Şeytan Marka Giyer adlı Hollywood filminin çekildiği lüks ev, 26.5 milyon dolara satıldı. Başta ABD gazeteleri olmak üzere dünya magazin basını “Kim aldı... Kim aldı...” diye bir süre para babası alıcıyı aradılar.

Sonunda buldular.

Rahmi Koç almış.

Parası var, alır.

Onun babası:

Vehbi Koç.

★★★

Bugün Türkiye; uçak yapabilmekten buzdolabı üretmeye, ayakkabı ihraç etmekten otomobil dış satımına sanayi ülkesi haline gelmişse; bunda eksik ya da fazlasıyla Vehbi Koç’un girişimci rolünün de payı var. Yazdığı “HAYATIM” adlı kitabı; Anadolu’nun havası, suyu, toprağı ile işçinin emeği ve çiftçinin alın terinin “Zenginliğe dönüştürülmesinin” öyküsüdür.

★★★

Vehbi Koç, Anadolu bahçe ve bostanlarının soyulmuş domatesinden (konserve salça) bir dünya markası yapabilmeyi hayal etti. Türkiye bahçe, bostan, tarlalarındaki domatesin salçaya dönüşecek kaliteye ve dönüm başına beli bir verime getirilmesi gerekiyordu.

Araştırmalar yapıldı.

Tohumlar bulundu.

Ekildi, verim alındı.

★★★

Bursa Mustafakemalpaşa ilçesi köylerinde 2 yıl boyunca deneme ekimi ve üretici eğitimi sürdü. Çiftçiye sözleşmeli üretim ile alım garantisi sunuldu.

Fabrika kuruldu.

“Dök dök ye...” reklam sloganıyla TAT markası böyle doğdu. Hem suyu, hem havayı, hem toprağı, hem çiftçiyi hem fabrikatör Vehbi Koç’u memnun edecek girişim yola çıktı.

★★★

Fabrika 1968 yılında üretime geçti. 2 yıl sonra 1970’te üretilen 8 bin ton soyulmuş domatesin (salçanın) 6 bin tonu ihraç edildi. Böylelikle Vehbi Koç’un hayalini kurduğu “İhracata dayalı tarım ürünü üretimi” gerçekleşti. 10 yıl sonra 2011’de TAT, Avrupalılara en çok soyulmuş domates satan lider marka ve dünya çapında da ikinci büyük salça üreticisi şirket haline geldi, 42 ülkeye ihracat yapar oldu.

★★★

Bizim gazete SÖZCÜ, çığlık çığlığa; beş gündür birinci sayfadan manşetlerle haberi halka duyuruyor. Vehbi Koç’un kurduğu Koç Holding’in şirketi Demir Export ile AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun şirketi FERNAS ortak olmuş. Kırşehir’in, dünyada eşi benzeri az bulunur kuş cenneti Seyfe Gölü yanında, yakınında, havzasında altın arayacaklar.

★★★

Kibar adı: Altın arama.

İşin özü: Yağma-Talan girişimi.

Sömürge madenciliği.

Erzincan İliç’te, Artvin Cerrattepe’de, Kaz Dağları’nda, Madra Dağı zirvesinde, Sivas’ta, Diyarbakır’da, zeytin bahçelerinde, orman alanlarında her yerde gördük, görmekteyiz; doğayı, ağacı, suyu, gölü, toprağı siyanür bulamacına çeviriyorlar, bırakıp gidiyorlar.

★★★

Kırşehir halkı, çevre örgütleri, Kırşehir’i Koruma Platformu, TEMA gönüllüleri,  Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, kuş cenneti Seyfe Gölü’nü, kentin kalbi meşe ormanlarını sömürge madenciliği yıkımından kurtarmak için ayağa kalktılar. Ankara’ya gidip Çevre Bakanlığı önünde protesto gösterisi yaptılar.

★★★

Koç Holding ile AKP’li Milletvekilinin şirketleri, 5 maden ocağı açacak. Siyanürlü suyun depolanacağı 32 milyon metreküplük 3 atık barajı yapacak. Toprağın karnını delip yılda 37 milyon 100 bin ton hafriyat çıkartacaklar. Bunun 36 milyon 900 bin tonunu Kuş Cenneti Seyfe Gölü havzasına pasa ve zehirli atık olarak bırakacaklar.

★★★

Ve kalan 200 bin ton cevheri alıp yurt dışına götürecekler, Bir tonunda yarım gram altın yanında ondan 97 kat daha faza uranyum, 905 kat daha fazla lityum, 435 kat daha fazla titanyum gibi “Nadir elementler” var. “Türkiye’yi nadir elementlerinden soyma soydurma girişimciliği” hortladı.

★★★

TEMA Vakfı, “Anadolu’nun kıymetli toprağını, suyunu, havasını tahrip edecek vahşi madenciliğe karşıyız. Yaşam alanlarını koruyan Kırşehir halkının yanındayız. Tüm yetkilileri, doğadan yana karar almaya çağırıyoruz” açıklaması yaptı.

Vehbi Koç: TEMA kurucusuydu.

Yaşıyor olsaydı; Kuş Cenneti’ni cehenneme çevirmeden Kırşehir’in doğasından dünya markası tarımsal sanayi ürünleri çıkartmayı hayal ederdi.

Kemikleri sızlamıştır.

KOÇ’tan emekli müdürün yazısı!

Koç Holding’in Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanlığı’ndan emekli olan Cengiz Solakoğlu’nun, “Koç’ta 38 Yıl”  adlı kitabından bir alıntı: “Vehbi Koç her sene temmuz ayının ikinci haftası Erdek’te bulunan Pınar Oteli’ne arkadaşlarıyla gider, dinlenirdi. Temmuz ayının üçüncü cumartesi gününde Karacabey ve Mustafakemalpaşa’daki TAT fabrikalarını ziyaret eder, TAT Yönetim Kurulu’na başkanlık ederdi. Akşam da birlikte tatil yaptığı arkadaşları fabrikaya gelir akşam yemeği yenirdi. Vehbi Bey İstanbul’a döner dönmez TAT şirketine mektup yazarak, o gece yemek için ne masraf edildiğini sorar, bu masraf için kendisine fatura kesilip gönderilmesini ister ve şahsi hesabından bu bedeli anında öderdi.”