucunun bizi tekrar buraya getireceğini bile bile...

★★★

Yıllarca süper güç olacağım derken süper market olmuşsun. Üretmeyip, yurt dışından borç alıp yaşamışsın. Paran bitmiş. Faiz artırıp işi kotaracaksın öyle mi? Zor zanaat be seninkisi...

Ekonomiyi düzeltme çabalarıyla kapasite yetersizliğinden yapılan yanlışlar bizi kara delik gibi içine çekildiğimiz, nereye götürdüğünü bilmediğimiz bir ortama soktu...

★★★

Faiz artışları, enflasyonu kontrol altına almak için kullanılan klasik bir yöntemdir. Ancak, Türkiye’de borçluluk çok yüksek düzeyde olunca “Sıcak suyla duş almak iyi gelir” derken, suyun kaynar olması gibi bir etki yaratıyor.

Sıcak su, bir yerden sonra yakıyor! Faizlerin yükselmesiyle birlikte, kredi borçları da artıyor. Hal böyle olunca, borçluların yüzü gülmüyor.

★★★

John Maynard Keynes, talep eksikliğinin ekonomik durgunluğa yol açtığını savunmuştu.

Ancak bizim ekonomi yönetimi, “Talep mi? Ne talebi? Talep enflasyonu körükler...” diyerek durumu daha da ilginç hale getirdi.

Keynes’in teorileri kitaplarda kalıyor, çünkü bizler gerçek hayatta “hayatta kalma” teorilerini uyguluyoruz.

★★★

Öte yandan, Adam Smith’in “görünmez el” teorisi var. Serbest piyasanın kendi kendini düzenleyeceğini savunan Smith, bugün yaşasaydı ve bizim ekonomik verilerimize baksaydı, görünmez elin nerede olduğunu sorgulardı.

Türkiye’de “Bu el, neden sadece saray ve avenelerine çalışıyor” diye sorardı.

★★★

Tek bir örnek bile bence durumu anlatmak için yeterli... Hani tasarruf edilecek denildi. Hatta okullara elektrikli su ısıtıcı kullanmayın diye yazı falan gönderildi.

Aynı bakanlık “Maarif” adlı bir vakfa ki 8 yıl önce kurulmuş daha... Tam 5 milyar 702 milyon Türk Lirası kaynak aktarma tebliği çıkartıldı. Mehmet Şimşek çıkıp “tasarruf” diye tuttursa ne olur bu saatten sonra?