Seçimden önceki son yazım...
Önemli bir konunun altını çizmezsem, haksızlık edeceğimi düşündüm: Seçim güvenliği!
Şimdiye kadar “seçim güvenliği” denildiğinde sadece oy ve sandık güvenliği akla gelmekteydi. Veya seçimin yapıldığı sadece bir günlük emniyet tedbirinden bahsedilirdi. Daha eskiden seçilmek üzere aday olan şahıslara yönelik suikast, kaçırma ve tehdit gibi suçlardan korunması amaçlanır idi. “Sopalı seçimler” yaşandı tarihimizde...
Ama bu güvenlik anlayışını genişletmek istiyorum. Yok yok mevzuatlara boğmayacağım sizi...
Demokrasi olgunluğumuzun ulaştığı mertebeden bahsetmek istiyorum. Şöyle:
Çoğu yerde “burun farkıyla” geçilecek seçim yarışı olmasına rağmen şiddet olayı hemen hemen hiç meydana gelmedi.
Taş yok, sopa yok, silah yok...
Kan yok, ölüm yok...
Gözaltı yok, hapse atma yok...
Kötü söz bile pek yok.
Evet Türkiye’de seçmen, olgunluk düzeyine ulaştı.
Bu aslında siyasi-kültürel toplumsal değerin ulaştığı mertebenin göstergesi. Bununla gurur duymalıyız...
★★★
Fransa’da 1789, İngiltere’de 1832 yılında başlayan süreçteki yasal düzenlemeler ile geniş seçmen topluluğuna oy hakkı verilmeye başlandı. Ya bizde?
Osmanlı, Avrupa’dan geri kalmadı; 1860’da kabul edilen vilayet yasası ile vergi dairesinde kayıtlı 25 yaş üstü erkeklere oy hakkı verdi. Dar kapsamlıdır kuşkusuz...
Tarihimizde kadınlar dahil olmak üzere geniş kitlelerin sandığı gitmesi 1930 belediye seçimiyle mümkün oldu. Ancak Ziylan ayaklanması, Menemen kalkışması vd. olaylar demokrasinin henüz olgunlaşmadığını gösterdi. Ve çok partili siyasi yaşama nokta kondu...
Nihayetinde tek parti ve askeri darbeler sürecini göz önünde bulundurursak, ülkemizdeki siyasi kültür tecrübesinin az olduğunu söyleyebiliriz...
Buna rağmen, farklı demografik niteliklere sahip ve birçok yetersizliklere rağmen bugün geldiğimiz sandık olgunluğunu takdir edelim...
★★★
Ülkedeki onca siyasi ayrışmaya rağmen şunu gördüm:
İstanbul/Üsküdar’da... CHP gençlik kollarından güler yüzlü çocukların, sosyal medya figürü sakallı AKP’li yaşlı adamla diyalogunu pek sevdim. Bence bu sevimli görüntü, bu seçimin hoşgörü sembolü...
Ne güzel... Tik Tok’tan Instagram’a sosyal medyada adaylar ile ilgili yapılan komik videolara partililer tahammül/ müsamaha gösteriyor, herkes gülümseyerek seyrediyor. Herkes, karşıtlarının eylem ve görüşlerine katlanıyor. İşte iktidarından muhalefetine bu olgunluk takdiri hakediyor...
Sadece seçim alanlarında değil, daha önce sıklıkla görülen ekran kavgaları bile bu süreçte ne kadar azaldı.
Siyasilerin rakip partileri ziyaretini her gördüğümde demokrasi adına gurur duyuyorum. Siyasi erdeme ulaşmak iyidir, keyfini çıkarın.
Unutmayınız ki, “hoşgörünün mabedi” Hacı Bektaşi Veli’nin, Mevlana’nın torunlarısınız...
★★★
Kuşkusuz şu da atlanmaması gereken gerçek:
Yoğun politik kutuplaşma yaşanan bir ülkemiz var. Peki buna rağmen, sandığa giderken oy tercihiniz/ özgür iradeniz üzerinizde bir tehdit oluşturulduğunu hissediyor musunuz? Ülkenin doğusunda kısmi feodal/ aşiret baskısı olabilir ki bunun da yıllar içinde kırıldığını düşünüyorum.
Terör baskısının da esamesi okunmuyor artık...
Evet:
Demokrasi olgunluğundan bahsetmesem bu seçim sürecini tam anlamıyla takdir etmemiş olurdum. Katkısı olan herkese teşekkür etmek şart...
Keza, özel bir teşekkür daha etmek istiyorum:
“Bizim mahallenin” her seçim sonucu moral bozukluğuna rağmen inatla oy vermeye gitmesini demokrasi olgunluğu adına alkışlamak lazım...
Tercihiniz ne olursa olsun; her atılan oy ülke siyasi kültürünü zenginleştiriyor, ülke politik değerini yükseltiyor.
Oy vermek ve oyunuza sahip çıkmak görevdir.
Haydi demokrasi şölenine...
Haydi sandık başına...