Macaristan'ın futbol kültüründe kazanamadığı iki dünya kupası finali var. 1956  yılında ülkede yaşanan iç kargaşa ile birlikte Kocsis, Puskas ve Czibor gibi, o yılların dünya çapındaki yıldızları ülkeye dönmeyip İspanya’da kalınca, Avrupa’nın dev ekolü tam bir çöküş yaşadı. Tekrar toparlanmak istiyorlar. Bu takımla hazırlık maçı oynamak iyi fikirdi.

İlk yarı boyunca temkinli fazla çıkamayan bir görüntü sergiledik. Turnuva  oyunları çoğu zaman kontrollü olur. Zannederim, Montella taktiksel anlamda  takıma bu mantığı aşılamaya çalışıyor. Ben ise başka pencereden bakmak istedim. Böyle sakin oyunlarda hücumda hiç etkili olamazsanız, gol yerseniz, dengeniz bozulur. Futbol zevki anlamında, sıkıcı oyun tarzından hiç  hoşlanmıyorum.

Maçın 45 dakikası donuktu. Hakan Çalhanoğlu, bu işin savunma ve hücum düşüncesi bölümünde her zaman olduğu gibi öne çıktı. Duran topları  karşılamada sorunlar her zaman karşımıza çıkıyor. Bu defa penaltı oldu. Enes’in eli açıktı. Szoboszlai golü atınca geriye düştük.

Takımın hücum oyunu, Enes’in oyun stiline pek uygun değil. Kanat oyuncularının ona servis kolaylığı sağlaması lazım. Orkun, iyi başladığı ve çok çalıştığı maçta temposunu son yarım saat içinde kaybetti.

Kenan, bizim takım için her an her şeyi yapabilecek görüntüsünü devam ettiriyor. İsmail, yine çalışkan ve özverili oyunundan örnekler verdi. Arda,  futbolun sanatçısı... Umarım bu kadro içinde daha fazla şans bulur. Real Madrid formasıyla 6 veya 10 dakika oynayarak maç kondisyonu kazanması maalesef mümkün değil.

Montella, Samet’e çok güveniyor. Vardır bir bildiği diyerek şimdilik bu konuyu kapatacağım. İyi kadromuz var. Hazırlık maçlarında alınan yenilgilerin tabii ki  önemi yok.

Kalecilerimiz formsuz. Umarım düzelirler. Turnuvaya kadar hücum etkinliğimizi yükseltmeliyiz.