Aslında “kömür karasına” haksızlık etmek istemem. Kömür karası, beni bağışlasın. Benzetme yaparken müsrif oluyorum, müsrifliğime versin. Kömür karası, alın teri demektir. Tayyip Erdoğan dönemi zengini ise yine “yüz karası” ile gündem oldu.
Şirketin adı:
Limak.
Ortakları da var.
Desteklendiler.
Kollandılar.
Koltuklandılar
Ve sonunda Cumhurbaşkanı’na “zarara uğradık, zararımızı karşılayın” diye mektup bile yazdılar.
★★★
Bu mektubun yazıldığı bilgisini Muğla Akbelen Ormanları “hızar saldırısına uğrayıp” kesilerek yok edilmesin diye 5 yıldır köylüleri ile birlikte hak-hukuk-adalet arayan İkizköy Muhtarı Nejla Işık, önceki gün SÖZCÜ muhabiri Bahar Kurşun’a açıkladı. SÖZCÜ, haberi 9 sütun yayımladı.
★★★
3 gün geçti.
Ne Cumhurbaşkanlığından, ne Bakanlık’tan, ne de Tayyip dönemi zengini şirket ile ortağından “tek satır” cevap geldi.
Devletin malını ver.
Ben hazırı alayım.
Yabancıya satayım.
Partiyi de göreyim.
Tayyip dönemi zenginlerinin tamamı bu “hazırı yiyen modelden” çıktı.
★★★
Daha net anlaşılsın.
Örnek yazayım: 20 yıl önceydi. 2004 yılında TEKEL’in 17 fabrikası arsaları, binaları, sosyal tesisleri, içlerindeki makine ve ekipmanları ile depolarında tüm stokları; alkol, üzüm, arpa, şişe mantarı, etiket, kapak, kutu, koli dahil 292 milyon dolara müteahhit şirketler; ‘Limak-Özaltın-Çarmıklı’ nın kurduğu ortaklığa satıldı.
★★★
17 TEKEL içki fabrikasının sadece depolarındaki stoklar, 140 milyon TL tutuyordu. Bu da, o günün kuruyla, yaklaşık 100 milyon dolar ediyordu. TEKEL Başmüdürlükleri depolarında satışa hazır paketlenmiş içki kolileri de 30 milyon dolar değerindeydi. Ayrıca işçilerin tümünün kıdem tazminatı, sıfırlandı. İşçinin kıdem tazminatı yükü de devlete yüklendi.
★★★
TEKEL’in 17 fabrikasını 292 milyon dolara alan, tek bir çivi bile çakmadan, 810 milyon dolara Amerikan şirketi Texas Pasific Group’a sattı. O da 2.5 milyar dolara İngiliz Diego şirketine devretti. TEKEL’in “içki fabrikaları ve tüketicisi hazır Türkiye iç pazarı, özelleştirme adı altında yabancılaştırılmış” oldu.
★★★
İşte Tayyip dönemi zengini bu iş adamı Nihat Özdemir ile ortağına, devletin Kemerköy ile Yeniköy Santralleri de satılmıştı.
Termik santral.
Kömürle çalışır.
Elektrik üretir.
Onun da alıcısı devlettir. Ve AKBELEN Ormanları’nın içinde 740 dönüm arazi parçası da devlet (bakanlık) tarafından istimlak edilerek bu işadamının şirketine verilir.
★★★
AKBELEN bölge halkı direnişe geçtiler; jandarma geldi; “kesmeyin kestane ağaçlarını, çamları, meşeleri, kızıl ağaçları, çınarları…. Yok etmeyin ormanımızı” diye feryat eden köylü kadınların ve erkeklerin üzerine biber gazı ve yüksek tazyikli ilaçlı su sıktı.
★★★
Köylüler yılmadı.
“Bu toprağın can verdiği zeytin ağaçları, toprağın altındaki ölü kömürden daha fazla geliri ülkeye kazandırır” diyerek adalete başvurdular.
★★★
Ne devlet, ne de AKBELEN ormanları kıyısındaki köylerin arazilerini kömür çıkartsın diye verdiği Limak ile İçtaş şirketlerinin elinde; “AKBELEN toprağının üstündeki zeytin ve ondan zeytinyağı, yan ürün olarak da karasu ve pirina üretimi ile aynı toprağın altındaki kömürü çıkarıp elektrik üretimi yapmak arasında kıyaslamalı üstünlüğü” arayan bir araştırma yoktu. Köylüler, “toprağın üstü toprağın altından daha yüksek zenginlik üretir” diyorlardı.
★★★
Köylüler!
Haklı çıktı.
Cumhurbaşkanlığı, Bakanlık, Tayyip Dönemi zengini şirketler AKBELEN ormanının altında 33.3 milyon ton linyit kömürü rezervi var; “toprağın altı üstünden daha zengin” iddiasındaydılar. Doğru çıkmadı. Çünkü Tayyip zengini şirket; Cumhurbaşkanlığı’na “Zarara uğradık. Zararımızı bize öde” diye özetleyebileceğim kömür karası mektup yazdı.
★★★
Devletin malını ver.
Devletin imtiyazını sun.
Ben alayım, satayım.
Zarar olursa.
Yine devlet ödesin.
Bu model:
Yüzkarası.
Suriye Raporu!
Dışişleri ağacına silinmez çentik atan bakanlardan İhsan Sabri Çağlayangil, “Orta Doğu’da bir ziyafete davet edilmişseniz, isminiz davetli listesinde yoksa bir de menüye bakın!” demişti. Suriye’nin geleceği bu öneriye uygun şekilleneceğe benziyor. Rusya Esad’ın ezilmesine ya da canlı yakalanıp yargılanmasına izin vermedi. Onu Moskova’ya kabul etti. Esad’ın yanında birkaç milyar dolar götürdüğü iddia edildi. Esad yakınlarının dünyanın farklı noktalarında sakladığı ya da yatırıma dönüştürdüğü 12 milyar dolarlık mal varlığından söz ediliyor. Esad sonrası kurulacak masada Suriye’nin uyuşturucu sektörü kimin elinde, petrol kimin yönetiminde, doğal gaz yatakları, Suriye’nin fosfatı ile tarımı kimin denetiminde olacak? Suriye toplumunda yönetime kim gelirse gelsin rüşvet, kayırma, torpil, din gücünü arkasına alıp zenginleşmenin anahtarı kime verilecek? Paylaşım bilgileri henüz açıklanmadı.