Sevgili okurlarım, pazartesi günü bütün Türkiye’de 10 Kasım ‘kutlamaları’ vardı. Kimse yanlış yazdığımı sanmasın, evet o gün hepimiz için kutlama idi.
Şimdi bazıları diyecektir ki “Yav kardeşim sen ne diyorsun, Atatürk gibi büyük bir adamın ölmüş olması kutlanır mı...”
Evet kutlanır...
Ama iyi ki ölmüş de kurtulmuşuz diye değil elbette...
Her yıl olduğu gibi milyonlarca insanımız Pazartesi günü de aynı olaya bir kez daha tanık oldu.
Atatürk saygıyla, sevgiyle, özlemle anıldı.
O’nun izinde olan her yaştan ve her kesimden milyonlarca insanımız saygı duruşunda bulundu, yürüdü, haykırdı, marşlar ve şarkılar söyledi, bazıları gözyaşı döktü.
Bunlar olurken hiçbirinin içinde matem duygusu yoktu.
Tam tersine coşku, mutluluk egemendi.
★★★
Bir ölüm olayı, ardında 87 yıl bırakmış...
Ve o insan, aradan geçen bunca yıllara karşın unutulmamış, o ülkenin milyonlarca insanı tarafından anılıyor,
Sadece ölüm yıldönümlerinde değil, her gün, her zaman ve her konuda...
Böyle bir hadise dünyada yok.
Gerçekten yok.
Dünyamız bugüne kadar nice olaylara tanık oldu.
Nice krallar, imparatorlar, cumhurbaşkanları vesaire geldi geçti. Ülkelerini ve bazen de dünyayı yönettiler.
Hangisi aradan geçen uzun yıllar sonra günümüzde milleti tarafından böyle gururla, sevgi ve onurla anılıyor?
Bir tane örnek var mı?
Yok.
★★★
Ünlü edebiyatçımız, Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal Paşa’nın en büyük düşmanlarından, hain padişah Vahdettin’in sağ kolu olan Refik Halit Karay’ın, onun ölümünden uzun yıllar sonra yazdığı kitabından dünkü yazımda alıntılar yapmıştım. Pişmanlığını ve yanlışlarını şöyle dile getirmişti:
“...Ömrüm boyunca tanıdıklarım arasında Atatürk’ten başka cüceleşmeyen dev yok. Hayatta dev olmak pek güç değil, ama tarihte dev kalmak zor. Dev kalan kaç kişi var içlerinde...”
Rahmetli Karay tarihin doğrularını ne güzel anlatmış.
★★★
Siyaset piyasasında yer alan ve almayan birtakım tipleri düşünüyorum... Özellikle de ellerine kaderin cilvesiyle geçirdikleri ‘devlet gücünü’ Atatürk’e karşı kullanmaya kalkışanları!
Bu memlekette bunların niceleri geldi geçti. Son örnek günümüzde Milli Eğitim Bakanı olan Yusuf Tekin isimli şahıs.
10 Kasım törenleri yapılmasın diye Türkiye’deki bütün okulları pazartesi günü ara yıl tatiline soktu! Bazı okulların kapıları kimse girmesin diye kilitlendi.
Bu şahıs 10 Kasım gibi özel bir günümüzü bile öğrencileri tatile sokup okullarından uzaklaştırmak için kullanmaya kalkışmıştı.
Öğrencilerle birlikte velileri de bazı okul kapılarını zorla açtırıp içeri girdiler.
Yusuf Tekin gibilere kızmayalım, bize Atatürk’ü daha çok sevdirdikleri için teşekkür edelim.
Devlet Bey acaba kimi kastediyor!
Sevgili okurlarım, Türk siyasetinin orta direği, Recep Tayyip ve AKP iktidarının stepnesi Devlet Bey, dün partisinin grup toplantısında konuştu.
Ben kıt bilgimle pek anlayamadım ama bazı sözleriyle galiba İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu kastediyor ama isim vermiyordu!
Bakınız sayın büyüğümüz Devlet Bey Meclis kürsüsünde dün nasıl haykırıyordu:
“Bize yönelik ‘Sen olmuşsun İmralı, etrafındaki alkış ekibi olmuş Kandil. Siz varken PKK’ya gerek yok’ diyen devşirilmiş aslan yavrusuna diyeceğim çok şey olsa da bir lâfına bakıyorum laf mı diye, bir de söyleyene bakıyorum adam mı diye...”
“Karşımda ciddiye alınacak bir insan sureti kesinlikle görmüyorum...”
“Zekanın sınırları vardır ama geri zekalılıkta hiçbir sınır yoktur...”
“Bu güruha neyi anlatsak nafile, neyi göstersek boşunadır. Çünkü onların zeka seviyesiyle bizim rekabet etmemiz, onların dip seviyesine inmemiz sadece bir hayaldir...”
★★★
Konuşmasında bu cümleleri kullanan büyüğümüz Devlet Bey son bölümde ise aynen şöyle deyiverdi:
“Bu ülke hepimizindir. Temiz bir dil kullanmak, empati kurmak, erdemli olmak, meseleleri geniş bir açıyla ele almak öncelikle siyasi partilerin, sonra da herkesin müşterek sorumluluğudur. Birbirimizi suçlayarak, birbirimize düşman muamelesi yaparak kin ve öfkemizi yatıştırmak Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür!”
İlk bölümdeki cümleleri herhalde o değil başkası söylemişti!